Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '17

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Adabelen Güncesinden O Kıza; Adabelen Kızına Mektup

Adabelen Güncesinden O Kıza; Adabelen Kızına Mektup
 

(Öğretmenler gününü kutluyorum)

Çocuktum henüz hayal meyal anımsarım o günleri. Daha öncesini konuşmak lazım. Bebekliğimi gördün, sevgi dolu gözlerin ve ellerin vardı. Neydi sevgin? Kuş tüylerinde. Pamuk çekirdeğine sarılı şefkatin .

Tozlu yolda koşup çizgiler oynarken karşıdan çıktığın sevincin, düşüncen ve duygun vardı, o an . Yanımdan eve geçtin .

Sen de çocuktun ki su gibiydi hep yüzün , gözlerin . Sevgine doyulmazdı ki. !!! Kadifenin üstünde gezdirirdim , sanki kendimi . O sevgin, bir yerim acısa, düşsem, dişim çıksa hissettiğim o acı , ağrı geçip kaybolur giderdi. Bir kır tarlasında düşlesem seni, yamaçta otursak ikimiz, göz göze.

O gün geçip gittiğin vakit bir şey söyledin. Öyle masumdun ki!!! Ben Ortaklar İlköğretmen okulunun sınavını kazandım." Başka bir yerde okuyacaktın . Ne olduğunu anlayamadım ama, içimde "ince bir çizgi" sanki, hayatımızda hep "o çizgi" olacakmış gibi. Öyle de oldu.

Çizginin bir tarafında biz , o diğer tarafında dönmemek üzere, sen.

Çocukluğun koşup gittiğin , çocukluk duygularını götürdüğün. İlk o yol sana ne kadar uzak geldi kim bilir? O zaman çok ışıltılı, görkemli adı Ortaklar Adabelen, hep belki, gurbet olan ayrılığımız o zaman başladı.

O Adabelén tepesinde çiçekler fışkırdı. O Atatürk'ün etrafında gülleri yetiştirdin. İçinde yetişen güller bir taneciğim o senin hayatında gönlünde açan güllere dönüştüğünü kimse farketmedi belki de.

Adabelen çiçeklerine karıştınız , topraktan fışkıran ürettiğiniz her şeye karışırken , durmadan, dinlenmeden çalıştınız.

Verimli birer öğretmen olabilmek için ant içtiniz . Adabelenli olarak Atatürk'ün yaptıklarının farkındaydınız.

Neyini hayal edebilirim orada? O Ortaklar'ın ışığında. Işığın ovalara yayılışını, bereketini. Sırtta kaç kez oturdun' ellerin çiçeklere değdi. Masum halin. Yemekhanede nasıl kuru fasulye, pilav yediğini.

Öğretmenlerinin lojmanlarından kaç kere geçtin ve neler düşündün? Ders yaptığınız işlikler, o üniteler . Halay çektiğiniz, diz çöktüğünüz zeybekler ile kaç kez müsamerede rol aldığın? Sınıfça çektiğiniz, albümün sayfalarına giren fotoğraflara, objektiflere takıldınız .

Aşağılara yayılan ovalarda meyve ağaçları, pamukları topladığınız elleriniz, kümesleri temizlediğiniz günler, hayvanları otlattığınız anlarınız olmuştur.

Ya da gece yarısı rüyalarınız, uyumadan önce hayalleriniz. Biriktirdiğiniz anılarınız, hayata kattığınız ülkünüz. 
Klasikler, şiirler, romanlar öykülere dalışınız. Belki de bir deprem de korkularınız.

Gezindiğiniz o görkemli tepe Ortaklar gördüğüm en muhteşem yer. Kaç kez aşklarınızı, ülkünüzü ağaçların gövdesine yaslanıp söylediniz.

Rüzgarda koştuğunuz saçlarınız nasıl da dalgalanıp özgürlüğe uçtu kim bilir? Klasik müzikleri dinlerken gelişen ruhunuz. Flüt çalarken ıslıklarını duyduğunuz o tepe. Dudaklarınız ıslanıp gönlünüz ve ülkünüze ne melodi oldu kim bilir?

Sımsıcak oldunuz birbirinize gönüllerde doldunuz, taştınız , sarıldınız birbirinize, sarıldığınız ATA'nızın izine karıştınız. Aşktı bu. "Adabelen bir aşk. " . ATA'nız bir AŞK.

Geldiğinde oraları anlatırdın, anlardım . Yaptıklarına bakıp ne güzel şeyler öğrenmişsin izlerdim, sessizce hep peşinde dolaşırdım. İnce bir su gibiydin sevgili.

O Adabelen çiçekleri, o gönlünde açan çiçekler hep sevdin biliyorum. Arkadaşların, canların Adabelen artık senin hep yüzün, bir yanın dönüp baktığın okulun, hayatın olmuştu.

Gidip, gördüm okulunu seni hayal ettim .Gözlerime seni getirdim. Yağmurda kaç defa yürüdüğünü , güneşin saçlarını ışıttığını gördüm. İçimde hissettim seni. En çok da orada Adabelen'e bıraktım seni , oraya aittin çünkü.

Öğretmen çıktığında gidip, Karadeniz'e. O vakit sanırım mahrumiyet bölgesiydi oralar, şimdi de öyledir. Hala o ilk maaşınla aldığın çok sevdiğin , canından çok sevdiğin ablana yonca kolyen.Hatıranı yaşıyoruz, saklıyoruz bir taneciğim.

O ilk görev yerin olan yerdeki okul binanı görmüştüm , internetten inceledim . Baktığım zaman sanırım, artık orada eğitim yoktu. Şimdi köy okullarının kapandığı, terkedildiği gibi.

İkinci görev yerin biriciğim İvat Turhan ilköğretim okulu. İstanbul. Eski Edirne karayolu. Karayolunu bunu anımsamak istemiyorum .

Ama okulunu gittiğim, gördüğüm , öğrencilerinle , seninle birlikte olduğum günleri. Bayrak direği nerede biliyorum. Sınıfın nerede biliyordum. Okulunun bahçesini, nöbetini adımlarını , görev aşkını. Hepsini biliyorum. İdealisttin.

O okulun arkadaşın, dostların müdüre hanımla konuştuk o günleri. Öğretmenlerini özlemişti. Öğretmenler odasında mektubumu okurken, ne çok duygulanmışlar. Su gibi aktı anılarımız.

Ve titizliğin daha çizmelerini giyip kış mevsiminin yağmurlarına çıktığında, nasıl boyayıp fırçaladığını biliyorum.

"Çocuklarımdan hiç vazgeçmem okul yolunda öleceğimi bilsem yine çocuklarıma gider, koşarım" deyişin hepsi sanki "hayat o bir dakikaymış gibi " bir tanem.

Bir de çok sevdiğin o Adabelenli arkadaşlarını çok özlediğini biliyordum. Onlar senin 40 yıl geçmiş kök salmış yıllarınız, anımsıyorlar, konuşuyorlar bir taneciğim.

Seni çok az zaman kesitlerinde yaşadık.

Biriciklerin var. İçlerin, içlilerin taneciğin Mira'n. Küçük böceğin . O böceğin biricik canından çok sevdiğin, dayanamadığın kızın Ece'n . Canım artık bizim sevgililerimiz biriciklerimiz, parçalarımız , vücudumuz, canlarımız. Pek çok seviyoruz bil ki. Şimdi bile yıldızlardan , dolunaydan öpücükler yolladım , yıldızlardan taç yaptım çiçeklerime.

Sonbahar Kasım ayı. Nasıldı tarif edemem ki, o duyguları!!! Gözlerimden çınar ağaçlarının yaprakları dökülüp geçerken, hışırtılarını duyarken hüzün. Gazal, silkelenircesine yağmur, dolu gibi içime yağan göz yaşlarım, içime giren bir ömre sığacak sızı, hüzün , göz yaşı, sevgi, özlem. Damlayıp duracaktı içime.

O saatleri bir taneciğim anımsamak istemiyorum , daha fazla yazmak istemiyorum vedanı, bırakıp gidişini . İçimizde bir kor yakıp duran. Bir ömür özledik seni. Öyle de olacak. İçimizden hiç çıkamazsın ki!!!

Dedim ya yazmak istemiyorum . Ancak senin mektubun, kartın, bayram tebriklerin duruyor hepsi. Fotoğrafların, anıların bir filmin kopan sahnesi.

Şimdilerde mektup mu kaldı, duygu mu kaldı? Ah canım politik, ideolojik konuşsak çok şey var...

Şimdilik bu. 23 yaşında veda edip gittiğin son . Bir dakikalık yaşam. Seni hep düşlüyorum. Işık içinde ol.

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..