Adapazarı' nda bir Anadolu köyü: Çubuklu

Güzel bir Pazar günü. Güneş yeni yeni aydınlatırken etrafı makinamı (fotoğraf:) ) kaptığım gibi kendimi dışarıya atıyorum. Adapazarı' nda Kazımpaşa denen doğal güzellikler içinde bir semt var. Burayı hedef seçerek arabamın istikametini bu yöne çeviriyorum. Yolumun üzerindeki kiraz ve erik ağaçları beni hayli uğraştırıyor ama nihayet 2 saatin ardından bakılmaya değer birkaç kare çıkarıyorum. Derken yeniden yola koyuluyorum.

İki km gitmeden yolum bir köye uğruyor. Köy kahvesinden önünden geçerken susadığımı hissedip duruyorum. Köy kahvesinin bahçesinde sıkı br sohbetin havası var. Selam verip aralarına katılıyorum. Kendime söylediğim çayı yudumlarken oturanlar içerisinde birisinin neşesi ve sempatisiyle ön planda olduğunu anlamam uzun sürmüyor. Bu kişi isminin Nail olduğunu daha sonra öğrendiğim fotoğrafta görülen kimseden başkası değil.

Oturanlar elimdeki Pentax K10D ve üzerine takılı Sigma 17-70mm lensi görünce doğrudan en bildik soruyu soruyorlar:

-Sen gazeteci misin?

Gülümseyerek olmadığımı söylüyorum. Öyle ya onlar da haklılar, eskiden bu tür ekipmanlara ancak bu işten para kazanan gazeteciler sahip olabilirdi. Neyse ki gelişen teknolojiyle bu tür cihazlar biz kullanıcılara kadar indi. ALLAH' tan MB yazarıyım; MB imdadıma yetişiyor. Madem bir yerde yayınlamayacaksın neden sana fotoğraf çektirsinler ki:)) Başta Nail amca olmak üzere köy ahalisine köyleri hakkında bir yazı yazacağıma söz veriyorum.

Anadolu insanı gerçekten pırıl pırıl. Hoş sohbetleri, misafirperverlikleri anlatılır gibi değil. Her birisinin hayatı da sanki bir film gibi. Nail amcanın hayatı da buna güzel bir örnek. Hayatta kimsesi yok, köylerine kanalizasyon hatları döşenirken araçtan yuvarlanarak düşen yaklaşık ağırlığı 800kg olan koca beton bir külünk üzerinden geçip gitmiş. Geçip gitmiş de beraberine onun bir gözünü de almış. Ama tek gözüyle bile hayata o kadar anlamlı bakabiliyor ki.

Kalkmaya yeltendiğimde içtiğim çayın parasını vermek istiyorum. Ama o büyük yürekli insanlar için bir çayın parasının lafı mı olur; o çoktan verilmiş bile:)))

Saygılarımla.