Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '10

 
Kategori
Anılar
 

Almanya Yazıları -1

Almanya Yazıları -1
 

Nürnberg Hava Limanı


Gurbet cehenneminde ilk gün

Yıl 1988. Hayrabolu’da bir köy. İlkokulun bahçesinde dalgın dalgın geziyorum. (“Attan eşeğe düştüğümden” beri ruh iklimimde fırtınalar esiyor. Fatsa’nın yakınlarındaki bir lisede öğretmenlik yaparken “rotasyon” neticesinde
düştüğüm bu yerde, hem ideallerimi gerçekleştirmede, hem de kendi özel dünyamı kurmada zorlanıyorum. Girmediğim sınavın kalmaması da – ÖSS, Amme İdaresi Enstitüsü, Yurtdışı’nda Öğretmenlik… - bunun en açık işareti idi.

Köy bekçisi Salih Efendi elinde büyük sarı bir zarfla yaklaşıyor.

-Hocam bakanlıktan, diyerek zarfı veriyor.

Şaşırıyorum. Beni “Allah unutmuş” ki kul ne yapsın? Açıyorum zarfı. Çık çıka 5 tane nüfus cüzdanı örneği. Bir anlam veremiyorum önce. Sonra biraz kafamı toparlayınca Yurtdışında Öğretmenlik için girdiğim yazılı sınav
geliyor aklıma. Ankara’daki kız kardeşimi arıyorum. Gidip soruyor. Yazılı sınavı kazandığımı, gönderilen belgeleri doldurup mülâkâta gelmem gerektiğini söylüyor.

Ertesi gün Ankara’ya gidiyorum. Mülâkâttı, pasaporttu vizeydi derken prosedür tamam. 5 Eylül 1988’de Almanya’nın Nürnberg şehrinde olmam gerekiyor. Lutfhansa’dan bir uçak bileti alıyoruz Kızılay’daki bürosundan.

Hayatımda ilk defa uçağa biniyorum. Kemerleri bağlamak bile bir belâ. Beynim durmuş gibi oturuyorum. Kısa sürede gelişen üst üste olaylar şaşkına çevirmişti beni. Koltuğa yapışmış gibiyim. Aralarda gazete, yiyecek içecek hizmeti veren hosteslere bakmıyorum bile. Uçağın küçük bir yükselmesini bile hissediyorum. İçim dışıma geliyor.

1, 5 saatlik bir yolculuktan sonra Nürnberg Hava Alanı’ndayız. Yanımda Ispartalı Suat Hoca’dan başka kimse yok. Elimize verilen güzergâh ve kişi bilgilerine göre hareket ediyoruz. Bir taksiye biniyoruz.
Taksi bizi Nürnberg Tren İstasyonu’nda bırakıyor. Orada bizi karşılamaya gelen eski öğretmenler var. Ben şaşkınlığımı hâlâ üzerimden atmış değilim. Sesle kumanda edilen robot gibiyim.

Eski öğretmenler bizi alıp Nürnberg Başkonsolosluğunun içindeki Eğitim Ataşeliğine götürüyor. 42 tane öğretmen oluyoruz bir süre sonra. Kimse kimseyi tanımıyor mülâkâttaki göz âşinalığından öte. Herkes birbirine Türkiye’de nerede
çalıştığını soruyor.

Cevaplar bana hâlâ mânidar gelir:

-Erzurum … Müdürü

-Burdur ….. Müdürü

-Sakarya Halk Eğitim Müdürü

-Afyon … Müdürü

Aralarında en genci benim. 27 yaşındayım. (Sınır yaş:42) Bir köşede süklüm büklüm oturmuşum. Biri:

-Gardaş, sen…

-Tekirdağ Hayrabolu … Köyü Türkçe Öğretmeni.

Bir sessizlik. Bir anlam verememezlik. Ardından gülüşmeler.

Eğitim Ataşeliği’nden çıkıyoruz. Görev yapacağımız okullara göre eski öğretmenlere teslim ediliyoruz. Tramvayda bilet alımı ve kullanımı ile başlıyoruz derse. Herkes gidiyor. Ben bir eski öğretmenle yapayalnız kalıyorum.
Görev yapacağımız okula gidiyoruz.

Preissler Schule. Bir süre sonra okulun merdivenlerinden çıkıyoruz. Müdür odasına yöneliyoruz. Tavanı büyük taşlarla örülü, ferah bir yapı.

Müdürün odasındayız. Saygıyla ayağa kalkıyor. Elini uzatıyor. Tanışıyoruz.

-Gerhard Müller.

-Kutsi Kaya.

Şaşkınlıklarım giderek büyüyor ve çoğalıyor. Gerhard Müller. Okul Müdürü. Kot pantolonlu. Üzerinde siyah ipek bir gömlek. Saçları omuz başlarına kadar dökülmüş. İpince ve sapsarı. Hoş beşten sonra ders planımı veriyor.
Bir bakıyorum 5 ayrı ders: Türkçe Coğrafya, Tarih, Din Dersi, Müzik. Adımın yanında da Türkçe ve Türk Kültürü Dersleri Öğretmeni yazıyor.

Beni getiren öğretmen arkadaş gidiyor. Tanımadığım bir ortam, tanımadığım bir öğretmen kadrosu içinde yapayalnız kalıyorum. Olaylar o kadar çabuk gelişiyor ki sudan çıkmış balığa dönüyorum. Düşünsenize mülâkât ile Nürnberg’de görevi başlayışım arasında sadece 5 gün var.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..