Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Açılım Tartışılıyor – Türkiye Kendi Modelini Arıyor

Açılım Tartışılıyor – Türkiye Kendi Modelini Arıyor
 

Devrim Sevimay’ın Açılım Tartışılıyor – Türkiye Kendi Modelini Arıyor yazı dizisinde sorduğu sorulara kendimce cevaplar vermek istiyorum.

1- PKK’nın silah bırakması ve dönüş sürecinde nasıl bir yöntem izlenmelidir?

1984 yılında ilk eylemini gerçekleştirdiğinde bir avuç eşkıya olarak anılan PKK askeri yöntemle çözüm bulma arayışının bir uzantısı olarak sıkıyönetimin yaşandığı bir dönemde ortaya çıkmıştı. Aradan 25 sene geçti ve PKK neredeyse gizlice görüşmelerin yürütüleceği bir siyasi partiye dönüştü. PKK 25 yıl içinde sadece kendi meşruiyetini değil Kürtlerin birçok özlük haklarının da elde edilmesinin radikal bir aracı oldu. Ancak PKK aynı zamanda terör örgütü olarak tanındı. Çünkü bilindiği gibi bu örgüt yıllarca eylemlerini büyükşehirlerde sivillere karşı da uyguladı. Sivillerin yaşam alanında korku ve yılgınlık yaratma eylemlerinin karşılığı terördür. PKK’nın kamuoyunda rahatsız edici bir görüntüsü olduğu için eğer böylesi bir açılım yapılacaksa bunun parlamento içindeki DTP vasıtasıyla yürütülmesinin çok daha uygun olacağını düşünüyorum. DTP bu ülkenin yasal bir partisidir ve demokratik bir temsil hakkına sahiptir. Bununla ilgili bir süre önce bir yazı yazmıştım.(1)

2- PKK kadrolarını dağdan indirmek amacıyla af ilan edildiği takdirde kapsamı ne olmalıdır?

Bu sorunun ana fikri ile ilgili yorumlarımı yazılarımda değiniyorum. PKK kadrolarını genel olarak hayatın içinde seçeneksiz kalmış genç insanlardan buluyor. Konuyla ilgili başka bir soru sorarak ne demek istediğimi detaylandırayım. Bu açılım sonrasında sayısı 100.000’e yaklaşan korucular ne olacaktır? Türkiye’nin çarpık gelişmesi, belli bölgelerde yaşanan feodal ilişkiler hatta geri kalmışlık, insanların ekonomik olarak gelişememesi ister istemez bu gençleri şiddete yöneltiyor. Bu sadece Güneydoğu’da değil. Türk milliyetçiliğinin sivrildiği şehirlere baktığınızda benzer tabloları orada da görebiliyoruz. Yani PKK’nın dağdan indirilmesinin yanına indiğinde bu insanların ekonominin neresine ekleneceği tartışılmalıdır. Dağdan inmenin kapsamı da bu planda değerlendirilmelidir. Yani bir daha dağa çıkma ihtiyacı duyulmayacak politikalarla birlikte… PKK’nın dağda çok adamı olduğunu düşünmüyorum. Konu sanki lider kadroların affedilip edilmeyeceğinde düğümleniyor ki bunun kamuoyunda kabul göreceğini sanmıyorum.

3- Çözüm sürecine Abdullah Öcalan’ın da dâhil edilmesi yolundaki taleplere nasıl bakıyorsunuz?

Bu konunun cevabını ilk maddede söylemiştim. Öcalan bir simge olmasına rağmen kamuoyu gözünde bebek katilidir. Ne yaparsanız yapın, sosyal bilimlerin hangi güçlü maddesiyle tartışırsanız tartışın Öcalan’ın pozisyonunu değiştiremezsiniz. Bu nedenle onu sürecin dışında bırakmak ve meclis içinde açılımı tartışmak anlamlıdır.

4- Çözüm süreci boyunca operasyonlar durmalı mı durmamalı mı?

Asker siyasi otoritenin emrindedir. Askeri oraya güvenliği sağlaması için gönderdiğinizde asker işini yapar. Dağlarda gezer, Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturan unsurların peşine düşer. Ülkenin sınırları içinde, ülkenin silahlı kuvvetlerinden başka silahlı bir unsur varsa buna göz yumması beklenemez. O silahlı unsurlar orada durduğu sürece askerin yerinde durması beklenemez.

5- Terörün bitme menziline girdiği konusunda yayılan iyimser havaya katılıyor musunuz?

25 yıl boyunca yaşanan çatışma ortamından bölge insanı çok daha büyük darbe yedi. Orada savaş ortamı olmasaydı bu süre içinde bence çok daha hızlı bir gelişim olacaktı. Savaş feodal düzenin sürmesini sağladı. Ben şantiyelerde gözlemleyebiliyorum. Artık bölge insanı inşaat işçisi, amele değil daha vasıflı, ekonominin içinde farklı yerlerde bulunmak istiyor. Bu nedenle savaşın gayriinsanî yapısından sıyrılıp rasyonel ilişkiler kurmak amacında… Terör ateşini canlı tutacak insan gücünü ikna etmede güçlük çekiyor artık. Bu da siyasallaşmaya ve normalleşmeye zorluyor.

6-Türkiye’de yaşayan Kürtlere mevcut Anayasa ve yasalarla tanınmış olan hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz; düşünüyorsanız bu düzenlemeler neleri içermelidir?

Bu konu zamanla yerine oturacaktır diye düşünüyorum. Güneydoğu’da yaşanan sıkıntılarla, Karadeniz Bölgesi’ndekiler arasında çok büyük farklılık yok. Yoksulluk Türkiye’nin genel sorunu olmayı sürdürüyor. Yani Kürtlere has bir durum değil bu. Ancak 25 yıldır bölgede yaşanan savaş ortamı kuşkusuz orayı çok daha yoksul yapıyor. Savaş bittiğinde insanlar çok daha yaşanabilir bir ortam bulacaktır. Hak ve özgürlükler söyleminin tam bir pelesenk olduğunu düşünüyorum.

7- Soruna çözüm çerçevesinde demokratikleşme paketi ve ekonomik önlemler yeterli midir? Bölgeye özel düzenlemeler de yapılmalı mıdır?

Türkiye’nin liberalleşmesi ile ilgili politikalar bu kadar güçlü dile getirilirken, ekonomik önlemler için devletten açılım beklemek tam bir iki yüzlülüktür. Demokratikleşme ile ekonominin eşzamanlı ve güdümlü olduğunu söyleyeceğim. Bu Türkiye’nin temel sorunudur. Diyarbakır’ın, Trabzon’dan ya da Artvin’den, Mardin’in de Çankırı’dan bir farkı yoktur. Liberal politikaları uygulayacak insanlar, yatırımcılar samimi olsun bence yeter. Çünkü güneydoğu zaten kalkınmada öncelikli ve ayrıcalıklı bir yer olarak kademelendirilmiş durumda.

8- Toplumsal mutabakatın sağlanması için sizce en çok dikkat edilmesi gereken husus nedir?

PKK’nın silah bırakması gerekiyor. Türkiye’nin normalleşme başladığı 1999 ile 2005 arasındaki dönemi hatırlamak bu anlamda önemlidir. PKK sürecin içinde olmak, olmazsa silahlı eylemleri sürdürmek istiyor. Burada çok ciddi bir güç mücadelesi var. Bunu görebilmek gerekiyor. PKK’nın başka bir siyasi güce izin vermeyen anlayışının barışın önündeki engellerden biri olduğunu düşünüyorum. DTP siyasal bir partidir ve Türkiye’deki milliyetçiler tarafından da kabul görmüştür. PKK eğer yasallaşmak istiyorsa DTP’nin içinde demokratik mücadele vermeyi kabullenebilmelidir. Silahlar sustuktan sonra Türkiye normalleşir ve su da yolunu bulur.

9- Sizin açınızdan bulunacak çözüm modelinin “olmazsa olmaz” çizgileri nelerdir?

Türkiye’nin temelleri ile oynanmasını doğru bulmuyorum. Türkiye bölgede çok önemli bir güçtür. Kürtler için de büyük bir şanstır. Ancak Kürtler Amerika ile ittifak yapmayı daha pragmatik buluyorlar. Amerika’nın orada ne için var olduğunu biliyoruz. Amerika’nın çıkarı değiştiğinde Kürtleri de harcayabilir. Ancak 1250 yıldır bir arada yaşayan bu halklar birbirlerine destek olmayı sürdürecektir. Türkiye’nin normalleşmesine katkıda bulunmanın yolu onunla barışmaktır. Kürtler sistemden nemalanmak istiyorlarsa liberalizmin kurallarını hayata geçirmelidir. Türkiye’nin kuruluş felsefesi ile oynamak, onu değiştirmeye çalışmak, Türkiye’nin parçalanmasına yol açacak politikaları tartışmak çizgi dışında kalmalıdır.

10- Bu konuda sorulmadığı halde yanıtlamak istediğiniz soru varsa nedir?

Bu konuda DTP’nin tavrının sorgulanmasını çok önemsiyorum. DTP kendi demokratik gücünü kullanmak yerine ısrarla PKK ve Öcalan ismi üzerinde duruyor. Açıkçası bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Türkiye’de bir Kürt sorunu varsa bunun önüne Öcalan ismini pazarlık masasına koymak aslında “çözümsüzlüğü destekliyorum” demek gibi bir şeydir. Türkiye’nin normalleşmesi Öcalan’dan geçmiyor. Bu bir sindirim, hazmetme sürecidir. DTP kendi politikalarını ve açılımlarını yaratabilmelidir. Demokratik sistemin çalışabilmesi için sınıfların oluşması ve onların ekonominin içinde yer alması sağlanmalıdır. DTP kişiye bağlı politikalarla sanki feodal ilişkilerin sürmesini amaçlar bir havadadır. PKK irrasyonel bir örgüttü. DTP bunu rasyonelleştirebilir, neden bu şansı kullanmıyor bunun üzerinde tartışılmalıdır diye soruyorum…

Uzay Gökerman

Konu ile bağlantılı yazılarım

Kürtlerin temel sorunu - Feodalizmden kapitalizme geçiş
(1)DTP'nin yeni misyonu üzerine...
Türkiye halkı açılımı nedir?
O bayrağın Şemdinli'de dalgalanmasının ardında yatan gerçek.
"Neden Trabzon?" sorusu üzerine
Ekonomi politikaları olmayan sol çıkışını bulamaz.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..