Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '12

 
Kategori
Edebiyat
 

Albert Camus’nün Yabancı ve Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eserlerindeki yan karakterler ve etkileri

Albert Camus’nün Yabancı ve Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eserlerindeki yan karakterler ve etkileri
 

Albert Camus’nün Yabancı ve Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eserlerindeki yan karakterlerin, ana karakterlerin bakış açıları ve olayların akışlarının yorumlanması üzerindeki etkilerinin incelenmesi.

Ötekiler

Meursault ve Samsa

Albert Camus’nün Yabancı adlı eserindeki ana karakter Meursault ve Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eserindeki ana karakter Gregor Samsa, toplumdan kendilerini soyutlayan iki karakterdir. Yabancı adlı romanda Meursault’nun maceraları annesinin ölümüyle başlamakta ve bir Arap’ı öldürmesiyle devam etmektedir. Ancak Meursault’nun toplumdan dışlanmasının asıl sebebi, bu cinayetten daha çok, toplumun dayattığı bazı kurallara uymaması ve duygu ve düşüncelerinin çevresindekilerden farklılık göstermesidir. Dönüşüm adlı eserde ise Gregor Samsa’nın tragedyası, kendisini bir sabah böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlar ve işten atılması, ailesinin ona karşı mesafeli davranması gibi olaylarla devam eder. Samsa, değişimden sonra anne, baba ve kardeşinin, patronunun ve hizmetçilerinin, kısacası yan karakterlerin ona karşı tutumu sonucunda kendini toplumdan dışlamaktadır. Meursault’nun topluma yabancılaşması ise davranışları ve düşünce tarzının çevresindekiler tarafından garip karşılanmasının bir sonucudur. Bu iki karakterin düşünce tarzları, olaylara bakış açıları ve tepkileri genellikle kendi istekleri doğrultusunda şekillense de, kimi zaman diğer karakterlerin de onları ve olayların akışlarını etkilediği görülmektedir. Bu yazıda, eserlerdeki yan karakterlerin, ana karakterlerin bakış açıları ve olayların akışlarının yorumlanması üzerindeki etkileri incelenecektir.

Dönüşüm’ün ana karakteri olan Gregor Samsa, ailesinin patronuna olan borcunu ödemek adına var gücüyle çalışmaktadır. Bütün gücüyle çalışmasına rağmen Gregor Samsa, hiçbir zaman durumdan şikâyetçi olmamış, aksine ailesinin rahatı için çalışmaktan memnuniyet duymuştur. Onun bu memnuniyeti, ailesinin kendisine gösterdiği minnet ve saygıdan kaynaklanmaktadır. Ancak bu durum artık öyle bir hal almıştır ki aile içindeki ilişkiler, çıkar ilişkilerine dönmeye başlamıştır. Samsa artık maddi anlamda aile tarafından kullanılır hale gelmiştir. Kitapta bu durum “…artık o düzeye alışılmıştı, gerek ailesi, gerekse Gregor alışmışlardı, alanlar parayı şükranla alıyorlardı, Gregor da sevinerek veriyordu, ama aralarında sıcak bir içtenlik kurulamıyordu.” (Kafka, 2010, s. 26) cümleleriyle açıklanmıştır.

İşte, Samsa’nın dönüşümü, onun artık düşünüp tartmayan, her şeye boyun eğen ve yalnızca ailesi için kendini paralayan yapısından kurtuluşunu simgelemektedir. Dönüşümden sonra, ailesinin ona karşı tutumundaki ‘dönüşüm’, ona duyulan minnetin ve saygının gerçek olmadığının kanıtıdır. Öyle ki artık anne, baba ve kız kardeşi onun bulunduğu odaya girmekten korkar hale gelmişlerdir. Kız kardeş yine de ağabeyinin birçok işini görmekte, ona yemek vermekte ve odasını temizlemektedir. Ancak o da Samsa’nın görünüşünden korkmakta, ona yaklaşamamaktadır. Çevresindekilerin bu tutumu Samsa’yı dışlanmışlık duygusu içerisine sürüklemektedir. Bu duygu içerisinde Samsa “keten çarşafı sırtında kanepenin üstüne taşıdı ve çarşafı kendisini tümüyle örtecek biçimde düzenledi…” (Kafka, 2010, s. 50) Böylece artık kardeşi onun vücudunun herhangi bir bölümünü göremeyecek ve tedirgin olmayacaktı. Bu durum Samsa’nın, çevresindekilerin hareketleri sonucunda, kendisini dış dünyadan hatta aile içindeki günlük etkileşimlerden bile soyutladığının kanıtıdır. Bunun yanı sıra yan karakterlerin onu gördüğü zaman verdiği tepkiler onda bazı psikolojik sorunlara neden olmuştur. Artık kardeşi odasına girdiğinde hemen kanepenin altına gizlenme ihtiyaç duymaya başlamıştır. Tüm bu olaylar artık ailesi için, hiç şikâyet etmeden yıllarca zorlu şartlar altında çalışan Samsa’nın bile bıkmasına yol açmıştır. Tıkılı kaldığı odada hissettiği yabancılık ve unutulmuşluk düşüncesi gün geçtikçe onu ailesinden soğutmakta, kendisini iyice sessizliğe götürmektedir. “…sonra kendisi de ailesiyle ilgilenmek istediğini kesinlikle duymaz oluyor, ona kötü baktıklarından ötürü onlara yalnızca öfke duyuyordu...” (Kafka, 2010, s. 66) Bu kesin dönüş, yan karakterlerin Samsa üzerinde ne denli etkileri olduğunun en büyük kanıtıdır.

Meursault çoğu zaman şahsi düşüncelerini ‘ötekilerin’ yorumuna açmak yerine, kendi doğrularıyla yaşamını sürdürmeyi tercih edip, toplum kurallarına ters düşse bile, bunlardan vazgeçmemiştir. Yabancı adlı romanda yan karakterler, güçlü bir karakteri olan Meursault’nun toplumun istediği kalıptan ne kadar farklı olduğunu okuyucuya kavratmaktadır. Bu gerçekleşirken Meursault, toplumda ‘normal’ diye gösterilen özellikleri taşıyan insanlarla isteyerek veya istemeyerek ilişkiler kurmakta ve bu ilişkiler esnasında okuyucu Meursault’nun o insanlara ne kadar ‘yabancı’ olduğunu kavramaktadır. Meursault ve Marie bir süre denizde yüzdükten sonra giyinmek için rıhtıma çıktıklarında Meursault’yu siyah bir boyunbağıyla gören Marie’nin “Yaslı mısınız?” (Camus, 2010, s. 27) sorusuna Meursault, annesinin öldüğü cevabını verir. Annesinin vefatının zamanını merak eden Marie, “Dün” cevabını alınca irkilir ama bir şey söyleyemez; çünkü toplumun normal karşılayacağı şey annesi daha dün ölmüş bir insanın çok üzgün olmasıdır. ‘Doğru’ olan budur. Meursault’nun Marie ile gerçekleştirdiği bu küçük diyalog, onun farklılığını okuyucuya yan karakterlerin tepkileri ile gösteren örneklerden biridir.

Meursault’nun genellikle ‘ötekilerin’ düşüncelerine değer vermemesine karşın, kitapta az da olsa başkalarının fikirlerinin onu etkilediğine şahit olunur. Örneğin; annesinin ölümü karşısında üzülmek yerine bu konuda bir suçunun olmadığını düşünerek kendini rahatlatma yolunu seçmiştir. Aşağıdaki alıntıda Meursault’nun annesinin ölümünden sonra müdürle konuşmasından bir bölüme yer verilmiştir. “ Beni suçlu buluyor sandım, durumu anlatmaya başladım. Ama sözümü kesti, “Kendinizi haklı çıkarmanıza gerek yok yavrum. Annenizin dosyasını okudum. Gereksinimlerini karşılayamıyormuşsunuz. Ona göz kulak olacak biri gerekliydi.” (Camus, 2010, s. 14) Alıntıdan anlaşılabileceği gibi yan karakterlerden biri olan ihtiyarlar yurdu müdürü, Meursault’ya onun haklı olduğunu belirtip, annesinin yurtta geçen zamanı ve ölümü konusunda Meursault’nun suçlu olmadığını kabul ettiğini göstermektedir. Normal şartlarda annesi ölen bir kişinin büyük üzüntü duyması ve çevresinin de ona destek olması gerekirken, Meursault üzgün hissetmek yerine, sürekli diğerlerinin kendisini annesinin ölümünden sorumlu tuttuğunu düşünmektedir ki bunu kitapta birçok kez rastlanan, “İçimden, bunda benim bir suçum olmadığını söylemek geldi…” (Camus, 2010, s. 27) gibi cümlelerle destekleyebiliriz. Müdür de ona üzüntüsünü yenmesi konusunda değil, sorumluluk duygusunu üzerinden atması konusunda yardımcı olmaktadır. Bu da toplumda görülmesi gerektiği halde, Meursault’nun yaşayamadığı bir duyguyu, bir yan karakterin desteğiyle tamamen normalmiş gibi düşünmesine neden olmuştur.

Yabancılaşma, dışlanmışlık, hiççilik gibi temaları olan bu iki kitapta yan karakterler, doğrudan veya dolaylı yoldan ana karakterleri, onların duygu ve düşüncelerini, hayata bakış açılarını, bazense eylemlerini etkilemişlerdir. Dönüşüm adlı eserde Gregor Samsa, bu karakterler tarafından doğrudan etkilenmiş, onlar yüzünden kendini yaşamdan soyutlamış, dış dünya ile ilişkilerini tamamen koparmıştır. Örneğin; kız kardeşinin ve ailenin diğer üyelerinin dış görünüşünden rahatsız olması nedeniyle sürekli bir şeyler yapmak istemiş, kendince çözümler bulmuştur. Keten çarşafı üstüne örtmesi, koltuğun altına kaçması gibi sembolik çözümler aslında onun hayata bakışını aktarmaktadır. Yan karakterlerin etkisiyle artık dışlanmış bir Gregor Samsa var olmuştur. Yabancı adlı eserde ise güçlü bir karaktere sahip olan, düşüncelerini genellikle diğerlerininkiyle harmanlamaktan kaçınan Meursault, Samsa gibi yan karakterlerden doğrudan etkilenmemiştir. Meursault toplumdaki ‘normal’ insanlarla girdiği ilişkilerde kendisi ve toplum arasındaki çatışmanın farkına varmış ve bu onun yabancılaşmasına ve dış dünya ile arasına bir mesafe koymasına neden olmuştur. Toplumun bakış açısıyla olaylara yaklaşan yan karakterler ise okuyucunun bu yabancılaşma ve Meursault’nun koyduğu bu mesafenin farkına varmalarına neden olmaktadır. Eserlerdeki yan karakterlerin, ana karakterlerin bakış açıları ve olayların akışlarının yorumlanması üzerindeki etkilerinin incelendiği bu yazıda, her iki kitapta da doğrudan veya dolaylı olarak bu etkinin görüldüğü belirtilmiştir. 

 

http://ozgur.arikan.ug.bilkent.edu.tr

 
Toplam blog
: 4
: 6744
Kayıt tarihi
: 21.05.09
 
 

İzmir'de 1993 yılında doğdum. İlköğretimi Eskişehir'de okuduktan sonra Erzurum'a liseyi okumak üz..