Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Amerikan Tuzağı: Güvenli Bölge

Amerikan Tuzağı: Güvenli Bölge
 

Ortadoğu’da bölgede;  devletlerin yapay ve insan doğasına aykırı şekilde oluşturulan, orada yaşayan insanların iradesini hiçe sayan, insanı yok sayan, yapay oluşumlar bir bir parçalandı.

Irak ve Suriye ile aramız yıllar öncesi de limoni idi. Hele Suriye’de yıllarca Abdullah Öcalan orada konaklayıp, ülkemizde canlar alırken, Şam’daki villasından operasyonları yönetirken şu anda oğlu resmi olarak devlet başkanı olan Beşar Esad’ın babası Hafız Esad devlet başkanı değil miydi? Nüfusun yüzdelik dilimi açısından en azına tekabül eden halk nasıl olmuş da devleti yönetir, devlete ve diğer toplumlara hükmeder olmuştu? Bunu Suriye’nin Fransa egemenliği sırasındaki olaylarda aramak, Fransa’nın, Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’nın mutlak galibi olmasından sonra terk ettiği, terke mecbur kaldığı ancak bağını Ortadoğu’dan elini çekmediği bilinir. Fransa’nın Libya’ya çöktüğü ve Libya’ya karşılık Suriye’deki çıkarlarından vazgeçmeye zorlandığı 2015-2016 yılları arasında Fransa’da meydana gelen terör olayları göz önüne getirildiğinde daha da net olarak görülebilir. Ankara’da askerlere yapılan arabalı saldırıyı hatırlayanlar Ahmet Davutoğlu’nun Fransa’ya gidip Fransa’ya baş sağlığı diledikten sonra nasıl modern, uygar ve batılı dünyadan hiçbir liderin yanında olmadığını hüzünler hatırlarlar! Aynı zamanda 15 Temmuzdan bir gün önce 14 Temmuz günü Fransa’dan kamyonun biçtiği Fransızları da pekâlâ hatırlarlar. Anlaşılan odur veya birbiriyle alakalı olmalıdır ki 2015-2016 yılları boyunca NATO müttefiki olan iki ülke DEAŞ tehdidi ve farklı olarak ülkemizdekiler daha kanlı, daha acımasız olmakla beraber, Fransa’nın yanında tüm batı dünyası resim verirken biz kendi içimizde, boynu bükük kaldık. Beklenmedik bir şey değildi.

Türkiye’nin savaşta olduğu ve cılız sesler haricinde genel olarak pek karşı çıkanın olmadığı bir harekât yürüten ordumuz, söz konusu harekâtı da alnının akıyla başarabilecek güçtedir. Karşımızda bizimle savaşan ancak hiçbir üretimi olmayan, söz konusu silahlar birilerince verildiği alenen belli olan ve silahı verene, verecek maddi bir şeyleri olmayan insanlara silahların ne uğruna verildiği, kırk yıldır PKK’yı silahlandıranlar, 12 Eylül’den önce terör grupları oluşturarak onları silahlandıranlar aynı amaç içerisinde ki, gerçek amaç asla silahı elinde tutanların amacıyla silahı verenlerin amacı aynı olmadığı gibi, şu anda ellerindeki silahların bir adım sonrasında ellerindekilerin kurbanı olacak ahmaklar.

Türkiye gerçekten ilginç bir ülke; Bu ülkede Romen’e yer olmuştur, Romanya’da ekonomik kriz sonrası ülkemize gelenleri hatırlayınız. Bu ülkede Ruslar, Bulgarlar, Yunanlılar zaman zaman güneydeki komşularımızdan ise her zaman gelenler olmuştur. Afrikalılar, Asyalılar. Afganlar, Pakistanlılar. Hatta ülkemizde o kadar kızıştırma hareketlerine karşın, devletimizin resmi makamlarının ifadelerine göre ülkemizde nafakasını çıkaran Ermenistan vatandaşı yüz bin kişiye yakınmış. Bu ülkenin bereketli toprakları Mevlana Celalettin Rumi diye biliriz gerçi ama bu sözün Hazreti Mevlana’ya ait olmadığını bu sözlerin sahibinin Orta Asyalı ünlü sufi Ebu Said Ebu’l Hayr olduğunu iddia edenler de var;  “Gel... Gel, ne olursan ol, gel! İster kâfir, ister mecusi, ister putperest ol, gel! Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!..” (1) Bu sözün gereğini toplum olarak yerine içtenlikle yerine getiren başka bir millet şu anda yeryüzünde yok!

Amerika Irak’ta uyguladığı numaranın birini Türkiye’ye karşı oynamaya, işi Avrupa’ya yıkıp Rusya’yı bölgeden uzaklaştırmak ve saflarını sıklaştırmak için güvenli bölge önerisi yapmış. Adil olan nedir ve siz neyin peşindesiniz demekten başka çıkar yol yok. Adil olan, Suriye’de yaşayan herkesin daha önce yaşadığı yere dönebilmesinin sağlanması, herkesin bağına, bostanına ve akrabalarına şehrine kavuşabilme hakkına sahip olmasından başka adil bir çözüm olamaz. Söz konusu çizilen haritalar bölge insanının onayı alınmadan asgari müştereklerde insanlar arasında anlaşma sağlanmadan yapılacak hiçbir çözüm, çözüm olarak kabul edilemez, insani olamaz. Güvenli bölgeye yapılacak yığınakta muhtemel Polonyalılar başta olmak üzere yeni Nato’ya katılan ülkelerin askerleri de bölgeye gireceğinden herhangi olumsuz bir patlama anında Türkiye’nin sınırına bir şekilde Nato, diğer şekilde ise Haçlı Birliği monte etme çabasından başka bir şey değildir.

Amerika’ya yapılacak en akıllıca tekliflerden biri; “bölge ülkeleri olarak aramızda para toplayıp verelim, istersen bunu da yıllara göre takside bağlayalım ve mümkünde sen bundan sonra buraya bir daha gelme” demek olabilir. “Irak’a girdin bir milyon sivil hayatını kaybetti. Suriye’de beş yüz bini aştı. Bu savaş bitene kadar yitip gidecek canlar kaç olacak belli değil. Mümkünse buralara bir daha sen gelme biz senin yıllık nafakanı gönderelim ki, yağlı bedenleriniz daha da yağlansın ve o kadar şiş ki yerinden kalkamayacak kadar yerinde ye, yerinde iç, yerinde…”

"Güvenli bölge kurulsun ancak mümkünse bu bölge Amerika sınırından itibaren Amerika ile 30 kilometre olsun. Allah  Amerika'nın şerrinden tüm dünyayı korusun."

 

(1)https://bisorubicevap.com/yasam/ne-olursan-ol-yine-gel-sozu-kime-aittir

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..