- Kategori
- Şiir
Adam ve çocuk
Bir kelepçe var elimde
Bir satır diğerinde
Bir isyan dilimde
Bir kahır kimseye göstermediğim
Bir bekleyiş sessiz yığınlardan
Bir umut, en ulu makamdan hiç eksilmeyen
Hayatı kime yaşıyorsan
Kulluğun ona demişti bir adam
İtiraz etmişti genç olan
Kulluk sadece sahibimize!
Adam gençsin
Ve ne yazık ki genç kalmayacaksın demişti
Genç itiraz etmişti yine
Biz demişti inanan ve ayakta duranlar olarak
Herkesi ayakta tutacağız herkese umut olacağız
Adam tebessüm etmişti
Umut vaat edeceğin doğru
Umut olacağın kısmet
Neden diye sorarken yükselmişti sesi genç olanın
Cevap vermişti insanı çıldırtan sakinliğiyle adam
Umut vaat etmek kolay
Umut olmak ve insanlığı umuda götürmek zor
Dengelerin ilahların kulların ve kullukların
Makamların dönemlerin gelişine edilmiş yeminlerin gölgesinde kalmak
Umut vaat etmekten öteye götüremez seni
Biz diye atılmıştı yine genç
Tüm kalabalıklara şahsiyet kazandıracağız
Mazlumlara sadece mendil değil, merhem olacağız
Evine ekmek götürmekten fazlasını yapacağız, çaresiz babalara
Çünkü biz… söz veriyoruz
Pekala dedi adam
Söyle bakalım
Yarın umut vaat ettiğin kişiler yapışırsa yakana
Ve derse ki bana iki ekmek vaat etmiştin biri yok
Ya sen gasp ettin ya göz yumdun gaspına ekmeğimin
Derse ki bir çocuk bana bot verdin kış için
Ama mevsim yaz ve dondurma istiyorum
Derse ki bir kadın…
Yeter dedi genç
Her şeyi biz verirken
Kimin haddi olacak ki hesap sormak
Yetmeyecek mi onca zahmetimiz gayretimiz
Yine tebessüm edecek adam
Bak diyecek
Sen deseydin ki iki ekmeğiniz olacak biri bende kalacak
Kimse kızmayacak hesap sormayacak
Ama sen iki ekmeğiniz olacak sadece sizin boğazınızdan geçecek dedin
Meydanlarda bağırdın nefesin kesilircesine
Yığınlarla bir ağızdan yeminler gönderdin asumana
Ama dünya küresel diyecek genç
Elbette bir karşılığı olacak sahip olunan rahatın
Ve haddini bilecek herkes
Sormayacak kendileri için çekilen zahmetin hesabını
Ve haddini bilecek herkes
Balı tutan yalayacak elbet parmağı
Adam yine tebessüm edecek
O bal kimin ki tuttuğun için yalayacaksın sen
Genç kızacak ve bağıracak yeter artık sen de haddini aştın
Bunun hesabını vereceksin
Adam tebessümden hiç vazgeçmedi
Uzattı ellerini tak dedi kelepçeyi
Boynunu uzattı ilmik geçirsin diye
Ve gözlerinin içine baktı hiç tereddüt etmeden
Sen dedi
Kulluğunu yanlış yere ispat ettin
Beni sustur
Hatta öldür
Ama gözlerimi öldüremeyeceksin
Ve gördükleri…
Ettiğin yeminleri duyan kulaklarım
Gömdüğün topraktan tohum olup fışkıracak
İşte o gün gerçek ve bizden bir dünya mutlaka kurulacak
Sinirden yeri dövüyordu genç
Ve adam hala tebessüm ediyordu
İstersen beton dök
Hakikat o topraktan yeniden patlayacak
İnsanlığa hakiki umut o çınarın gölgesinde yaşanacak
Sustu genç ve susturuldu adam
Ama toprağı yenemedi kimse
Ve yıllar geçtikten sonra
Adam öleli, genç ihtiyarlayalı çok olduktan sonra
Umutlar bitip tükendiği ve karanlık en kara haliyle çöktüğü esnada tepesine umutsuzların
Bir tohum patladı betonların arasından
Bir gürültü duyuldu
Ve bir inkılap kendini sessizce ilan ediyordu
Mehmet berat