Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ajandalarım

Ajandalarım
 

Ajandayı,’’gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter ‘’ diye tanımlıyor Türk Dil Kurumu... Aslı Fransızca bir kelimeymiş.

Her yılbaşında hepimizin edindiği bir ajandası olmuştur. Özellikle de çalışma hayatında masamızdan veya normal yaşantımızda da elimizin altından ayırmadığımız, her yeni günle beraber, yeni bir sayfa açtığımız ajandamız mutlaka olmuştur.

Her yeni günün sabahında açtığımız bu tertemiz sayfalara neler karalamayız. İşimizle ilgili, alelacele kıyısına köşesine iliştirilmiş bir iki söz, yine pür telaş kargacık burgacık not alınmış telefon numaraları, mail adresleri, o günkü ruh halimize veya havanın durumuna göre düşülmüş notlar, can sıkıntısından gelişigüzel yapılmış karalamalar.

Yıl bitimlerinde, bir yılı birlikte geçirdiğim, her gün elimin altında olan ajandamı kaldırırken içim tuhaf bir şekilde burkulur. Çünkü her sayfa benim yaşadığım bir güne şahit olmuş, ne notlarımı saklamıştır her sayfasında, her satırında. Yıllar sonra bile açsam bilirim neyin ne olduğunu.

Mesela seneler geçmiş olsa da ajandamın herhangi bir sayfasını açtığımda o günü, yazdığım notları hangi ruh halindeyken yazdığımı hatırlarım. Hatta isimsiz kaydettiğim bir telefon numarasının bile kime ait olduğunu anımsarım. Çok olmuştur geriye dönük sayfaları karıştırarak bulduğum gerekli telefon numaraları.

Ruh halime ve havanın durumuna göre düştüğüm küçük notlar bile olmuştur. “’Bugün hava gri, sevmiyorum bu havaları’' demişim günün birinde mesela. Evet, hatırlıyorum birkaç sene evvel çalışırken masamda kendi kendime yazdığım bu küçük notu ve o günkü havanın durumunu…

Ya da birine sinirlenip o kızgınlıkla büyük puntolarla aldığım notlardan, o günkü kızgınlığımın şiddetini şu an bile hissedebiliyorum.

Her ne kadar teknoloji artık bizlere sonsuz imkânlar sunsa da, ajandanın yeri benim için daha bir başka. Şu anki karalamalarımı bile önce ajandamın sayfalarına karalayıp sonra bilgisayarıma aktarıyorum. Bazen oturup eski yıllara ait ajandalarımın sayfalarını çevirerek anımsıyorum geçmiş günlerimi.

O yüzden hiçbir ajandamı atamam, onları özenle saklarım, yıllara göre istiflerim. Üzerinden seneler geçmiş olsa bile, eski ajandalarım benim için değerli birer kitap gibidir. Yıl bitip görevini yerine getirdiğinde, kütüphanemde kitapların yanında yerini alır.

 
Toplam blog
: 529
: 3765
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

İstanbul'da doğmuşum... Dünyalar tatlısı bir kızım var... Herkesi kolay kolay sevemem... ..