Ah min-el demokrasi!

Malum gündem Demokratik Açılım.

Son birkaç aydır açılamayan paket en sonunda açıldı. Aylardır "Siz barış istemiyor musunuz? Analar ağlasın mı?" duygu sömürüsüyle gözlemizi boyadıkları, akıllarımızı hapis altına aldıkları paketin ilk hediyesi artık ülkemizde.

"Nurtopu gibi Barış Elçileri"

Niçin ülkemizdeler? DEMOKRASİ ADINA.

Biz onları niçin kahramanlar gibi karşıladık? DEMOKRASİ İÇİN

Niçin serbest bırakıldılar? DEMOKRASİYE KATKI SAĞLAMAK İÇİN.

Peki nedir demokrasi? Özgürlük, eşitlik, adalet değil mi, düşüncelerini özgürce ifade etmek, dilini, dinini yaşamak değil mi.

Bir okkalı soru daha. Bu demokrasi kimin için? Sadece kendimiz gibi düşünenler, her dediğimize baş sallayanlar için mi? Yoksa ben de bu ülkenin bir ferdi olarak özgürce düşüncelerimi ifade edebilir miyim?

Mesala bu süreçte payı olduğunu düşündüğüm Meclis Başkanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na telefon açıp,

"Yüreğim Kanıyor, siz nasıl özel mahkeme kurup bu insanları 24 saat içinde serbest bırakırsınız? Şehitlerimize hakaret değil mi bu?" diyemez miyim? Tepkimi dile getiremez miyim!

Öyle ya demokrasi bu, barış elçisine başka bana başka olur mu?

Elbette derim. Yani diyebileceğimi düşündüm. Ama böyle bir sonuç alacağımı hiç düşünmemiştim.

HAKARET!

İnanmıyor musunuz? Yaşamak çok kolay.

TBMM Meclis Başkan Vekili Sayın(!) Sadık Yakut'u arayın. "Ve vicdanım sızlıyor diyin!"

Bakalım ne olacak?