Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sevinç Elbisesi

Sevinç Elbisesi
 

Bu gün, güne yeni başlayanlar için herhangi bir gündü.
Benim için de herhangi bir gündü ancak üzerimde nereden geldiğini bilmediğim sevinçten bir elbise ile uyandım.

Günlük gazetelerimi almak için sokağa çıktığımda havanın güzelliği dikkatimi çekti.
Antalya için mevsim iyiden iyiye bahardı.

Günlük işlerimi bitirdikten sonra, uzun süredir görmediğim arkadaşlarımla buluştum, birlikte olmak, bulunduğumuz mekan bana çok iyi geldi. Sabah uyandığımda üzerimde bulduğum sevinç elbisem hâlâ üzerimdeydi ve elbisenin nereden geldiğini bir türlü bulamıyordum.

Havanın güzelliğinin kışkırtmasıyla dönüşte eve kadar yürümeye karar verdim.

Karşımdan saçları uzun olmasına rağmen özensiz taranmış bir kadın geliyordu.

Kadın, üzerinde küçük kırmızı çiçekler olan siyah kadife bir etek ve onun da üzerine, vinleksten yapılmış fosforlu pembe ve beyaz renklerden oluşan deri taklidi bir ceket giymişti.

Kıyafetin uyumsuzluğu, kadının rüküş görüntüsü bile keyfimi kaçırmaya yetmemişti. Sevinç elbisem üzerimde öyle güzel duruyordu ki içimden şarkılar söyleyerek yürümeye devam ettim.

Bu sefer de bir genç kız gördüm. Az önce gördüğüm kadınla adeta rüküşlükte yarışıyorlardı.
O da rengarenk basma bir etek ve üzerine eteğin renkleri ile uyumsuz sarı ve siyah tonlarından oluşan yün hırka giymişti.

Bu yılın “ trendi “ bu olmalıydı. Uyumsuz giyinmek.

Arabaların klakson sesleri, insan sesleriyle birbirine karışıyordu ve hiç rahatsız olmuyordum.

Üzerimdeki sevinç elbisemi çıkartmak gelmiyordu içimden, bu durumdan çok memnumdum.

Elbisemi özenle koruyordum, sanki elbiseyi çıkarırsam sokağın ortasında çıplak kalacakmışım gibi hissediyordum.

Apartmanımızın girişine geldiğimde, bir aydır evine yaptırdığı tadilat yüzünden apartmanı ahıra çeviren daire sahibini görünce bile hiçbir şey hissetmedim ki; apartmanı ahıra çevirdiğinden kendisi gözüme bir süredir “ öküz” olarak görünüyordu.

Sonra oğlum okuldan geldi. Elinde bir tane yıldız vardı. Öğretmeni güzel ders dinlediği ve sorularına doğru cevap verdiği için oğluma ödül olarak kartondan yapılmış mavi bir yıldız vermişti.

Akşam üzeri olmasına rağmen hava halen yaz aylarının sıcağı için Antalyalılar’ dan özür dilercesine ılıktı.

Bu şehirden ilk bahar ve son bahar kolay gitmiyordu, hatta sonbahar şöyle bir başını uzatıp kaçıveriyordu. O anda anladım; sevinç elbisemi de bu güzel hava dikmiş ve üzerime giydirmişti...

 
Toplam blog
: 157
: 1671
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

İstanbul doğumluyum ama 20 yıldır Antalya'da yaşıyorum. 3 yaşında bir oğlum var ve eğitimciyim. Kend..