Ali Şen, Fenerbahçe için, 12 Eylül paşasına niye, nasıl kafa tuttu?

Okumayı seven, okumayla içli dışlı olanlar bilirler ki, yeniden okunan bir kitap, her okuyuşta farklı tatlar verir. Her okumada, gözden kaçanlar olduğunun farkını varılır. Düşülen notlar, altı çizilen satırlar, bir kez daha düşündürür. Kısacası, unuttuklarımızı okuduğumuzda işimize yarayacak, güncel olanlara bağlantı kuracağımız “bilgi”ye de ulaşırız.

Zaman zaman kitaplarımı karıştırır, kimilerini yeniden okurum. İşte, böyle bir karıştırma anında, elime Yalçın Doğan’ın “Fenerbahçe Cumhuriyeti” geldi, sayfaların arasından ucu gözüken kâğıdın bulunduğu sayfayı açtım.

Sayfa, bir “direniş”, dönemin “güçlü”süne “kafa tutuma”yla ilgiydi...

Günceldi, özellikle 3 Temmuz’da buna yana “şike”yle gündemde tutulan, nasıl bir darbe vururum da “başarı”ya giden yolda daha rahat yürürüm/ yürürüz ucuzluğuyla saldırılan Fenerbahçe’yle ilgili olması bakımından...

Konu buraya, "şike" iddialarına gelince, o kadar çok soru kuyruğa giriyor ki...Soruları “soru çengeli”nde asıladursun, biz “güçlü”ye “kafa tutma”ya gelelim, sözü Yalçın Doğan’a verelim:

“İstanbul Belediye Başkanı Tümgeneral İsmail Hakkı Akansel, 'Fenerbahçe’nin sosyal tesislerini yıkacağım, kulüp orasını işgal etmiş' dediğinin ertesi günü, Belediye Başkanının 'yıkacağım' dediği yerde Atatürk büstü yaptırmaya başladı Fenerbahçeliler.

1981 Ocak ayında 12 Eylül, tüm haşmetiyle ülkede esip savuruyor. Spor Bakanı Özgül'ün dediği gibi, 'yeni bir düzenlemeye gidiyordu askeri yönetim' her alanda. Fenerbahçe bu duruma henüz tam ayak uyduramamış, ne yapmak gerektiğini araştırmaya koyulmuştu. Ali Şen, yeni başkanlık için formüllerden biriydi. Ama, acaba sadece bu yeterli miydi? İşte, Belediye Başkanı Fenerbahçe’yi hiçe sayıyor, yılların sosyal tesislerini 'burası işgal edilmiştir' gerekçesiyle yıkmaya kalkıyordu. Gerçi, buna Dış İlişkiler Koordinatörü Ali Şen bir demeçle karşılık verecekti:

‘İsmail Hakkı Akansel Paşa, Fenerbahçe’yi işgalci görüyor. Galiba, Fenerbahçe’nin Türk Tarihindeki yeri ve görevini bilmiyor. İşgalci dediği Fenerbahçe, işgal yıllarında işgalci kuvvetlere karşı mücadele vermiştir. Halkın morale ihtiyacı olduğu dönemde işgalcileri yenmiştir. Türk askerleri o yıllarda yüzlerce işgalci askeri öldürseydi, Fenerbahçe’nin sağladığı galibiyetlerle elde ettiği morali yine de alamazdı. Atatürk, 1918 yılında Fenerbahçe’yi ziyaret ederek kulüp defterini imzalamıştı. Akansel Paşa’nın grayderleri  önüne Atatürk’ün imzaladığı defteri koyacağız. Fenerbahçe yetmiş yıldır mücadele içinde. Türkiye’de 12 Eylül olabilir, ama Fenerbahçe yine de yerinde kalır. Akansel Paşa da günün birinde emekli olur gider.

Ertesi günü Ali Şen’in telefonu çalar. Selimiye’den Birinci Ordu ve sıkıyönetim Komutanlığı’ndan arıyorlardı. ‘Size mi ait bugünkü demek' diye sordu 'albay” olarak tanıtan ses. Şen, ‘evet' deyince, karşıdaki ses, ‘Fenerbahçe’nin belediyeye 4.5 milyon lira borcu var. Bu borcu en kısa zamanda ödeyin‘ talimatı verdi. Bir yıl sonra İstanbul’da bir kokteylde karşılaşan Ali Şen ile Akansel birbirlerine baktı, sonra Akansel ‘Nasıl konuştunuz o zaman öyle’ diye sorunca, Şen bozuntuya vermedi, ‘Eğer Fenerbahçe Tarihi’ni okumuş olsaydınız, öyle konuşmazdınız Paşam’ ” (Fenerbahçe Cumhuriyeti, 1989, s.220-221)

*****

12 Eylül Cuntası, Atatürkçülük'ü “büst” yapmaktan ibaret sanıyordu. O bakımdan “büst”ü nasıl yıkacaktı?

Burada önemli olan, 12 Eylül paşasına kafa tutmaktır. Cuntanın esip gürlediği, yasama masa tanımadığı bir dönemde Ali Şen’in tavrı övgü değerdir; korkusuzdur.

Kaypaklar, işbirlikçiler, satıcılar, zorlu dönemlerde en yakınlarını bile satmaktan geri durmazlar. Ama inançlı (bunun dinsellikle bir ilgisi yok), kararlı, tutarlı insanlar, direnmekten geri durmazlar.

Hak arayanlara, direnenlere  bin selam olsun!

TURGUT ÇELİK/ Mersin