Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '13

 
Kategori
Anılar
 

Adnan Menderes ve Bu Ne Perhiz...

Adnan Menderes ve Bu Ne Perhiz...
 

Sen kalk, Londra'ya uçakla inerken yere çakıl ölme... Ve sonra kadere bak.


Aydın şehri için “Dağından yağ, ovasından bal akar...” derler. Doğrudur...

Ben Aydın'ın eski adı İnönü, sonradan Köprülü olan mahallesinde doğdum. Çocukluğum ve askerliğime kadar orada yaşadım.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Adnan Menderes ve dağından yağ ovasından bal akan şehrin, perhiz ve lahanayla ne ilgisi var?”

İlgisi var mı ya da yok mu? Bakalım göreceğiz... Önce biraz Aydın'ı tanıtayım dedim. Malum, “Kısa kes, Aydın havası olsun” derler. İşin aslı “Kısa kes, Aydın abası olsun”dur.

Her neyse, gelelim esas konumuza...

Adnan Menderes’in İzmir Buca’da, o zamanki adıyla Kızılçullu Amerikan Erkek Koleji'nde okuduğunu biliyor muydunuz?

Menderes, Kızılçullu Amerikan Koleji'nde okurken, bazı olaylardan rahatsızlık duyup, bir arkadaşıyla o zaman İzmir’de gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti temsilcisi Galip Hoca lakaplı Celal Bayar’a gidiyorlar… Bu okulun ülkemiz aleyhine çalıştığını hissettiklerini ve gördükleri bazı çarpıklıkları söylüyorlar. Gel zaman, git zaman, çark dönüyor devran dönüyor, Menderes -o günkü söylemle- Başvekil oluyor.

Ben o zamanlar çocuktum ama birçok olayı hiç unutmadım, şimdiki gibi hatırlarım... Demokrat Parti'de 1950'den sonra iki dönem milletvekili olan ve 1954'te bir trafik kazasında ölen çok yakın akraba amcamız ve sağ kolu gibi olan babam, Menderes'i yakından tanırlardı. Başvekil Aydın’a her geldiğinde mutlaka amcamlarda ziyafet sofrasına davet edilirdi. Hatta bir keresinde babam Menderes'le olan bir diyalogunu anlattı bana:

Menderes, meyveyi çok severmiş. Babam da bunu bildiğinden Eyüp amcaların şato gibi evlerinin çok büyük olan bahçesinden mevsiminde bir çırpıda toplattığı kayısıları, Menderes'e eliyle yedirirmiş,

Menderes,
“Ülen oğlum, beni zehirlemeyesin?"

Babam,
“Hadi be abi sen de…”

Menderes Başvekil… Aman, ne güzel değil mi? İlk yaptığı iş, İzmir Buca’daki Kızılçullu Amerikan Erkek Koleji'ni kapatmak oluyor; ama kazın ayağı öyle değil… Ne yazık ki, gel zaman, git zaman, Nato, Cento, Marşal Yardımı vs. vs. derken, nedense kendini bir şekilde Amerika’ya kaptırıyor… ve yıllar geçiyor, sene bin dokuz yüz altmış…

Küt!…

Doğru yanlış, iyi kötü, bu tartışılır… Ama 60 devriminin,  özgürlüklerin önünü açtığını ve bilhassa Türk sanayinin  şahlanışına da zemin hazırladığını inkâr etmek safdillik olur… Kimse olayın bu tarafını görmek istemez bir türlü…

Yalnız, şunu da söyleyeyim ki; ben kişiliğimi bulduğum ortaokul yıllarında hiçbir zaman Demokrat Parti felsefesini benimsemedim. Çünkü senden, benden ayrımcılık, demokratların kahvesi, halkçıların kahvesi ve en önemlisi okumuş aydın kesime büyük bir düşmanlık o zamanlarda başlamıştı.

Şimdikiler o günlere rahmet okutuyorlar ya, bu da işin başka bir yönü.

En sonunda, bunca yaşanmışlıkların üstüne, bir tarafta öyle veya böyle, hatalarıyla sevaplarıyla Menderes...

Kadere bak... Gel de çık işin içinden...

Şahin Özşahin

 

http://blog.milliyet.com.tr/ercument-abimin-radyosu-ve-illa-ki-burokrasi/Blog/?BlogNo=434899

 
Toplam blog
: 1160
: 227
Kayıt tarihi
: 11.02.09
 
 

Teknik ressamlıkla geçen çalışma hayatımdan sonra emekliliğini yaşayan bir kız ve bir erkek çocuk..