Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Afrika bile Beyazlandıysa !..

Afrika bile Beyazlandıysa !..
 

Afrika bile bozuldu. Karlar artık oraya düşüyor..


Yandaki resmi muhakkak görmüşsünüzdür. Orası sizce neresi ? Kenya !.. Peki o insanlar ne yapıyor dersiniz? Yalnızca, hayatlarında ve belki de Kenya tarihinde ilk defa meydana gelen bir olayın şaşkınlığı ile belki de yalnızca televizyonlarda, filmlerde gördükleri bu beyaz maddeyi iyice algılamaya, belki de bir daha göremeyecekleri içinde tadını çıkartmaya çalışıyorlar. Neyin mi ? Yabancı madde deyince, uzaydan gelen bir madde olarak algılamayın sakın. Bu yalnızca bizim bildiğimiz kar !..

Evet, hani yalnızca, kış aylarında İzmir haricinde Türkiye’nin her tarafına yağan o güzelim kardan bahsediyorum. Haber yanlış değil, tropikal iklimin hakim olduğu ve sarı sıcaktan, kara yüzlerden başka bir şeyin görülmediği, Hint Okyanusu kıyısındaki Doğu Afrika ülkelerinden biri olan Kenya’nın kıyı kesiminde tropikal, iç kesimde çöl iklimi hakim. Ama buna rağmen Afrika ülkesi Kenya'ya tarihinde, belki de kıta tarihinde ilk defa bembeyaz kar yağmış. Tabi, insanlar şaşkın ve bir o kadar mutlu. Zira, kış olarak tabir ettiğimiz mevsimde bile sıcak bir iklim geçiren Afrika’dan bahsediyoruz. Her tarafı karaların çaldığı, karın ne menem bir şey olduğunu bilmeyen Kenya’lılar kendilerini yüksekçe yerlere atmışlar. Gönüllerince ellemişler o soğuk maddeyi. Belki kartopu bile oynamışlardır, hani kendilerince.

Kara yüzlerine kar değdiğinde, geçici olarak aklandıysa da, bu görüntüler bize bile komik geldiyse, aslında güldüğümüz bu olaya ağlamamız gerekiyor. Zira, Afrika’ya kar yağması hiç de güzel ve bir o kadar da doğa harikası sayılabilecek bir olay değildir. Çünkü Afrika gibi bir yere az veya çok kar yağması “ Küresel Isınmanın” tam da kucağında olduğumuzu gösteriyor aslında. Her yerde olduğu gibi Kenya’da da ormanlık alanlar tahrip edilmiş. Zaten az olan su kaynakları bitirilmiş. E, daha ne bekliyorsunuz ki ?

Yalnızca Kenya’da mı ? Bakın kutuplara. Devasa buz kütlelerinden he gün onlarca stadyum büyüklüğünde parçalar kopuyor. Bu parçaların bir kısmı eridiği gibi geriye kalan parçaları da yavaş yavaş eriyip, okyanusa karışıyor. Üzerinde yaşayan canlıların bir çoğu hayatlarını kaybedecek, bir kısmı da, hayatta kalabilirlerse eğer yeni bir yaşama ayak uydurmaya çalışacaklar. Ama kara parçası kalmadığını düşündüğünüzde, durum oldukça vahim gözüküyor..

Kutuplarda durum böyle !.. Ya denizlerde ? Oralarda da durum pek iç açıcı değil. Bakın haberlere, hemen her gün okyanus kıyılarına balinalar, yunuslar ölü olarak vuruyor. Denizlerdeki balık çeşitliliği azaldı. Neden ? Denizler ısınıyor ve belli bir ısıya alışık deniz canlıları da değişen sıcaklıklara adapte olamadığı için hayatlarını kaybediyor. Balina ve yunusların karaya vurmasını da uzmanlar, bu hayvanların mükemmel olan sonar sistemlerinin, sıcaklık ve kirlilikten kaynaklanan bozulmalara neden olduğunu savunuyorlar. Hiç de saçma değil bence..

Ya ülkemizde durum ne ?

Ülkemizde de durum pek iç açıcı değil. Bakın bugün Eylül’ün dördü. Sonbaharın ilk haftasındayız yani ? Hani nerede yağışlar ? Serin hava dalgaları.. Geçmişte alışık olduğumuz su basmaları ? Hani nerede o Sonbaharın sarımtırak yüzü ? Denizlerimizde, özellikle Karadeniz’de balık neden az ? Nehirlerimiz, göllerimiz, hele ki yer altı sularımız neden azalmaya yüz tuttu ? Denizlerimizin kıyılara yakın yerleri, bazı göllerimizin neredeyse tamamı neden birden bire yosunla ve mikroorganizmalarla kaplandı ? Sonbaharın bu ilk günlerinde dışarıda neden hala 40 derece sıcaklık var ve insanlar buram buram bunalıyor ?

Bu sorular gittikçe uzatılabilir. Sebebi bilinmektedir. Küresel Isınma.. Fakat çare aranıyor mu, bulunabilmiş midir ? İşte orası machul.. Hatta bu sorunun cevabını almadan önce, insanlar küresel ısınmayı, kuraklığı anlayabilmişler midir ? Bu soruyu sormak gerekiyor. Bence tam olarak anlayabilmiş değiller. Zira, hergün ormanlar yakılıyor, her köşe başında bir araba yıkayan görmek mümkün, hala endüstriyel atıkları dere ve nehir yataklarına boşaltanlar, hala kuralsız, izinsiz ve bilinçsiz yer altı suları çıkartmak için kuyular açanlar mevcut.

Her gün tonlarca zehirli atık denizlere, zehirli gazlar havaya salınıyorken, hayvan ve bikri ölümleri artıyorken, tüm bunlar göz önünde olmaya devam ederken, insanoğlunun neden duyarsız olduğunun bir cevabı bulunduğu zaman, belki de küresel ısınmaya da çare aranır.

Gelecek nesil adına utanıyorum. Aynı zamanda korkuyorum. Gelecekte onları bir doğası, temiz havası, suyu, yeşili, ormanı belki de denizleri hiç olmayacak. Bizim ansiklopedilere baktığımızda bir zamanlar dinazor varmış dediğimiz gibi, onlar da bir zamanlar dünya da temiz hava, su ve ormanlar varmış diyecekler..

Yazık !..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..