Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '13

 
Kategori
Dünya
 

AİHM Kararına karşı Madrid ayakta

AİHM Kararına karşı Madrid ayakta
 

AİHM'nin ETA üyelerini 'fazla ceza' nedeni ile affı üzerine Madrid ayakta


İSPANYA 'Adalet! Adalet!' diye inliyor.

Çünkü o anlı şanlı AİHM Kararı ile (23) can alan bir ETA teröristi daha affedilmiş.

İSPANYA adalet istiyor!

Çünkü AİHM ayrılıkçı ETA örgütü üyelerinin terör suçlularının iç hukuk tarafından verilen yaptırımını kaldırmış.

Kısaca, AİHM'nin ETA üyelerini iç hukuk gereğince 'fazla ceza' nedeni ile affı üzerine İspanya'nın başkenti Madrid'te dün başlayan protesto gösterilerinden dolayı 'Madrid ayakta' diyebiliriz.

İspanya’da terör saldırıları neden başladı ve nasıl son buldu?

İspanya ülkeyi bölmeye çalışan ETA terör örgütü ile 1960’lardan beri mücadele etmektedir. İspanya’da yaklaşık elli yıl ağırlığını duyuran terör, İspanya’nın Bask Bölgesinin ayrılmasına dayalı etnik kökenli gerekçelerden dolayı başlatılmış ve giderek yaygınlık kazanmıştır. Söz konusu kanlı terör saldırılarını Bask Vatanı ve Özgürlük ya da Baskça kısaltması ile ETA (Baskça: Euskadi Ta Askatasuna) gerçekleştirmiştir. ETA İspanya ve Fransa sınırları içinde yaşayan Bask kökenli topluluğa ait bağımsız bir devlet kurma amacı güden Marksist-Leninist örgütün adıdır. 20 Ekim 2011'de silahlı mücadeleye son verdiklerini açıklamışlardır… ETA örgütü, 1968-2011 yılları arasında toplam 829 kişinin ölümünden sorumlu tutulmaktadır… ETA, İspanya'nın yanı sıra Avrupa Birliği ve ABD tarafından da terör örgütleri listesine alındı. ETA, 24 Mart 2006'da yapılan ateşkesi ihlal etmiş ve 30 Aralık 2006'da Madrid Havaalanı'nda bir bombalı saldırı gerçekleştirmişti.’ (Alıntı yeri: wikipedia.org)

Silahlı ETA’dan siyasi parti Batasuna’ya

‘İspanya'nın kuzeydoğusundaki ve Fransa'nın güney batısındaki Bask bölgesinin bağımsızlığı için 1968 yılından bu yana faaliyetlerde bulunan ETA zaman içinde kültürel hakların savunuculuğu düzleminden, silahlı eylem biçimine yönelmiştir.1979'da hükümet tarafından Bask Bölgesinde yaşayan yaklaşık iki milyon kişiye önemli ölçüde özerklik tanınmasına rağmen tam bağımsızlık için silahlı mücadeleye devam etmişlerdir. Batasuna ismiyle bilinen ve şu an yasaklanmış durumda olan parti de örgütün siyasi kanadını oluşturmaktaydı. Bu parti Bask Bölgesi'nde oyların genelde %10 ile %20 sini toplamaktaydı.’ (Alıntı yeri: wikipedia.org)

On iki gün önce basında okuduğumuza göre ‘2008 de bomba yüklü aracı patlatarak jandarmanın ölümüne neden olan 3 ETA üyesine 485 er yıl hapis cezası’ verilmişti.

‘ETA'ya ve AİHM'nin kararına hayır!’

Bugün öğle sonu sanal ortama düşen ilgili haberin başlangıç bölümüne göre:

1- ‘İspanya'nın başkenti Madrid'de toplanan binlerce İspanyol, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), ETA mahkûmu İnes del Rio'nun serbest bırakılmasını sağlayan kararını protesto etti.Terörizm Mağdurları Derneği'nin (AVT) çağrısıyla Colon Meydanı'nda yapılan gösteriye katılımın öngörülenden yüksek olması sebebiyle meydan çevresindeki tüm yollar trafiğe kapandı. “Adalet” yazılı büyük bir pankartın açıldığı gösteriye İspanyol bayrakları ile katılan eylemciler, “Birlik içindeki İspanya asla kaybetmeyecek”, “ETA'ya ve AİHM'nin kararına hayır” ve “adalet, adalet, adalet” sloganlarını attı. Saygı duruşunun yapıldığı, İspanya Milli Marşı'nın çalındığı gösteriye, iktidardaki Halk Partisi'nden bazı milletvekilleri de katıldı.’

2- ‘Gösteriye katılan İspanyol çift AA muhabirine duygularını şöyle anlattı: “ETA'ya ve AİHM'nin kararıyla ETA mahkûmlarının serbest bırakılmasına karşı olmak için buradayız. Ben öfkeliyim. Bask bölgesinde bir barış süreci var ama ne koşullarda bana açıklasınlar. Teröristler hayat boyu cezaevine girmeliler, bunun dışındaki bir çözüm bizim için geçerli değil. ETA, mağdurlardan özür diledi mi? Kurbanlar, artık yerin altındalar, katilleri ise mükemmel bir şekilde yaşıyorlar. Bu adil mi? Barış süreci dedikleri bu mu? Hayır. Ve Strasbourg bizi hayal kırıklığına uğrattı. Mağdurlar yerine teröristler savunulamaz. İspanyol hükümeti, AİHM'nin bu kararını uygulamamalıydı. Bu kadar basit. Tüm mağdurlara karşı olan bir karar. Çok öfkeliyim ve bu yüzden buradayım. ETA terörist bir grup.” (Kaynak: Madrid - AA)

AİHM: Terör örgütünü destekleyen açıklama yapılamaz.

Oysa AİHM Kararlarına göre 'terör örgütünü övmek' için toplantı düzenlemek, terör örgütü ile özdeşleşmek ve toplumu şiddete çağırmak s u ç olarak kabul edilmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’in şiddet ve terör içerikli olarak çoğunluğu Türk toplumunu ilgilendiren bazı kararlarına göre:

1- Yazar kendisini terör örgütü ile özdeşleştiremez.

Sürek / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

1-      Şiddet içermeyen direniş çağrısı yapılabilir.

İncal / Türkiye Davası (9 Haziran 1998).

2-      Şiddet çağrısı içermeyen akademik çalışma engellenemez.

Başkaya ve Okçuoğlu / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

3-      Saldırgan ifadeler kullanılabilir.

Şener / Türkiye Davası (18 Temmuz 2000).

4-      Fikirler düşmanca bir üslupla kaleme alınabilir.

Polat / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

5-      Terör örgütü söylemiyle özdeşleşmeyen sosyolojik açıklama yapılabilir.

Erdoğdu ve İnce / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

6-      Beyanın nasıl bir topluma yapıldığı önemlidir.

Gerger / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

7-      İfadenin nasıl açıklandığı önemlidir.

Karataş / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

8-      Olayları farklı perspektiften öğrenme hakkı vardır.

Sürek / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

9-      İfade özgürlüğünü sağlamak konusunda devletin pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır.

Özgür Gündem / Türkiye Davası (16 Mart 2000).

10-   İyi niyetle talepler dile getirilebilir.

Maronek / Slovakya Davası (1 Nisan 2001) Akin Derneği / Fransa (17 Temmuz 2000).

11-   Askeri disiplin zayıflatılamaz.

Engel ve diğerleri / Hollanda Davası (8 Haziran 1976).

12-   Kutsal değerlere ve ahlaki değerlere saldırıya izin verilemez.

Handyside Davası / İngiltere (7 Aralık 1976).

Müller ve diğerleri / İsviçre Davası (24 Mayıs 1988)

Otto-Preminger Institut / Avusturya Davası (20 eylül1994)

Wingrove / İngiltere Davası (25 Kasım 1996).

13-   Terör örgütünü destekleyen açıklama yapılamaz.

Zana / Türkiye Davası (25 Kasım 1997).

14-   Kin ve nefret arttırmaya yönelik beyanlar yasaklanabilir.

Sürek / Türkiye Davası (8 Temmuz 1999).

AİHM’nin bu gibi genel geçer kararlarına rağmen İspanya’daki teröristler için verdiği bağışlama kararı İspanya kamuoyundan başka AB ülkeleri ile Türkiye’de de yeni tartışmaların doğmasına yol açacaktır.

AİHM Kararının peşinden şimdilik Madrid’de başlatılan çalkantılı eylemlere dönerek İspanya kamuoyunu değişik içerikli tepkilere yönlendiren olayların geçmişine bakabiliriz.

İspanya terör suçlarına karşı uyguladığı iç hukuk bakımından AİHM'ne nasıl yenildi?

‘23 kişiyi öldürmekten hüküm giyen ETA üyesi İnes del Rio'nun 26 yıl sonra cezaevinden çıkmasını sağlayan AİHM'nin kararı örnek alınarak, bir başka ETA üyesi Juan Manuel Piriz Lopez de geçen cuma günü serbest bırakılmıştı. İspanya Ulusal Mahkemesi, gelecek haftalar ve aylar içinde, İnes ve Juan Manuel gibi benzer durumda olan ve sayıları 130'u geçen diğer ETA mahkûmlarının serbest bırakılmalarına ilişkin talepleri de değerlendirecek. İspanyol yasalarına göre, herhangi bir mahkûm kaç yıl ceza alırsa alsın en fazla 30 yıl cezaevinde tutulurken, cezaevindeki iyi hal ve çalışmalarından dolayı bu cezası 20, 18 hatta 16 yıla kadar inebiliyor. Ancak İspanyol Yüksek Mahkemesi, “Parot Doktrini” olarak adlandırılan, 2006 yılında ilk kez uygulanan bir kararla ETA mahkûmlarının 30 yıldan önce cezaevinden çıkmalarını engelliyordu.’ (Kaynak: Madrid - AA)

AİHM 'cezadan daha fazlası' verildiği için bu yanlış demiş

‘AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7. maddesindeki "Hiç kimse, suç işlediğinde yürürlükte olan cezadan daha fazlasına mahkûm edilemez" şeklindeki ifadeyi gerekçe göstererek, İspanya'yı mahkum etmiş ve ETA üyesi İnes del Rio'nun serbest bırakılmasını istemişti. Terörizm mağdurlarını kabul eden ve onlarla dayanışma içinde olduğunu vurgulayan İspanyol hükümeti, AİHM'nin kararının üzücü olarak yorumlasa da bu kararı uygulamak zorunda olduğunu belirtmişti. (Kaynak: Madrid - AA)

Türkiye’deki terör saldırıları yüzünden içeride bulunan teröristler ne olacak?

AİHM’nin bu kararına göre belli ki sırada TÜRKİYE'yi bölmeye çalışan adı belli Terör Örgütünün mahpusları var. Çünkü AİHM kendisine bağlı ülkelerin İç Hukuku doğrultusunda vermiş olduğu kararları yeniden görüşerek yeni bir yaptırım yolu açabiliyor. Buna göre Bilindiği gibi 1980'lerden bu yana bazı vatandaşlarımız, TBMM tarafından onaylandığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'ne başvurarak haklarını aramaya başladılar. İç hukuk kuralları yoklandıktan, içeride izlenmesi gereken yollar bir bir aşıldıktan sonra, eğer verilen kararı haklı bulmaz ise her Türk vatandaşı üç ay içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruda bulunabilir.

Son İspanya örneğinde görüldüğü gibi eğer AİHM, TBMM’nin de onaylamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7. maddesindeki ‘Hiç kimse, suç işlediğinde yürürlükte olan cezadan daha fazlasına mahkûm edilemez’ hükmünü Türkiye’deki terör mahpusları içinde uygulama yoluna girecek olur ise bizde de benzeri çalkantıların başlayabileceğini söyleyebiliriz. AİHM'nin İspanya Davasına bağlı olarak vermiş olduğu 'bu kadar da olamaz' içerikli uyarısına bakarak ülkemizdeki terör suçlularına verilmiş olan cezaların Türkiye'nin d eonayladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile AİHM Kararları doğrultusunda gerekli yaptırım ölçülerinde mi değil mi sorununun yerel yargı yanında Yargıtay tarafından da çok iyi değerlendirildiği söylenebiliyor ise bizde Madrid'de olduğu gibi bir tepkinin doğması beklenemez.

Yok, eğer yukarıda alıntıda bulunduğum geçmiş yıllarda yaşanmış olduğu gibi bazı eylemlere verilen yaptırımlar (cezalar) AİHM'ce onandığına göre sorun yok denilse bile şu an AİHM'de görüşülmekte olan bazı başvurular nedeni ile eğer Türk Hükümeti tarafından yeterli savunma yapılamaz ve gerekli deliller sunulamaz ise başvuruda bulunan terör suçlularının hepsi değilse bile yarıya yakın bir bölümü serbest bırakılır denilebilir. Çünkü bilindiği gibi güvenlik güçlerinin uygulamakta olduğu bazı savunma eylemleri ile suçlulara karşı girişilen orantısız güç ne yazık ki onların kendilerini (devleti!) korumak istemesi gibi bir yaklaşımdan dolayı çoğu yargı sürecinde olduğu gibi AİHM'de de tepki ile karşılandığından söz konusu davaların değerlendirilmesinde Türk iç hukuk makamları kusurlu bulunmaktadır.

Anlaşılan o ki geçen yıl sonu uygulamaya konulan ancak kaç kez ihlal edilen sözde ‘ateşkes çağrısı’ doğrultusunda açıklanmaya başlayan 'demokratikleşme paketi' ile çözüm yolu arayan örtülü AKP-BDP ortaklığı, eğer AİHM'nin İspanya kararı 'emsal' olabilir ise bazı hatalı yargı kararlarından dolayı 'terör mahkûmlarının affı' için çok yakında AİHM'nin benzer bir kararı ile muratlarına ermiş olacaklardır.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..