Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '09

 
Kategori
Sivil Toplum Kuruluşları
 

Adalet bunun neresinde?

Gelmiş geçmiş Hükümetlerin, ülke kalkınmasında ülkenin bütün yükünü, dar gelirli ve emeğinden başka geçim kaynağı olmayanlara yüklemesini bir türlü anlayabilmiş değilim. Kamu çalışanları arasında dahi ücret adaletini sağlayamayan hükümetlerin, halkın işlerinde adaleti esas alabileceklerine de pek ihtimal veremiyorum… Ücret; bireysel olarak emeğin karşılığının alınmasından da öte, özelde milli genelde küresel servetin eşitlikçi bir anlayışla, özellikle üzerine bastırarak söylemek istiyorum “Üretime Katılım oranında” adil bir paylaşım meselesidir. Hemen söylemem gerekir; biz emeği ile geçinen Kamu Çalışanlarının temel uzlaşma zemini “ücret”tir. Aslında ücret yalnızca çalışanın geçim meselesi değildir. Sosyal, Siyasal ve Kültürel eşitliğin sahici tek garantisidir. Güç, her zaman nüfus çarpı servettir. Anayasamızın 55.maddesi der ki; “Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır”. Hani nerde bu tedbirler, nerde? Ay çok pardon! Unutmuşum… Tedbirler sadece ekonomi için alınırdı değil mi? Ve Ekonomimi iyi değilken çalışanlar için nasıl tedbir alınabilir ki… Zaten ekonomimiz iyiye mi yoksa kötüye mi gidiyor onu da açıkçası anlamış değiliz. Bir deniyor ki; ekonomimiz iyiye gidiyor, sonra bakmışsınız ki tam memur toplu görüşme sürecine oturacak, hükümetlerden çatırtı sesleri yükselmeye başlıyor; “kasada memura verilecek % 2, 5’ tan fazla tek kuruş yok”. Ekonomimiz iyiye mi gidiyor, yoksa kötüye mi? Artık bir karar verin aklımız karıştı…Valla bu ekonomi nasıl bir şey böyle, ben bir şey anlamış değilim. Yine ikinci bendinse ise; Asgari Ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” diyor. Siz bundan ne anlıyorsunuz bilmiyorum ama ben anladığımı sizlerle burada paylaşmak istiyorum. Ülke de bazı insanlar vardır, onlar çalışırsa ücretlerinde adalet gözetilir. Bazıları vardır ki, onların ücretleri hesaplanırken “ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur” denilmektedir. İşte çifte standart budur. Ya da kölelik akdi mi desek şuna? İşte benim Devletim, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasıyla çalışanları arasında bile adaleti gözetememektedir. Memurlar, yıllardır Hükümetler tarafından sürekli eşit işe eşit ücret politikaları ile oyalanmaktadır. Ve bugüne kadar eşitlik ilkeleri ile bağdaşmayan kararlar alınmış ve Devlet Memurlarına çeşit, çeşit ücret politikaları uygulanmıştır. Bu nasıl bir adalet? Bu neyin adaleti? Devlet Memurları, Kamu İşçileriyle, Askerle, Polisle, Mühendis ve Doktorla aynı ülkenin şartlarında yaşıyorken, iyileştirmeler aynı oranda yapılmadı. Soruyorum şimdi sizlere; Adalet bunun neresinde? Her fırsatta muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmaktan söz ediliyorken, Sendika Yasası ve Memur Ücretleri konusunda neden Ortadoğu ülkelerinin bile gerisinde kalıyoruz. Tutturmuşlar bir söylem gidiyorlar, her cümlenin içinde o sihirli sözcük! Neymiş; Aman ha “istikrar”… Hani nerde istikrar? İnsani olan her şeyin tüketildiği kapitalizmin bizleri sömürü aracıdır sizin dediğiniz o istikrar… İstikrar bozulmasın diyerek memuru açlık ve sefalete itmek midir sizin dediğiniz o istikrar? Bugünkü verilen zamlarla birlikte geçinmek elbette mümkün. “Kardeşim senin de ne dediğin belli değil” demeyin sakın. Mümkün işte… Nasıl mı? Yağmur suyu ile elde çamaşır yıkar, gazete, dergi ve internet aboneliğinizi iptal eder, kitap almaz, çocuklarınızı okula ve kurslara göndermez, cep telefonu yerine güvercinlerle haberleşme sağlar, ev iş arasında özel taşıt hâşâ, toplu taşımayı sadece ve sadece zorunlu hallerde kullanır, sinema, tiyatro, konser gibi etkinlikler bizim neyimize onları izlemesek de olur, hemen, hemen neolitik çağın sosyal standartlarına geri dönersek, gül gibi geçiniriz işte… Gelmiş geçmiş Hükümetlerin, ülke kalkınmasında ülkenin bütün yükünü, dar gelirli ve emeğinden başka geçim kaynağı olmayanlara yüklemesini bir türlü anlayabilmiş değilim. Bir kamu çalışanı, aldığı ücretin üçte birini tasarruf edemiyorsa, ömür boyu çalıştığı bir işten elde ettiği ücretle ortalama bir ev, bir araba sahibi olarak normal bir sosyal hayatı sürdüremiyor, gelecek kaygısı yaşıyor, ümitsizlik Psikolojisi derinleşiyor ve meşru olmayan eğilimleri besleniyor demektir. Bugüne kadar yapılan zamlar Kamu çalışanlarımızın ülkemizi yönetenlere karşı adalet duygusunun zedelenmesine ve ihtiyaçlarını karşılayamayan çalışanların sinerjilerini kaybetmelerine sebebiyet vermiştir. Daha çok çalışsalar da ücretlerinde bir değişiklik olmayan kamu çalışanlarının, daha çok ve verimli çalışmak için bir nedenleri olmadığını düşünmektedirler. Kamu çalışanı, köleden hallice, boğaz tokluğuna çalışmakta, insani isteklere ulaşma imkânı her geçen gün daha da daralmaktadır. Daha çok çalışmak için en ikna edici nedenin eşitlik zeminde adil bir ücrettir. Ücret politikalarını belirleyenler bunun vebali altın da kalır mı, kalmaz mı onu bilemem ama kamu çalışanları arasında dahi ücret adaletini sağlayamayan hükümetlerin, halkın işlerinde adaleti esas alabileceklerine de pek ihtimal veremiyorum…

 
Toplam blog
: 52
: 610
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Fevzi GÜL Kimdir? 1973 Samsun- Bafra doğumlu olup, ilk ve lise öğrenimini Samsun'da tamamladı ve  A..