- Kategori
- Futbol
Alexli Fenerbahçe'nin Kupa Finalindeki Farkı
- Fenerbahçe’nin kupa hasreti 29 olmuş… Dile kolay! İlginç olan ise, onca badireyle mücadele ettiği bir sezonda gerek lig şampiyonluğunda son maçı görmesi ve gerekse de kupada final oynaması Fenerbahçe’yi diğer takımlardan daha başarılı kıldığı bir gerçek. Fenerbahçe’nin bu başarılı performansını gelecek sezon da sürdüreceğini düşünüyorum.
- Maça gelince…
- Fenerbahçe’nin bu maçı rahat alacağını düşünüyordum. Hele ki Fenerbahçe’nin oyuna Alex’le başlaması bu işi daha da kolaylaştıracaktı. Nitekim Aykut Hoca da maça Alex’le başladı ve Alex gecenin kahramanı oldu. 3 asist, 1 gol… Maçın skoruna Alex’in yapmış olduğu katkı budur.
- Cumartesi gecesi oynanan lig finali öncesinde yapmış olduğumuz yorumlarda Alex’in skorer bir futbolcu olduğunu ve bu gibi maçlarda koşulsuz sahada olması gerektiğini ileri sürmüştük. Alex’in dün geceki maçta skora yaptığı katkıya baktığımızda ne demek istediğimizi anlamayanlar açısından dün gece oynanan final maçını önemli bir örnek olarak görüyorum.
- Fenerbahçe’nin kupayı alması lig kupasının yanında çok anlamlı olmasa da bir anlamda teselli ikramiyesi oldu.
- Maçı Fenerbahçe 4-0’lık bir skorla aldı. Ne var ki ben şunu sormadan edemiyorum. Aykut Hoca neden hücum hattını daha da güçlü kılacak futbolcuları sahaya sürmekten kaçınıyor? Mesela, neden Stoch gibi bir futbolcu sahada olmaz? Hocanın kafasındaki planın ne olduğunu tam olarak kavrayamıyorum. Şayet Caner’in daha verimli olacağı düşünülüyorsa… Daha çok koştuğu, topu daha iyi kullandığı, daha iyi pres yaptığı gibi bir takım düşünceler varsa Aykut Hoca’da, bunun doğru olmadığını çok defa gördük. Caner’in gereksiz yere topu ayağında tuttuğunu, çok defa ayağında gereksiz tuttuğu topları kaptırmak suretiyle kendi takımını oyundan düşürdüğüne tanık olduk. Dolayısıyla, sol kanatta bir tercih yapılacaksa, bu tercihin ille de Stoch’tan yana kullanılması gerekir. Sanırım Aykut Hoca Stoch’u general olarak nitelendiriyor. Ve Stoch, Alex, Dia isimlerini yan yana oynatmaktan kaçınıyor. Oysa dünkü maçta Dia’da sahada değildi.
- Fenerbahçe’nin orta alandaki diğer artısı ise, Selçuk’un kadroda olmamasıydı. Zira Selçuk Galatasaray maçı gibi önemli bir maçta yaptığı hatalarla zihnime kazındı. Böylesine önemli bir maçta, defansın hemen önünde oyun kurucu oynayan Selçuk, maç süresi içerisinde yapılmaması gereken dört bariz pas hatasının ve iki bariz top kaybının altına imza atmıştı. Her defasında söylediğim gibi “Selçuk Fenerbahçe’nin ateş topudur” diye. Dünkü maçta orta alanda Emre-Baroni beraberliği o bölgede mutlak bir Fenerbahçe üstünlüğünü getirdi. Tabi bir de bunlara Mehmet Topuz eklenince… Fenerbahçe açısından bölge de hissedilir bir güç ortaya çıktı.
- Bursaspor’un gücü bu kadarmış. Maçı alabilecek ciddi bir performans ortaya koyamadı Bursaspor. Önceki yılların Bursaspor’u değil. Pres yapan, topu iyi kullanan, hızlı hücuma çıkışlar… Tabii ki bunda kaybedilen futbolcuların önemi fazla… Sercan, Volkan gibi önemli ismin Bursaspor’da olmaması, Bursaspor’u bu sezon fazlasıyla etkilemiş. Bu ikilinin yanında bir de Turgay’ı düşündüğümüzde, aslında Bursaspor’un lig şampiyonluğunu getiren en önemli futbolcularıydı. Ertuğrul Sağlam’ın, şampiyonluk sonrasındaki süreçte Bursaspor’u iyi yönetemediğini düşünüyorum. Bu üçlüyü bir arada tutmayı başaramadı Ertuğrul Sağlam. Ve bu üç futbolcuda, takımlarında yedekliğe mahkûm edildi. Sanırım futbolumuzun en önemi açmazlarından birisi de bu durumdur. Birkaç sezon içinde parlayan futbolcuların, çok kısa bir zaman dilimi içerisinde yok olması pek de kabul edilebilir bir şey değil. Maalesef teknik direktörler ve kulüp yöneticileri bu duruma çanak tutuyorlar. Sercan, Volkan ve Turgay’ın durumlarını biraz da bu açıdan düşünmek gerekiyor.
- Özetlersek…
- Fenerbahçe rakibine oranla daha güçlüydü ve gücünün karşılığı bir skorla sahadan ayrıldı.
- Toplam blog
- : 1509
- : 1145
- Kayıt tarihi
- : 07.08.07
Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..