Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Ahlâki tepe!

Bir arkadaşımdan gelen e-postayı okurken hatırlattığı Amerikalıların “moral high ground” diye bir deyimi vardır. Yazımın başlığındaki gibi Ahlâki Tepe anlamına gelir. 

Bir anlamda etrafını şafak söktükten sonra sabahtan vakitli vakitsiz zamane kuşlarının pisliği bastığında kendini atabileceğin yükseklik, ya da iftira karşısında kendini savunabileceğin yükseklik. Güzel laftır. Tutturması zordur; insanı katı bir ahlâk duruşuna zorlar; ama bu duruş o kadar sağlamdır ki, her koşulda vicdanını serin tutar. 

Unamuno gibi olmaktır bir anlamda…Ya da Haksızlık önünde eğilmemektir, çünkü bir an dahi eğilse şerefini de kaybeder insan… Unamuno kim mi?; 

Unamuno 1936 yılında İspanya Salamanca Üniversitesi Rektörü’ydü. Faşizmin giderek yükseldiği bir ortamda üniversitede yapılan “Irkın Günü” toplantısında toplantıya katılan hemen herkes faşizmi övücü konuşmalar yapıyorlardı. Faşizmin, diktatörlüğün ülkeyi kurtaracağı, vücuttaki tüm urları temizleyeceği ve İspanya’nın yeni bir döneme gireceği söyleniyordu. 

En son konuşma yapma sırası Unamuno’ya geldiğinde, yerinden yavaşça kalktı ve kürsüye gelerek; 

“Biliyorum” dedi, “hepiniz ne söyleyeceğimi bekliyorunuz. Hepiniz beni tanıyorsunuz ve biliyorsunuz ki sessiz kalamam. Böyle zamanlarda sessiz kalmak yalan söylemek demektir, çünkü sessizlik, kabul anlamında alınabilir” diye konuşmasına devam ederek daha önce Faşizmi övücü konuşmaları yapanları yerden yere vurur. Konuşması sürekli kesilir ama onun durmaya hiç mi hiç niyeti yoktur ve der ki; 

“Burası aklın mabedidir ve ben de onun yüce rahibiyim. Onun kutsal alanını kirleten sizlersiniz. Kazanacaksınız, çünkü gereğinden fazla kaba gücünüz var. Ama ikna edemeyeceksiniz. Zira ikna edebilmek için anlatabilmeniz lazımdır. Ama anlatabilmek için gerekene sahip değilsiniz; Akıl ve mücadelede haklılık. Sizi İspanya için düşünmeye davet etmeyi bile faydasız buluyorum. Benim işim bitti.” 

Dün ki gözaltıları, Balbay ve Özkan’nın zulumhanede Adalet Bakanlığından gelen emirle hücrelere atılmasını, yaşanan hukuksuzluğu, çamur at izi kalsın tavrını, iktidar sahiplerinden gelen “yargının” işi, “bizim ilgimiz” yok demesini, hele dur bakalım altından neler çıkacak, bırakalım yargı sürecine karışmayalım diyen omurgasızları izledikçe aklıma hep Hitler, Mussolini, Franco veya darbe zamanları geldi. Sanki o zamanlarda tüm kararları yargı almamıştı! 

Sessiz kalmanın dayanılmaz hafifliği altında ezilmek, bağımlılığa, haksızlığa ve diktaya da yol vermek demektir. Çünkü omurganız ezildiğinden bırakın ayakta durmaya mecaliniz kalmasını, sığınacak Ahlâki Tepe’niz de yoktur artık… 

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..