Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

Akarsular kururken yeni ‘nehir’ler yarattık

Akarsular kururken yeni ‘nehir’ler yarattık
 

Resim, vehayat.com'dan... Gerçeğini görmek neredeyse imkânsız!


Önce bir düzeltme yapayım:

13 Şubat tarihli “Sandıkla içme suyu da gelir mi?” başlıklı yazıda, “İstanbul’un 17, Bursa’nın 13 günlük suyu kalmış” diye yazmıştım.

Ondan sonra gelen açıklamalarda, İstanbul’un 105 günlük suyu kaldığı bildirildi.

Ben yazılarımda geçen bütün rakamları mutlaka bir kaynaktan alıyorum. Yazıyı kısa tutmak ve okuma akışını yavaşlatmamak için mümkün olduğunca parantez kullanmak istemediğimden, bazen kaynakları atlıyorum.

Büyük şehirlere birkaç barajdan su veriliyor. Sanırım benim bahsettiğim “13 ve 17 günlük su kaldığı” bilgisi bazı barajlarda kalan suyu anlatıyordu.

Bu bilgiyi düzeltir, okuyanlardan özür dilerim.

x   x   x

20 Şubat akşamı, Habertürk'te, “su” tartışıldı. Büyük şehirlerde 100-110 günlük su kaldığı dile getirildi.

Valla, bu kuraklıkta gayet iyi bir doluluk oranı… 3-4 ay sonra, Allah Kerim!

Madem öyle, son zamanlarda kurumuş baraj, suyu dibine çekilmiş Çekmece gölü, kuruyan nehir görüntüleri ne?

Bence, gerçek doluluk 13-17 günlük değilse de 100-110 günlük de değil…

Muhtemelen, ikisinin arasında, 50-60 günlük su var barajlarda…

Yani nereden bakarsanız bakın su bitiyor, oksijen bitiyor!

Bu iki “hayatî” nesne bizi şiddetle uyarıyor…

Tedbir alın, tedbir alın diye bağırıyor.

Su ve oksijenle meşgul olun diye feryat ediyor!

Peki, biz bu ikazlara kulak veriyor muyuz?

Ne gezer!

Birkaç bilim insanının kendilerine dert edinmesinden, onların feryatlarından başka bişey duymuyoruz.

İnsanoğlunun kısmı azamisi, bütün devlet aygıtı neyle meşgul?

Parayla!

Paranın çoğaltılmasıyla!

Nitekim çoğalıyor…

Her ne kadar size pek bişey düşmüyorsa da nerelere, ne kadar düştüğünü,

Memleketin her yerindeki akarsular kururken para nehirlerinin nasıl aktığını,

Hangi barajları doldurduğunu duyuyor, görüyor, şahit oluyorsunuz! 

Bazen, şakayla karışık “eskiden para mı vardı?” deriz…

Para yoktu, oksijen vardı, bol!

Şimdi para çoğaldıkça oksijen azalıyor… Oksijen derken suyu da kastediyoruz. Bilindiği gibi suyun üçte biri oksijen…

Kızılderili Reisi diyor ki, “Son ağaç kesildiğinde, son akarsu kuruduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyeceğini öğrenecek”!

Vaziyet, Reis’in tespitinden de vahim: Para belki yenebilir!

Ama içilemez ki, solunamaz, akciğerlere çekilemez ki!

Nehirler deyince aklıma otobanlar, “oto nehirleri” geldi…

Yollar genellikle akarsu yataklarına “paralel” yapılır… Seyahat esnasında, yanınızda akan nehri de seyredersiniz. Artık seyredemiyorsunuz, çünkü kurumuş. Araba nehirleri gürü gürül, gittikçe artan bir “debi”yle akarken, akarsular sizlere ömür!

Her türlü zehir, karbondioksit salınımı “tam gaz”

“Devr”in bitti oksijen, mezarını kaz!

21 Şubat 2014, 09:00

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..