Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Aklımın Albümleri

Aklımın Albümleri
 

Benim gibi doğduğu yıl, tüm dünyada özgürlük rüzgarlarının estiği 60’ lı yılların sonları olanlar için, haliyle 70’li yıllar, çocukluk anılarının birbiri ardına dizildiği dönemler olarak yerleşiyor aklımızın albümlerine.

Son dönemde, 70’li ve 80’li yıllar ile ilgili çok yazı okudum, her okuyuşumda zaman tüneline girmiş gibi hissettim kendimi.
Kimi zaman gözlerim buğulandı, kimi zaman burnumun direği sızladı, buruk bir tebessümle andım o yılları.

Şimdi ben de aklımın albümlerini çekmecelerden çıkardım, şöyle güzelce tozlarını aldım.

Hafızamdaki fotoğraflara bakıyorum.
İşte 70’li yılların çocuk gözlerimle bende bıraktığı hayat izleri :

- İlkokula başladığım 1973 yılında cumhuriyetin kuruluşunun 50. yılı olması nedeniyle, öğretmenimizin öğrettiği ve bizim de yaşımızdan beklenmeyecek bir coşkuyla söylediğimiz ne yazık ki şimdi hiç hatırlanmayan 50. Yıl Marşı,

- Kıbrıs Barış Harekatı, karanlık İstanbul geceleri ve ordudaki görevi yüzünden eve gelemeyen babamın özlemi.

- Evimize ilk televizyon geldiğinde uzun süre karşısından kalkamayışım.
İstiklal Marşı ile açılan ve İstiklal Marşı ile kapanan tek kanallı TRT günlerini hiç unut-a-madım.

- Her seferinde sonuncu olsak da, Eurovizyon şarkı yarışması ve tabii ki “Seninle Bir Dakika“,

- Televizyon kadar değerli olan TRT radyoları ve özellikle TRT1, annemle birlikte dinlediğimiz arkası yarınlar, günde iki kez verilen, Okul Saati,

Söz bu kadar televizyondan açılmışken;
- Tatlı Cadı Sementha ve her an her yerden gelebilen annesi Endora, Sementha’nın teyzeleri,

- Küçük yaşına rağmen acılara göğüs gerişiyle, Alp Dağlarının kızı, aksi dedesinin sonradan çok sevdiği, bizim de bağlanıp çok sevdiğimiz elma yanaklı HEİDİ,

- “ Yak şu kaloriferi kapıcı donuyoruuuz, söndür şu kaloriferi kapıcı yanıyoruuuz” şeklindeki unutulmaz İzocam reklamı,

- Mahalledeki kızlarla şarkıcılık oynarken ilk defa Sezen Aksu’nun şarkılarıyla tanışmam. O şarkıların şimdi bile hayatıma eşlik edeceğini o zamanlar bilemezdim elbette :
“ Olmaz olsun cüzdanımda milyonlar,
Kalbimde sevgin oldukça,
Zenginlik mal mülk para neye yarar,
Yanımda sen olmayınca “

- Yaz aylarına denk gelen ramazanlar,

- Yavaş yavaş sayıları tükenmeye başlayan yazlık sinemalar,

- Türkiye’nin karışık günleri, apartmanımızda oturan üniversite öğrencisi ablalar ve abilere ben de onlar gibi okumak istiyorum diyerek özenişim.

- Günümüzde yerini çoktan büyük marketlere teslim etmiş olan etrafımızda hemen hemen hiç kalmayan mahalle bakkalları ve o bakkalların kendine özgü kokusu.

- Yeşil Çivril ve Golden Sakızları, hangimiz Golden sakızlarının içinden çıkan artist resimlerini hatırlamayız?

- Yetmişli yılların sonuna doğru piyasaya girip, çocuk gönüllerimizi içindeki karikatürlerle fetheden TİPİTİP sakızları.

- Mahalleden günde üç dört kez geçen, çıngırağı ile gelişini haber veren yoğurtçu amca.

- “ Kalaaaaaayciiii “ diye gezen bakır tencereleri kendine özgü yöntemlerle kalaylayan kalaycı amcalar.

- Ve tabii, annelerimizin evdeki eskileri, muhtemelen mandal veya plastik leğenlerle takas ettiği eskiciler.

- Soğuk ve karlı kış gecelerinde bozacının davudi sesi.

* * * * * *
Eskiler meğer ne kadar değerliymiş, yaşamayınca anlamıyor insan.

Böylelikle aklımın albümlerindeki fotoğrafları gün ışığına çıkarmış oldum.
Şimdi aklımdaki fotoğrafları yerine kaldırma ve şimdiki zamanda yaşadıklarımız henüz anıya dönüşmeden, bugünün de değerini bilme zamanıdır.

 
Toplam blog
: 157
: 1671
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

İstanbul doğumluyum ama 20 yıldır Antalya'da yaşıyorum. 3 yaşında bir oğlum var ve eğitimciyim. Kend..