Adap ve muaşeret

“Bahçeşehir Üniversitesi, 2008-2009 öğretim yılı için yöneticilere yönelik yeni bir yüksek lisans programı hazırladı. Yüksek lisans programı öğrencilerine görgü (adabımuaşeret) kurallarını da titizlikle öğretmeyi amaçlıyor.

-PROGRAM KOORDİNATÖRÜ DR. TUZCUOĞLU-

Açıklamada görüşlerine yer verilen Executive MBA Programı Koordinatörü Dr. Selçuk Tuzcuoğlu, “Bizden mezun olan yönetici adaylarının ne zaman ceket cebine mendil takacağını, hangi yemekle hangi şarabın içileceğini bilmesini, purolar ya da golf oyunu hakkında bilgi sahibi olmasını hedefliyoruz. Bu amaçla programa katılan yüksek lisans öğrencilerine üst düzey yöneticilerin sosyal hayatlarının bir parçası olan yeme içme kültürü, giyim detayları, yatçılık gibi konularda da bilgiler aktarılacak” dedi”

Hürriyet Gazetesi

Bu program hangi Türkiye için insan yetiştirecek?

Evinin kapısındaki ayakkabı fotoğrafları çekilerek teşhir edilen bürokratları azaltmak için mi?

Denize girmesi şartmış gibi baştan aşağı naylona sarınarak inancını ifade etmeye çalışan kadın için mi?

Yoksa yıllarca solculuk yapıp her türlü dünya zevkini burjuva adeti diye küçümseyen ve sonradan eli para görünce çıktığı kabuğu beğenmeyen fındıklar için mi?

Programa karşı çıkmıyorum ve hatta böylesi programların okullarda ilköğretimden itibaren uygulanmasından yanayım. O zaman belki görüntülü medyadaki çöplük temizlenir. Her gece kanallar arasında dolaşırken, hem yarışma adı altında, hem izdivaç adı altında hem de eğlence adı altında sergilenen görgüsüzlükler azalmaya başlar.

Yaşam kalitesini, yaşamın seviyesini düşürerek, yani yeni deyimle “halktan biri olarak” yükselttiklerini sanan insanların baskısı altında bir sosyal hayat yaşıyoruz. Bu hayatın seviyesini çağdaşlaştırmak isteyenlere farklı mahalle baskılarının arttığı bir dönemdeyiz. Üniversitenin bu programına katılanların öğrendiklerini uygulama ortamı bulamayacağı günlerdeyiz. Yemek, şarap, mendil, ceket terimleri bile bazı insanları tedirgin edecektir. Fakat tüm bu baskılara direnirse üniversite, belki bu görgü kuralları ile ilgili dersleri ilköğretim seviyesinden başlatmak gereği de anlaşılır hale gelir. Görgü bence yalnızca giyim kuşamla ilgili değildir, aynı zamanda ifadeleri de içerir. Bu derslere ihtiyacı olan politikacılarımızın da programa yazılmalarını öneririm. Seviye düşüklüğü belirtisi olan ifadeler hiç olmazsa yumuşar.

Ayrıca yazılı medyanın da bir kısmının bu dersi almaları lazım diyorum.

Sayın Milli Eğitim bakanına buradan bir çağrı yapıyor ve görgü kuralları dersinin çağdaş ölçütlerle ilköğretim okullarına konmasını öneriyorum. Ama bizde bu konuda da tartışma çıkar, laiklik gibi, inanç gibi konularda olduğu şekilde “görgü kuralları” konusunda da görgüsüz bir kavga ortamı yaratılır, aman aman boşverelim yeni gerginliklere gerek yok.