- Kategori
- İlişkiler
An
Foto: Hayat Can
An; senin gülüşündür
Uçarak gelir konar yanağımdaki gamzelerimin bir ucuna
Ve her gün ışımasında sancıyla uyanır gülüşlerim
yoksun...
Sensiz günler yetim, sensiz an'lar öksüz,
sanki karneli kıtlık zamanı
Oysa; harmanımdın, buğday bereketimdin
Zemheri gecelerin ayazını, sevişlerinin koru ısıtır
Ayaza kesmiş ellerim nefesinin sıcağında can bulur.
Adaçayı kıvamında buruk tadım,
sorgusuz sualsiz arsız günahlarımsın.
Ey yar...
''kaç kadının kokusu sinmiş avuçlarına'' desem.
Yedi kat arştan gelmiş soru gibi,
sükut kalır, havada uçuşur sözlerim.,
Geçmişin efsunlu, geleceğin muamma
Bu da onlardan biri...
Beni kelimelere dök desem kaç satırlıktır hatırım.
soluğun olsam, kaç saniyeliktir nefessiz kalışların.
Ben mi?
Bana bakma sen...
Ölümsüz görünen bir fani olsam da,
destanlar yazacak kadar uzun solukludur nefeslerim.
Ey yar...
Gözlerin yok mu ah o gözlerin!
Usumun budaklarına takılı kalmış an'lık o bakışlar
Buhranlı anlarımın manidar kurtarıcıları...
Sen okuyamadığım, sayfalar dolusu kitabım
ilmek ilmek ördüğüm çilemsin.
Köpük beyazı hayallerim,
yüreğim pamuk tarlası
Aylardan haziran, yüzüm kış ayazı...
Sarardı şimdi hayaller,
hazana takılı kaldı eğreti bir dal ucunda.
Ha düştü ha düşecek tedirginliğinde...
Masumiyet papatya beyazında kaldı,
Birde salep beyazında tenhalığım...
Ve ruhumun özgür kuşları,
çıkışı olmayan dar sokaklarımda,
toz mavilere karıştı,
hercai gecenin siyahında...
An; kayboluşundur...