Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın!

25.12.2009 da Azrail’in soğuk nefesi başlıklı Tekel İşçilerimiz için yazmış olduğum yazımda “Eylemleri çok büyük ses getirdi, Türkiye’de duymayan kalmadı. Sanıyorum bu eylem gittikçe yayılacaktır ” demiştim. Yazımı yazdığımda eylemlerinin 11.ci günüydü. Bugün ise neredeyse 33 gün oldu.

Onlar, bu soğuk kış günlerinde, ayaz gecelerinde, sokakları mekân kıldılar. Azimliler, güçlüler ve haklılar.

Ölmek var, dönmek yok diye haykırıyorlar.

Şimdi oturma eylemi, ardından açlık grevi ve ölüm orucuna gidecekler.

Hayret!

İktidardan tık yok!

Sanki görmüyorlar, duymuyorlar.

Başbakan Erdoğan ver yansın ediyor ana muhalefet lideri Deniz Baykal’a.

“72 yaşına geldin be adam, bugüne kadar bir tek işçi eylemi içinde görünmedin, şimdi ne oldu sana da ortalığa düştün?

Efendim Sn.Baykal ne için onlara destek veriyormuş?

Sn. Başbakan, merhamet duygusunun yaşı başı olmaz. Bir insan 7 sinde neyse yetmişinde de odur. Sn. Baykal’da olan bu duygu, nedense sizde sanki hiç var olmamış gibi. Ezilenin, sömürülenin yanında olmak, hakkını aramak, onun için üzülmek, yardımcı olmayı istemek doğal değil midir sizlerce?

Ne çabuk unuttunuz? Kasımpaşa’da fırından bayat simitleri alıp, evde ısıtıp sattığınız o simitçi günlerinizi. Demek ki, iktidar olmak bazen insanları bu kadar değiştirebiliyormuş.

Ne yapalım, Allah herkese “ya kulum hadi yürü ” demiyor ki.

Sn. Başbakanımız her zaman olur olmaz yerde “bekâra karı boşamak kolay ”der ya! İşte şimdi tam sırasıdır kendisine bu sözü hatırlatmanın.

Sayın başbakan, size de kolay herhalde. Bir gece o şartlarda sokakta kalabilir misiniz acaba?

El insaf, sayın başbakan! El insaf ya!

Filistin’de katledilenlere merhamet ama kendi vatandaşlarınıza tık yok. Çoluk çocuk, minicik bebeleri ile aileler sokaklarda sabahlıyorlar.

Bu insanlar ensesi kalınların bir gecelik yemek parasına 30 gün talim ediyorlardı.

Aldıkları iki kuruş maaşları ile zaten ailelerine zar zor bakabiliyorlardı. Onu bile çok gördünüz.

Bunun adı özelleştirme ha! Hay lanet olsun böyle özelleştirmeye!

Bu sabah CHP İst. İl Kadın Kolu Başkanlığı’nın Tekel İşçilerine destek için Ankara’ya giden otobüslerinin tekinde ben de olacaktım ama gidemedim. 10 otobüs dolusu kadın üye ve yöneticiler Ankara’ya gittiler, o mutluluğa eriştiler. Üzgünüm. Doktorum rahatsızlığımdan ötürü yolculuğa çıkmama izin vermedi.

Keşke bende aralarında olabilseydim..

Türkiye ayakta!

Türkiye derin uykudan uyanıyor artık. İşçiler, emekliler, memurlar, doktorlar aklınıza kim gelirse bıçak kemiğe dayanmış, sokaklarda hak aramaya, size seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Tabloya baktığımız zaman hiçte sizin çizdiğiniz pembe tablo görünümünde görünmüyor.

“Demokrasi standartlarının her geçen gün yükseldiği dönemi, tek parti diktatörlüğü ile suçlama girişiminde bulunanlar, çetelerin, darbelerin, karanlık günlerin hüküm sürdüğü zamanlarda demokrasi için hiçbir bedel ödememiş olanlardır”diyorsunuz. Halkınıza neyin bedelini ödetmeye kalkıyorsunuz acaba?

Birde, ”Hiç kimse üzerinde baskı yok. Baskıya izin vermeyiz.”Diyorsunuz ya!

O zaman Yargıtay Birinci Başkanı “Alev bacayı sardı” diye ne için feryat ediyor acaba?

Ne suç işlediklerini bilmeden, hayali ihbarlarla insanlar ne için Silivri Ceza Evi’nde yatıyorlar?

Bugün yönetim biçiminizi beğenmeyen, sizi eleştiren herkim olursa suçlu sayılmıyor mu?

Bu baskı değil de, nedir acaba?

Alev bacayı gerçekten çok sardı, tıpkı Yargıtay başkanının söylediği gibi. Bu gidişle bir gün gelecek, belki yarın, beki de yarından da yakın, tıpkı Cumhuriyet Mitingleri gibi milyonlar sokaklara dökülecek.

Sanırım gidişat oraya doğru.

Her zaman yanlarında olduğum ama bu önemli günlerde, yanlarına varamadığım işçi kardeşlerime buradan sevgilerimi gönderiyorum. Allah yardımcıları olsun.

İnşallah başbakanın yüreği biraz yumuşar da, onları bu kış günlerinde, gecelerinde daha fazla sokaklarda bırakmaz.

Dualarım onlar için.

Sevgiyle kalın.

Nazım Hikmet 108 yaşına girdi.

Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!