Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Akıl Çağı

Ben tarihte böyle bir çağ okumadım. Günümüz dünyasına baktığımızda da akıl çağından söz etmek mümkün değil! Ufukta da böyle bir çağ pek görünmüyor. Akıl neden bu kadar başarısız acaba? Neden damgasını vuramamış geçmişte ki herhangi bir döneme, neden günümüzde hakim durumda değil ve gelecekte de böyle bir şansı pek gözükmüyor? Gelin bu sorulara aklımızla, bir başka deyişle sağduyumuzun sesini dinleyerek, zihnimizle yanıt arayalım. Çünkü sonsuz ve sınırsız düşünme kapasitesine sahip olan zihnimiz, sağduyumuza kulak vererek çalıştığında akıl oluşur.Ve akıl, akılsal olmayan, daha üst bir bilinç yapısı tarafından denetlenir. Bu yapıyı biz vicdanımız olarak biliriz.
Sağduyu, zihnimizin doğruyla yanlış arasında ayrım yapabilme kapasitesidir. Doğru ve yanlış göreceli(toplumdan topluma değişen) olduğundan, her toplum için geçerli bir sağduyu söz konusu olamaz. Bizim toplumumuzda, sağduyulu olarak değerlendirebileceğimiz bir tavır, başka bir toplumda sağduyuya aykırı olabilir.
Vicdan, duygularımızla, düşüncelerimiz (ve o doğrultuda ki eylemlerimiz) arasındaki uyumluluğu gösteren bir geribildirim duygusudur. Eğer düşmanlık hissetmediğimiz birine bir zarar vermişsek, vicdanımız bizi rahatsız eder. Bu rahatsızlık bizim bu uyumsuzluğu gidermemiz için bir uyarıdır. Eğer verdiğimiz zararı telafi edecek bir tutum geliştirirsek, bu uyarı sona erer. Ya da, “aslında hak etmişti o eş.. bunu” dersek yine bu uyarıyı kesme şansımız olur. Çünkü her iki durumda da, düşünce ve eylemden oluşan tutumumuzla, duygularımızı uyumlu hale getirmişizdir. Zihnimiz bu geribildirim mekanizmasını kullanarak akıl dediğimiz bilinç organımızı şekillendirir. Bu nedenle her birimizin aklı farklılıklar taşır kendine özgü. “Akıl akıldan üstündür” sözü bu çeşitliliğin sonucu söylenmiştir.
EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER
Sağduyunun, evrensel insani değerler üzerine kurulu olduğu düşünülebilir. Yaşama hakkı gibi temel insan hakları, toplumsal barış, toplumsal adalet, demokratik idare… vs. evrensel insani değerler olarak sıralanabilirler. Ancak unutulmamalıdır ki, bu sadece bir grup insanın savunduğu değerlerden oluşan bir görüştür. Gezegenimizde emperyalist, rekabetçi, doğal seleksiyonun toplumsal izdüşümleri..vs. gibi yaklaşımlar da var. Sonuç olarak biz insanlar henüz bir bütün olarak , “evrensel insani değerler” konusunu netleştirebilmiş değiliz. Henüz yaşama hakkı gibi en temel konularda bile değişik bir yığın görüşümüz var. Kimimiz “insan olana” yaşam hakkı diyerek sınırlar çizerken, kimimiz “güçlü olana” ve pek azımız, koşulsuz herkese yaşam hakkı diyebiliyor!
Görüldüğü gibi, insanlar olarak önümüzde sonu gözükmeyen bir yol var “akıl çağı” konusunda. Ama bir insan olarak, her zaman her yerde ulaşabileceğimiz bir yerdedir akıl. Kişinin toplumsal önemi burada ortaya çıkar. Bu nedenle bireyler her zaman, içinde bulundukları çağın ötesinde olan akıl seviyelerine ulaşma kapasiteleriyle, toplumsal dinamizmin temelini oluştururlar. Ve işte bu nedenle bir “akıl çağı”ndan söz edilebilmesi için:
TOPLUM VE ONUN ÖRGÜTLERİ( BAŞTA DEVLET OLMAK ÜZERE) BİREYİ ESAS ALMALI, ONA GÖRE YAPILANMIŞ OLMALIDIR!
Böyle midir?
Kendimiz olduğumuzu hissettiğimiz bir gün olsun hepimize.
izzetbalci@ziprotek.com
 

 
Toplam blog
: 75
: 1163
Kayıt tarihi
: 06.06.11
 
 

Zihinsel Programlama Teknikleri(NLP, Hipnoz, Meditasyon..vs.) alanında, uzun yıllardır araştırma ..