Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Akıllı olun, akıllı...

Akıllı olun, akıllı...
 

Akılı olun, akıllı…


Bir dolu çeşit televizyon kanalı yayında ya, işte o televizyon kanlarında program yapan veya yaptığını sananlar da var ya. İşte o kişiler, marifeti kendinden menkul bir takım adamları ekranlara çıkartıp ahkâm kestiriyorlar.


Şimdilerin modası “Terör” “Demokratik açılım” “Kürt sorunu” ve “Yeni anayasa” konusu…
Ve bu arkadaşlar, tüm bu konuları bir çuvalın içine koyuyorlar, ellerine aldıkları değneklerle de çuvala vur Allah vur…


Evet, belki bu konuların birbiriyle ilintisi var, ancak konular kendi başına zaten ortada. Hele “Terörü bitirmek için…” diye başlayıp, diğer konuları bununla özleştirmek, katıştırmak isteyenlere şaşırıyorum doğrusu…


Tüm bu konuları birbirine katıp karıştıranların amacı ve çabası, kendilerini  “Demokrasi yandaşı” gösterme…


Aslına bakarsanız, ne yaptıklarının kendileri de farkında değil…


Özellikle ki bunlar hep canlı yayında oluyor, gelişi güzel fikir yürütüyorlar. Hep “Dediğim dedik, çaldığım düdük” havasındalar. Hep kendileri bilir, hep kendilerinin dedikleri, doğrudur. Ah bir de “Yetki” makamında olsalar, ortalığı tümden düzeltip, sihirli değnekleri ile de bir anda düzelteceklerdir.
Bazılarının “Takıntıları” vardır.


En çok “Takıntı” askerle ilgilidir. Hemen her ağızlarını açtıklarında “Askeri vesayetten” ve geçmişteki olaylardan söz derler. Hepsi birer “Askeri deha”dır, hepsi de “Kurmay” subaydır, generaldir bıraksanız…
İsimleri ekranın altında yazılırken “Terör uzmanı” diye yazılanlar vardır mesela, hatta akademik kariyerleri de vardır.  Sanırsınız ki dağlara çıkıp terör olaylarının içinde yaşamışlar, çatışmalara girmişler, vurmuşlar, vuruşmuşlar… Gel seni o dağlarda gezdireyim ben, vurma, vuruşma nasıl olur göstereyim istersen…
 

Bazılar “Kürt sorunu” uzmanıdır, onların adına da konuşurlar ama “Doğu Anadolu”nun neresine kadar gittikleri bilinmez, anlattıklarına barksanız, yıllardır oralarda yaşamışlar, halkın gerçek derdini, sorununu, ne istediklerini bilirler. Hatta öyle bir boyutta bilirler ki “Kürt sorunu” diye ortaya koydukları şeyler “Milli sorun” boyutundadır. Onlara göre “Kürt kökenli” isen, zulüm görüyorsundur, işkence altındasındır, sana Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde hayat hakkı yoktur ve dolayısıyla da “Silah alıp dağa çıkma” hakkındır, terör senin en hayati ve demokratik hakkındır, istediğin kadar vur, öldür…


Önceki gün, kanalının birinde ve “Asker takıntısı” uç boyutta olan gazeteci(!)lerden birisi, son şehitler hakkında yorum yaparken “Komutanların sorumluluğunu” ön plana çıkartıp, “Komuta hatası” demeye getiriyor ve şehitlerin sorumluluğunu da onların üzerine yıkmaya kalkıyor.


Alışkanlığından vazgeçemediği için kaçırdığı bir nokta var. Düne kadar onlara göre “askeri vesayet” vardı. Bugün “Komuta kademesi”nin oluşumunu bu iktidar yapmadı mı? Halen görevde olan birçok generali içeri tıkmadı mı? İktidar askere, “Sen kimsin, sorumluluk bende” demeye getirmedi mi, hatta demedi mi?


Şimdi “Bazı” basın, iktidardan bunun hesabını soracak ya, Başbakan, bütün gazete ve televizyon sahip ve yöneticilerini “Başbakanlık Konutunda” toplayıp, onlara bir güzel “Balans ayarı” vermedi mi?


Bunların ve benzeri kişilerin da amacı çık açık, net…


Soruluyor; “Terör örgütünü ‘terör örgütü’ olarak kabul ediyor musun? Eylemlerini kınıyor, lanetliyor musun” diye…


Cevap verirken, lafı dolandırmakta çok başarılılar. Hiçbir zaman bunların ağzından “PKK terör örgütüdür ve eylemleri hukuk karşısında suçtur, kınıyorum, lanetliyorum” diyemiyorlar, demediler…


Bütün bunlar yaşanırken…


Başbakan, nasıl bir “Balans ayarı” yaptı, tabi bilmiyorum. Tahmin edebildiğim kadarıyla “Milleti gaza getirmeyin” demiştir. Gazete ve televizyonların konu üzerine “Haber” olarak giderken abartmamalarını istemiştir. Yaptıkları programlarda ipin ucunu kaçırılmaması, iktidarın üzerine fazla gelinmemesi konusunda da “ayar” yapmıştır veya yapmış olabilir. Bunların hepsi, iktidar ile basının patronlarının ve yöneticilerinin davranışlarına ne kadar yansıyacak, orasını gelecekte göreceğiz.


Benim burada vurgulamak istediğim şey, net olarak şu…


Yazılı basında yazan, görsel basında endam gösteren ve ahkâm kesenlere diyorum. Külünüzden dumanınızdan yanınıza varılmıyor, akıllı olun, akıllı… “Terör” “Demokratik açılım” “Kürt sorunu” ve “Yeni anayasa” gibi ayrıştırarak ortaya koyduğunuz, konuştuğunuz şeylerin hepsi bir değil. Hele “Terör”ün bunlarla hiçbir bağlantısı yok.


Şimdi “Külünden dumanından yanına varılıyor mu ki” sözünü açmak isterdim ama “Yazılması mümkün olmayan” bir fıkra, meraklısına “sözlü” anlatabilirim ancak…


Son söz: Dünya yıkılır, Türkiye (İsmet Paşa’nın da zamanında dediği gibi) yeni oluşan dünyada yerini bulur. Parçalanamaz, bölünemez, ayrılamaz, ayrıştırılamaz…


21 EKİM 2011
İBRAHİM PEKBAY

 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..