Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '21

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Alper Türedi.

Alper Türedi.

 

“HERKES EN BAŞARILI OLDUĞU İŞİ YAPMALI...” 

 

Bir oyuncuyu oyuncu yapan 2 şey, Aldığı eğitim ve İçinde bulunduğu projelerde sergilediği performans ’tır...

 

Aslında, Bu performans; Oyuncular için bir kimliktir..  

Kimlik ise İnsani değerleri ifade eder...

 

Bugün, Pek çok projede Rol almış, Sanat hayatını başarılarla taçlandırmış birisiyle röportaj yaptım. Uzaktan... :)

 

Röportaj Sizlerle..

 

S1- İnsanların aklına dizi dedikleri zaman, Ya Aksiyon geliyor ya da Dram.. Bu algı hep böyle miydi? Yoksa sonradan mı oluştu? 

 

Ben insanların, Türk izleyicisinin seçtikleri dizinin konusuna, konseptine göre seçtiklerine inanmıyorum.

Daha çok Türk izleyicisini dizi izlemeye yönelten dizinin kast kadrosu. 

Senaryo ne kadar kötü olursa olsun, haftalarca belki de yıllarca; insanlar sevdikleri, günlük yaşantı da takip ettikleri kişinin oynadığı diziyi seyrediyorlar. 

Son 10 yıldır Türk halkı “Neyi Sever, Neyi Sevmez? “ bence artık kestirilemiyor.

İşi bilen kişiler tarafından da kestirilemiyor.

Büyük umutlarla başlayan diziler, projeler daha 6. 7. Bölümde yayından kalktığı oluyor.

Türkiye’de senaryo sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. 

Zaten, bu senaryo sıkıntısı epeydir vardı.

Son zamanlarda yabancı diziler, örnek alınıyor.

Asya ülkelerinin dizileri örnek alındı ve bu dizilerin aynısı Türkiye’de uygulanmaya başlandı.

Bu sayede piyasanın biraz hareketlendiğini düşünüyorum.

Ben, şahsen bilim kurgu filmi sevmiyorum.

Daha çok biyografiye dayalı, gerçekten yaşamış kişilerin hayatlarını anlatan şeyleri seyretmeyi daha çok seviyorum. 

 

 

S2- Sizinle ilgili araştırma yaptığımda Derneğiniz, “Bir Dileğim Var.” ‘a rastladım.

Bu dernek ile bir çok insanın hayatına dokundunuz. Onları mutlu ettiniz.

Peki sizi mutlu eden şey nedir?

 

Evet, Bir Dileğim Var.. 2002 yılında Lösemi Tedavisi Görürken kaybettiğim kızımın anısına 2014 yılında başlamış bir hareketin devamı niteliğinde bir dernek.

Bir Dileğim Var, bana almaktan çok vermenin mutlu ettiğini öğretti.

Beni Mutlu Eden Şey ise, Ne yazık ki ülkemizde herkes sevdiği işi yapamıyor.

Küçük bir kitle, sevdiği işi yapabiliyor.

Ben, de sevdiğim işi yapıyorum, beni mutlu eden şey sette olmak. 

 

 

 

 

 

S3- “Arka Sokaklar” dizisinde oynarken yoğun olarak hissettiğiniz duygu nedir?

Bu duygu oyunculuğunuza artı kattı mı?

 

Arka Sokaklar, bundan 15 yıl önce benim kamera karşısına geçtiğim ilk projeydi.

Daha sonrasında; Arka Sokaklar’ da Uzun aralıklarla, 2 kere daha oynadım farklı karakterlerle.

O yüzden hem Arka Sokaklar hem yönetmeni Orhan Oğuz’un benim uğurum olduğuna inanıyorum.

Çünkü ben; ilklerin uğuruna ya da uğursuzluğuna çok inanan birisiyim.

Açıkçası; Arka Sokaklar ’da oynarken çok farklı duygular hissetmedim.

Benim oyunculuğuma artı bir değer katmadı.

Daha yeniydim, daha acemiydim.

Daha sonrasında, çok yol kat etmiş olsam da, benim ilk işlerimden birisiydi.

Oynadığınız Rolün, üzerinize yapışması diye bir rivayet var her zaman.

Ben, onu kabul etmiyorum. Reddediyorum.

Örnek veriyorum, Ben şu anda TRT1’de Payitaht Abdülhamit dizisinde Sadrazam Ferit Paşa’yı oynuyorum.

Ben oraya sete gittiğimde, Alper'i Askıya asıp, Sadrazam paşanın ceketini giyiyorum.

Sette o gün ki işim bittiği zaman Sadrazam Paşanın ceketini kostüm sorumlusuna verip Alper’i tekrar giyip oradan ayrılıyorum.

Ama, bizim sektörde böyle insanlar var.

Gerçek hayatlarında da oynadıkları karakter gibi yaşamaya çalışanlar ve farkında olmadan gerçek hayatlarında oynadıkları karakter gibi yaşayan insanlar var.

Bu insanlar, kendileriyle barışık olmayan ve özel hayatlarında mutlu olmayan insanlar olduğunu düşünüyorum. 

 

 

 

 

S4- Günümüzde çoğu oyuncu, Şarkıcılığa geçiş yapıyor... 

Krize rağmen, Haberlerde verdikleri nispetli demeçleri görüyoruz.

Ben çok kızıyorum.. Müzik dünyası zaten maddi zorluklarla mücadele ediyor. Geçim sıkıntısı yaşayan müzisyenler intihar ediyor..

Yorumunuz nedir?

 

 

Emin ol, her 10 oyuncunun 5’i geçmişe dönme şansı olsa şarkıcı olmayı seçerdi.

Bence dünyanın en zevkli işlerinden birisi.

Düşünsenize; bir şarkı söylüyorsunuz o şarkı popüler oluyor, ve konserlerde 100’lerce ya da 1000’lerce kişi hep bir ağızdan size eşlik ediyor.

Sergilediğiniz performansın ödülünü hemen alıyorsunuz.

Şarkı söylemek bence çok keyifli bir şey.

Keşke, Allah bana katlanılabilir bir ses vermiş olsaydı.. 

Ben de, her Türk gibi, arabasında çalarken eşlik etmeye çalışan birisiyim.

Ama bence, “Herkes En Başarılı Olduğu Şeyi Yapmalı..” 

Oyunculuktan yüksek rakamlar kazanan ve hep içinde kitlelere şarkı söyleme isteği olan; bazı oyuncular, haklı olarak bu maddi rahatlığın vermiş olduğu, cesaret ve avantajla Single ya da Albüm yapıyorlar.

Olabilir, en azından kendi hayallerini gerçekleştiriyorlar. 

Doğruyu ya da yanlışı ayırt etme, iyi ya da kötüyü ayırt etme Türk halkına kalmış.

Talep, olmazsa hiç kimse başarılı olamaz.

Biz her sene dernek için konser yapıyoruz.

Ben de, bundan 2 sene önce “Bir Dileğim Var“ derneği için yapılan 5. Konserde şarkı söylemiştim.

Fena da olmadı. 

Müzik dünyası, maddi zorluklarla mücadele ediyor ama Pandemi yüzünden böyle bir durum yaşanıyor. 

 

 

S5- Seneler önce, “Kadın İsterse” diye bir dizi vardı.. Başrollerinde Hülya Avşar ve Cihan Ünal oynuyordu..

Hikaye, Hülya Avşar’ın estetik ameliyatla kimlik değiştirip kocasından intikam almasıyla ilgiliydi...

Günün birinde, siz de böyle bir değişim ister miydiniz? Neden?

 

Ben, böyle bir değişim istemezdim.

Ben, kendiyle barışık bir insanım.

Kilo almışım, kilo vermişim, Saçım - Sakalım beyazlamış ya da Saçım dökülmüş.. 

Bunları zerre kadar umursamıyorum.

Fakat, Bizde nedense yaşlanmaya karşı bir savaş var.

Estetik.. evet olabilir.. Ufak dokunuşlar olabilir..

Ama insan kılığından çıkıp, bir yaratık gibi görünen insanları da görüyorum ekranlarda.

Bu bana çok komik geliyor.

Hele ki, bir oyuncunun bilhassa yüzüne hiçbir dokunuş yaptırmaması taraftarıyım.

 

 

 

 

S6- Bir çocuk için Anaokulu eğitimi sizce ne kadar gerekli? 

Bu eğitim, Aileden de alınabilir mi? Düşünceniz nedir? 

 

Bence olması gereken bir şey.. Bu duygu ve eğitim aileden de alınabilir mi? Tabii ki alınabilir ama; 

Ama bir yere kadar alınabilir.

Paylaşma duygusunu aile bence bunu çok sağlıklı öğretemez. Bunu Anaokulunda öğrenebilir. 

Diğer akranlarıyla bir şeyler paylaşarak öğrenebilir.

Ekip çalışması ve takım çalışmasını da anaokulundan öğrenebilir.

Yıllarca Ana okuluna gönderme olayına olumlu bakmıyorum. 

 

 

 

 

 

S7- İtiraf etmeliyim, Sizi ilk olarak SBSV’de gördüm. Aşırı Maskülen bir yapınız vardı..

Bu durum rol gereği mi? Yoksa içinizden gelen bir iç güdü mü?

 

SBSV, benim bugüne kadar çalıştığım projelerin içinde en çok severek oynadığım projeydi.

Camgöz karakterini çok sevmiştim.

Kötüyü oynamayı seviyorum. Çünkü, Bir dizi de ki iyi karakterin sevildiğini ama kötü karakterin seyredildiğini düşünüyorum.

Kötü, gerçekten kötü karakteri gösteremezse iyi karakterin çok sivrilebileceğini düşünmüyorum.

Maskülen kelimesi yanlış hatırlamıyorsam, erkek gibi görünen bir yapı demek.

Ama mizaç olarakta, günlük yaşantımda da dışarıdan ilk bakıldığında sert, aksi, agresif bir yapıya sahip biri gibi görünüyorum.

5-10 dakika benimle sohbet eden insanlar ne kadar esprili birisi olduğumu ve sert birisi olmadığımı anlıyorlar.

Evet, Camgözü oynarken serttim.

Aslında, Kendi içimden gelen içgüdüyle ve günlük yaşantımdan bir kısmını oraya yansıtmış olabilirim. 

 

 

 

 

 

 

 

Ve Son soru... :)

 

S8- Ben, İyi insanları bir kelebeğe benzetiyorum..

Zarar gördükleri zaman kanatları kararıyor.. 

Size göre, İyi insanın tanımı nedir? :) 

 

Bence, iyi insan yoktur. Bence doğru insan vardır.. 

Bizim kurucusu olduğunuz “Bir Dileğim Var” derneğinin, anlatan bazıları düşünürler tarafından söylenen bir kaç cümle var..

Bir tanesinde “En iyi iletişim paylaşmaktır..”

Diğerinde de “Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz..”

Bence iyi insan değil, doğru insan vardır.

Herkese tavsiyem,

Mutlaka herkesin, sahip olmak istediği bir şey vardır. Benim bile var.

Bu yaşımda, Hala istediğim ufak tefek şeyler var.

Bir şeye sahip olmayı çok isteyen birisine, o sahip olmak istediği şeyi verdiğinizde karşısına geçip bir bakın, “Almak mı daha çok mutlu ediyor? Vermek mi? “

O yüzden almaktan çok vermek mutlu ediyor.

Ben, geçte olsa bunu fark ettim.

Bence, iyi insan yoktur, doğru insan vardır.

İnsanlar, dediğim gibi;

 “Sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarından da sorumlu olmalıdır.”

 

 

 

 

Röportaj - İhsan Tekin. 

 
Toplam blog
: 22
: 95
Kayıt tarihi
: 27.02.21
 
 

Röportaj benim hayatım.. Gazetecilik İse Aşık olduğum tek meslek...  Güzel yazılar çok yakında.. İs..