Ağlama Smyrna Döneceğim

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali öncesi 1914-1999 yılları arasında geçen bu romanda Güzeller güzeli Rum kızı Smyrna’nın başından geçenler ve büyük aşkı dile getirilirken zeminde İzmir’in işgali için yapılan hazırlıklar, dönen dolaplar anlatılıyor.

"Maşatlık’ta çoban ateşleri yanıyordu.

Mehtaplı bir geceydi.  Ay, Kadifekale’nin  ardından yeni doğmuş, turuncu ışıklarını kentin üzerine serpiyordu.  Çakır Osman, Maşatlıktaki  eski Musevi mezarlığının yerine yapılan Bahri Baba parkına  geldiğinde  halkın çoktan parkı doldurmuş olduğunu gördü. Millet Hastanesi  önünde yeni yapımına başlanan Milli kütüphane inşaatının tahta perdeleri, kalasları sökülüp alana taşınmış,  çoban ateşleri yakılmıştı.  Geceyi titrek alevleriyle aydınlatan ateşlerin çevresinde toplanan İzmir’li Türkler ne yapacaklarını bilemeden oradan oraya gidiyor,  yüksekçe bir yere çıkan konuşmacıları dinlemeye çalışıyorlardı. Aralarında kadınlar bile vardı. İnleyen, ağlayan, öfkeyle, çaresizlikle haykıran kalabalığın gürültüsünden bir şey anlamak çok zordu.  Ancak konuşmacıların yakın çevresine sokulanlar anlatılanları duyabiliyordu.  Çakır Osman bir kayanın üzerine çıkıp heyecanla konuşan Hukuk_u  Beşer Gazetesinin sahibi ve baş yazarı Hasan Tahsin’i,  Sultani öğretmeni Mustafa Necati’yi,  Türkocağı’ndan Vasıf beyi gördü.  İlerde başka konuşanlar da vardı.  Hepsi halkı direnişe çağırıyorlardı."