Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '07

 
Kategori
Blog
 

Aldığım "yorumlar"a nasıl cevap veriyorum?

Aldığım "yorumlar"a nasıl cevap veriyorum?
 

Değerli bir Milliyet Blog Dostu'ndan, sayfamda yayınlamadığım bir mesaj aldım. Zaten dikkat edecek olursanız sayfamda yayınlanmış mesaj da olmadığını göreceksiniz. Bugüne kadar, almış olduğum yüzün üzerindeki mesajdan sadece birkaç tanesini, o da birkaç gün süre ile sayfamda yayınladım. Yazarlara atılan okur mesajlarının, mesaj sahipleri tarafından genel ile paylaşılmak adına gönderilmediğini düşünmekteyim. Böyle bir amaç olsa idi yorum ya da soru şeklinde bir paylaşım olacağına inanmaktayım. Yazılarıma gelen hiçbir yorum ya da soruyu da okurlarla paylaşmaktan kaçınmadım. Birkaç istisna ve özel bilgi içeren örnek dışında.

Milliyet Blog Dostu, gönderdiği mesajında; son derece nazik ve saygılı üslubuyla, yazılarıma gelen yorumlara neden, sadece teşekkür etmekle yetindiğimi, bu durumun okura karşı bir saygısızlık olup-olmadığını irdeliyor ve soruyordu. İyi niyetinden hiçbir şekilde şüphe etmediğim bu Hanımefendi'nin, mesajıyla ilettiği yorum-sorusunu biraz ayrıntılı ele almak istedim. Öncelikle, bana bu fırsatı yarattığı için de kendisine, teşekkür ediyorum.

Yazılarımı, Milliyet Blog sayfalarında yayınlamaya başlamamın üzerinden yaklaşık dokuz ay geçmiş. Cenin olup rahme düşsek, hayata gözlerimizi açmak üzereydik yani. Bu geçen zaman zarfında, sayfamda okurlarla paylaştığım tam 282 yazım olmuş ve bu yazılarıma da toplam -şu saat itibarıyla- 398 yorum almışım. Sorularla birlikte, bu rakam 400'ün üzerine çıkıyor. Bir başka deyişle, her bir yazım için ortalama en az bir ya da iki adet yorum/soru almışım. Bir başka enteresan istatistik de şu ki "en çok yorum alan" ilk altı Milliyet Blog yazarının içindeki, tek erkek yazar da benim. “Neden bayan yazarlar daha çok geri dönüş alıyorlar?” sorusunu ise ayrıca incelemek lazım sanıyorum.

Hanımefendi'nin tespitleri üzerine, bu yazıma başlamadan; şu ana kadar aldığım tüm yorum/soruları şöyle bir inceledim. Bazılarına, bana gelen metinlerden çok daha uzun ve ayrıntılı cevaplar verdiğimi gördüm. Bazılarına ise sadece teşekkür etmek ve sevgi ve saygılarımı sunmakla yetindiğimi.

Burada dikkat ettiğim husus şudur efendim. Görüşün yönü ne tarafta olursa olsun, yazılarıma gelen her bir yorumu kendime gösterilmiş olan teveccühün bir nişanesi olarak görüyor ve yorum/soru sahiplerine sonsuz saygı duyuyorum. Her biri, benim için inanılmaz değerli olan bu geri dönüşlere, şayet artı bir bilgi, katkı, teknik ayrıntı içeriyorlarsa; ele aldığım konuyu ve pek tabi ki sayfamın niteliğini zenginleştirdikleri için teşekkür etmekle yetiniyorum.

Savunduğum görüşlerin aksini müdafaa eden yorumlara kısaca, birkaç cümle ile cevap verebiliyor ya da renk kattıkları için sadece teşekkür edip bırakabiliyorum. “Ne de olsa farklı bir bakış açısıdır” mantığı ile yaklaşmaya çalışıyorum.

Benimle benzer görüşleri savunup, takdir ve teşekkürlerini paylaşan okurlarıma ne diyebilirim ki? İnceliklerinden ve göstermiş oldukları ilgiden dolayı ben de kendilerine teşekkür ediyorum.

Tek dayanamadığım, okuyunca kabullenemediğim tipteki yorum/sorular ise yazımda ifade ettiğim görüşlerimin tabiri caizse tepesinden anlaşılıp, benim anlatmaya çalıştığım şeylerin yanından bile geçmeyen konularla itham edildiğim durumlar oluyor. Nadiren de olsa bunlara karşı, elimden geldiği, dilimin döndüğü şekliyle derdimi anlatacak cevaplar, olmadı yazılar yazma yoluna gidiyorum.

Eleştirinizde değindiğiniz gibi bir saygısızlık, önem vermezlik durumu, ciddiye almama konusu kesinlikle yok efendim. Aksine, sabahları bilgisayarımı açtığımda yaptığım ilk işim yazılarıma gelen tepkileri okumak oluyor. Olumlu ya da olumsuz ne kadar çok yorum/soru/mesaj aldıysam, inanın çok mutlu oluyorum. Sanatçının, alkış alması gibi bir şey bu galiba sanıyorum. Yorumlarımı ve yorum yazanlarımı çok seviyorum ama hepsini.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..