Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

AKP'li Ertuğrul Günay ile BDP'li Sırrı Süreyya’yı alkışlayabileceğimi hiç sanmazdım

AKP'li Ertuğrul Günay ile BDP'li Sırrı Süreyya’yı alkışlayabileceğimi hiç sanmazdım
 

Gezi Parkı'nın yıkımını eylemcilerle birlikte durdurmaya uğraşan milletvekili Sırrı Süreyya Önder


Bu sabah sanal ortama düşen bazı haberlere göre atalar mirası İstanbul Gezi Parkı’nın yangından mal kaçırırcasına gece yarısı yıkılmaya başlandığını okumuştu. Oysa son iki günden bu yana öyle uykusuz öyle yorgundum ki uykularım kaçtı, desem yeridir. Bir adı da Taksim Gezi Parkı olan o güzelim yeşil alanın Osmanlı’dan günümüze uzanan acıklı geçmişini yazmak yerine bugün Taksim çevresinin ‘akciğeri’ durumundaki o alanın yerle bir olunarak Alış Veriş Merkezlerine açılması için yıkılmaya başlanması gerçekten ibret verici bir davranış.  

Öyle anlaşılıyor ki AK Parti iktidarı en az üç yıldan bu yana bekletilmekte olan Yeni AVM Yasa taslağı önerisini boşuna bekletmiyormuş. Ne yazık ki söz konusu yıkımını durdurmak için, ‘yapmayın, yazıktır, burası gezi yerimiz, dinlendiğimiz, çocuklarımızla eşlerimizle buluştuğumuz, anılarımızın da saklandığı cennetten bir köşedir’ diye bu yıkıma karşı koymak isteyen yürekli yurttaşlarımız ne yazık ki biber gazı kullanmaktan çekinmemmiş. İnanın son üç beş yıldan bu yana nerede bir polis görsem ABD malı Biber Gazı Bombası da var mı diye önce yüzlerine değil, ne kadar acıdır ki ellerine, ayaklarına bakıyorum.   

Az önce okuduğuma göre, Taksim'deki eski Osmanlı Topçu Kışlası yerinde bulunan Gezi Parkı'nda yapılan çalışmaları engellemek için bugün sabaha kadar nöbet tutan eylemcilere, polis birliklerinin coplu ve Biber Gazlı olarak müdahale etmesinden bir süre sonra, ‘Bir çevik kuvvet polisi elinde gaz tüpü ile topluluğun arasına daldı. Bu sırada polis barikatını aşan BDP'li Sırrı Süreyya Önder iş makinelerinin önüne geçmesiyle’ söz konusu y ı k ı m çalışmaları şu an için durdurulmuş bulunuyor. Ne yazık ki bu yazımı bitirmeye çalıştığım şu ana kadar sorun çözümlenebilmiş değil. Gezi Parkı çevresindeki gerginlik polisin TOMA araçlarının da gelmesi ile değişik biçimleri ile kaygılı bir bekleyişe yol açmış bulunuyor.

Bu bağlamda İstanbul'daki eski Topçu Kışlası'nın yapılması planlanan Gezi Parkı'nda meydana gelen olayları öğrenen, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın bir paylaşım alanından, ‘Fethin yıldönümünde İstanbul'da AVM yapmak için 75 yıllık ağaçları kesmeye kalkanlar, ne Fatih Sultan'ı anlamışlar, ne de Yaradan'ın emrini!’ diyerek sesini kamuoyuna duyurmaya çalışması ise yüreklere su serpmiştir. Eski Bakan Günay’ın çok yerinde bir yorumlama ile ‘Osmanlı'nın kuruluş felsefesi Osman Gazi'nin gördüğü bir ağaç rüyasına dayanır. Bir ağacı kesenin boynunu keserim sözü de Fatih'indir’ açıklamasında bulunması umulur ki gerekli uyarılardan biri olarak ilgilileri söz konusu y ı k ı m işinden caydıracaktır.

Gerçekten de İstanbul’u, ‘Ey Konstantiniye! Ya sen beni alırsın, ya ben seni alırım’ diyerek fethederek karanlık çağları geride bırakan Fatih Sultan Mehmet Han’ın, ‘Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim’ bu sözü nasıl unutulabilir?

Bana göre sonun bir başka yönü de Fatih Sultan Mehmet Han’ın, ‘Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim!’ emrinin İstanbul Valiliği ile İstanbul Büyükşehir Belediye yayın alanında değil de Elazığ Valiliği yayın alanında yer almakta olmasıdır.

İstanbul'daki bir Rantiye Ekonomisi uygulaması için yetkililerin polisleri nasıl öne sürüldüğünü bilmekte yarar vardır, diye düşünüyorum. Bir de şunu belirteyim ki benim polislere karşı hiç bir olumsuz tavır alışım yoktur. Olamaz da. Çünkü 1980’lerde ve 1995’te polislerle yardımlaşarak yaklaşık iki yıl boyunca trafik, güvenlik ve Suçlu Kim adlı bir yarışma dizi yanında Türk Emniyet Teşkilatı'nın kuruluşunun 150 yılı için bir belgesel de çekmiştim TRT'de. Ne yazık ki son yıllardaki bazı olaylar karşısında daha sabırlı, daha merhametli davranması gereken polisler, elbette onlara verilen idari ve siyasi kararlar (emirler) doğrultusunda bütün güçleri ile öne atılıyorlar.

Bana göre 1970’lerde benim de içinde bulunduğum bazı boykot, yürüyüş ve yurt baskınları olaylarında olduğu gibi polis yeniden sertleşmeye başlamıştır. Bu tür tepkiler ile karşı tepkiler karşısında gerekli siyasi ve idari kararlar alınmaz ise korkarım a c ı olayların yürekleri yakmaya başlaması kolay kolay engellenemeyecektir.Çünkü artık çağımızın insanı dünkü atalarına göre daha duyarlı, daha umutsuz, daha tahammülsüz, daha özgürlükçü ve özellikle iktidarlar ile sermaye sahiplerinin çoğu işlerinin gerisindeki o l a s ı çok yönlü maddi çıkarlar için daha tepkili olmaya başlamıştır.

Ne yazık ki yüzyıllarca gizli gizli kesilen yeşil alanlar ile bazı ormanlık alanların ANAP iktidarlarından sonra AK Parti iktidarınca da konut alanlarına ve turizme açılması çok manidar bir gelişmedir. Oysa bu tür girişimler çevrenin korunması gerektiğinden dolayı ne kentleşme ne de turizm yatırımları için aklı başında uygulamalar değildir, bana göre.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..