Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '14

 
Kategori
Siyaset
 

Al başına belayı...

Al başına belayı...
 

gazeteport.com.tr


 Aldık mı başımıza belayı. Hem ne bela. Atsan atılmaz, satsan satılmaz… Yahu çek git, desen ayıp olur. Yapamazsın. Belaya kapılarını bir kere açmışsın.

Şu Orta-Doğu olaylarından sözediyorum. Burada karışık olmayan ülke kaldı mı?

Irak artık parça parça. Kürdistan, ayrı baş çekmiş. Petrolümüz de bizim, toprağımızda bizim diyor da, Ana Irak’a bir şeyler göstermek istemiyor. Şu an Irak Başbakanı bulunan Şii asıllı Nuri El-Maliki ne yazık ki Irak’ı birleştirmek amacında başarılı olamamıştır. Irak’ın çoğunluğu Sünni olmasına karşı son zamanlara kadar Irak’da Sünni’lerin borusu ötmemekteydi. Bağdat rejimi güya tarafsız, ama aslında Şii ağırlıklı, Kuzeyde Barzani ağırlıklı Kürt Devleti artık yarı bağımsızlığını ilan etmiş durumda. Güya merkezi hükümete bağlı ama davranışlarında bağımsız; her davranışıyla Merkeze ayrı politika yürüten bir yapı.

Türkiye hükümeti de Irak merkezi hükümetiyle bir türlü anlaşamayınca, (Maliki İran’ın isteklerini kıramıyor…) Barzani hükümetiyle anlaşarak buradaki petrolleri Türkiye’ye akıtmayı denedi. Barzani’nin bu iş çok hoşuna gitti. Kuzey petrolleri Ceyhan boru hattıyla Akdeniz’e ulaştırılıp, sağa sola pazarlanmaya başlayınca. Bağdat Hükümeti olağanüstü itiraz etti. Kıyameti kopardı. 

Şimdi Türkiye iki arada bir derede Petrol ihtiyacının bir bölümünü buradan karşılamaya çalışıyor, bu durumda Kürtler ve Barzani Hükümeti de palazlandıkça palazlanıyor.

Suriye’de ise, sonunda Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın dediği çıktı. Ne demişti:

“Suriye’nin başı belaya girecek olursa, bundan en çok Türkiye zarar eder…” Bu mealde söylenen sözler, yıllar içinde etkisini gösterdi. Beşar Esad’ı al aşağı etmek isteyen güçler bölündükçe bölündü. Artık kimin kime silah sattığı, kimin kime silah sıktığı bilinmez hale geldi. Ama belli ki bazı cepheler var ve bu cephelerin güçleri sadece Suriye’de değil, Irak’da da geçiyor. Artık buralarda sınır filan da kalmadı . Elini kolunu sallayan girip çıkıyor.

Bu cepheler :

NUSRA Ceiphesi : 2011 yılında Muhammed Colani liderliğinde kurulan bir  Esad’a karşı cephedir. (Nusret) El-Kaide’nin Suriye koludur. Bu kez kendisine Beşir Esad’ı hedef almıştır. Başlagıçta Sünni ,Şii, Kürt’ler birbirleriyle müşterek hareket ederken, sonra ayrılmışlar ; ayrı cephelere kurulmuştur.

IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) amaçlı bu Sünni grup, NUSRA’dan ayrı baş çekmiştir.  Hedeflerini Irak içlerindeki orta bölgelerdeki Musul, Kerkük, Erbil taraflarındaki Petrol Bölgelerine dikmiştir. Beşir Esad tarafından desteklendiği söylenmektedir. Son zamanlarda Musul’u basan ve Türk Konsolosluğundaki 48 Türk elamanı alıp götüren bu gruptur. Son amaçlarının Irak ve Suriye’nin orta bölgelerinde bir Sünni devleti yaratmak olduğu sanılmaktadır.

PYD (Suriye Kürt Devleti) Suriye’nin Kuzeyi’nde  Türk sınırı boyunca konuşlandığı ve Rojova adını verdiği  bölgelerde  bir Kürt Devleti ilan emiştir. Bunun için, Barzani ile görünüşte ihtilaflı olup, aslında anlaşmaktadırlar.

Bütün bu gruplar ve Cepheler Orta Doğu’yu alt üst etmektedirler. Her gün insanlar kaçırılmakta, öldürülmekte ; her gün binlerce çocuk, kadın ziyan zebil olup gitmektedirler.
Artık buralarda asayiş yoktur, disiplin yoktur. Ne vardır: Eli silahlı gruplar vardır. Herkes silahını birbirine doğrultmuş, birbirini vurmaktadır.

İşte Merkezi Otorite’nin olmadığı yerde bunlar olur.

Eğer Merkezi Hükümet yoldan çıktıysa, adaleti kendi lehine kullanıyorsa; siyaseti kendi çizgisi olarak alıyorsa, insanlara umut vermiyor, durmadan bağırıp çağırıyorsa; insanlar artık bu kişilere güvenmez hale gelir ve kendi silahıyla adaleti, hakkı, ve hukuku arar hale gelir. Bunun başka yolu yoktur. Seçimler gösterişte yapılıp, oysa hileli ise; başta aydınların ve kentsoyluların istemediği bir insan varsa… O hükümet artık rahat oturamaz.

Orta Doğu ülkeleri bu yüzden kaynıyorlar. Haksızlık, adaletsizlik diz boyu… Herkes kimseye güvenemediği için kendi Kalaşkinof’una güvenmekte; bu yüzden silahlar hiç susmamaktadır.

Sonuç yüzbinlerce ölü, yüzbinlerce sürgün, acı ve gözyaşı…

Bunu getiren nedir?  Başta adaletsizlik; dirayetsizlik, eşikliğin gözetilmemesi; insanların isteklerine göz yumulması; tavanın sözünün dinlenilmemesi…

Bu işten kimler kar etmekte, Kalaşkinof’ları kim satıyorsa, Amerikan silahlarını kim satıyorsa onlar kar ediyor. Onlar sevinçle ellerini ovuşturuyor. Yahudi’ler hakeza.

Orta-Doğu daha çok ağlar ve sızlar. Ellerini Göklere açar ve çareyi oradan bekler. Ama çaresizin çaresi kendisidir.

Oturup konuşmalı, etnik düşüncelerden uzak, dini farklılaşmalardan öte bir anlaşmaya varılmalıdır.

Bunun için ülkelerin bir arada yaşayabilmelerinin temel ilkesi Laisizm’dir. Bir ülke bu ilkeden ayrıldı mı, başı çok ağrır.

Bunu büyüklerimiz çok söyledi ama dinleyen kim.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..