Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '10

 
Kategori
Futbol
 

Adaletin bu mu dünya?

Adaletin bu mu dünya?
 

Top yuvarlaktır derler ya, dün akşam Fenerbahçe-Trabzonspor maçının topu bu dünyadaki en yuvarlak toptur heralde. Öyle bir maç ki, bir takım 14 gollük pozisyona giriyor ve sadece 1 tanesi gol oluyor, kaleci ve direkler gol kurtarma yarışına giriyorlar, diğer takım ise maç boyu yarım pozisyona giriyor ve o takım da 1 gol atıyor.

Fenerbahçe’nin şampiyonluğu ancak böyle binde bir gerçekleşebilecek bir mucize ile kaçabilirdi ve bu mucizede ne yazık kı dün akşam gerçekleşti.

Ligde en ufak bir iddiası olmayan ve genelde de ofans futbolunu iyi gerçekleştiren bir takımın son maçında nasıl bir oyun yapısı içerisinde olması beklenir? Kapanan ve tek amacı gol yemeden maçı bitirip 1 puanı hedefleyen bir yapı mı? Yoksa oynanan oyunu güzelleştirmeye çalışan ve mümkünse de rakibi yenmeyi amaçlayan bir yapı mı beklenir? Yorumu kamuoyuna bırakıyorum.

Bursaspor şampiyon oldu ve tüm kamuoyunda genel izlenim hakedenin şampiyon olduğu, adaletin yerini bulduğu yönünde. Peki soruyorum, Diyarbakırspor gibi en zor deplasmanların birinde 18.dakikada durum 0-0 iken rakip taraftarların taşkınlığı nedeni ile maç iptal edilmesi sonucu aldığı 3 puan ve ligin son maçında oynadığı takım maça 10 as oyuncusundan eksik çıkıp, sanırım Kadıköy’de yaptığı tahrik edici hareketler sonrası küfürler yemesinin de etkisiyle kendi kalesine gol atan ve hiç bir varlık göstermeyen bir takımı yenerek aldığı 3 puanlarla mı haketmiştir şampiyonluğu? Ya da bir çok maçta iddiasız Anadolu takımlarının kendilerini fazla zorlamadan oyunları ile kazandıkları puanlarla mı haketmiştir?

Fenerbahçe ise, iddialı veya iddiasız da olsa her maçında kendisine çelme takmaktan başka amaç gütmeyen rakiplerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Buna sık sık hakem hatalarının da (nedense) çoğunlukla Fenerbahçe aleyhine olması da eklenmiştir. (4.haftadan sonra ligdeki tüm Fenerbahçe maçlarında kayıt altına aldığım skora direk etki edebilecek hakem hatalarının 30’u Fenerbahçe aleyhine, 7’si Fenerbahçe lehine gerçekleşmiştir). Anasının ak sütü gibi hakettiği şampiyonluğu Fenerbahçe futbol takımı çok büyük oranda bu nedenlerle kaybetmiştir.

Galiptir bu yolda mağlup. Şampiyonluk kaçtı ama halen şampiyonlar ligine girme ihtimali çok çok yüksek. Yönetimin, teknik kadronun ve futbolcuların başlarını önlerine eğmeden, medyanın ve kendini bilmez bazılarının etkisi altında kalmadan yollarına devam etmeleri gerekiyor.

Fenerbahçe kulübü, mali büyüklüğü nedeni ile diğer tüm takımlar tarafından duyulan nefreti, duygusal işbirliği olarak karşısında bulmaktadır. Gerçi bu durum dünyanın her yerinde böyledir. Zaten öyle olmasa Türkiye’de Fenerbahçe, Almanya’da Bayern Münih, İspanya’da Real Madrid her sene şampiyonlukları kazanırdı.

Bazı büyük geçinen kulüplerin de, “söz konusu Fenerbahçe’nin başarısı olunca gerisi teferruattır” mantalitesi güderek, düşmanları ile kanka olmayı ve sezona erken başlamayı bile göze almaları düşündürücüdür. Bursaspor’un şimdi bir vefa borcu var ama sorun değil, seneye diyet ödenir nasıl olsa.

Federasyonun fikstür çekimi sırasında dikkat edilmesi gereken ve mutlaka ilk haftalarda oynatılması gereken maçlar; Bursaspor-Ankaragücü, Bursaspor-Beşiktaş, Beşiktaş-Galatasaray, Kayserispor-Galatasaray ve Trabzonspor-Galatasaray maçlarıdır.

Turkcell Süper Liginde bu sezonun futbolcusu, tartışmasız bir şekilde Gökhan Gönül’dür.

Her hafta başka takımı tutanlar da, lig bittiğine göre artık kendi takımlarını tutabilirler. Gerçi onların kalbi önümüzdeki 2 hafta boyunca da Efes Pilsen için çarpmaya devam edecek. Fenerbahçe’de şampiyonluklar ve finaller bitmez, renk değiştirenlerin de girmeye devam edeceği renkler bitmez.

Ayrıca bugün başlayacak olan süper lige yükselme mücadelelerinde, ilk renkleri Sarı-Lacivert olan ve daha sonra şehrin simgesi portakal-pamuk renklerini alan güneyin incesi Akdeniz’in Toros Kaplanlarına sonsuz başarılar dilerim.

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com

 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..