Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '10

 
Kategori
Siyaset
 

Anayasa “ayarlanabilecek” midir?..

Anayasa “ayarlanabilecek” midir?..
 

Gündeme Hükümet tarafından taşınan “Anayasa Değişikliği” hamlesine lütfen özel bir dikkatle eğilin… Ve getirilmeye çalışılan yeni maddelerden ziyade “götürülmek istenen” ilke ve esasları merceğinizin altına alın… Çünkü yapılmak istenen değişikliğin esasında, getirilmek istenen demokrasi, hukuk devleti ve benzeri konulardaki iyileştirmeler değil, tam aksine, bu ilkeleri ortadan kaldırmak için düşünülmüş kötüleştirmeler yer almaktadır… Benimsenen niyetin merkezinde, siyasi parti biçiminde örgütlenmiş “laiklik karşıtı eylemlerin odağı durumundaki” organize bir güç vardır… Bu güç, Anayasa Mahkemesi kararını, hemen hemen her eylemi ile doğrulamakta ve haklı çıkartmaktadır. Hedef, Cumhuriyetimizin temel esaslarından birini oluşturan laikliktir… Hedef, bu amaca doğru yürünürken ayaklara takılan adli mekanizmayı hizaya getirmek, yerleşik deyimi ile, “ayarlamak”tır… Hedef, Cumhuriyeti ve hukuk devleti ilkesini koruyan ve teminat altına alan hukuk kurallarını ortadan kaldırmak, “<ı>amaca dönük yürüyüşe” engel teşkil eden direnç noktalarını çökertmektir…

Dikkat ediniz… Hedeflenen amaca doğru sürdürülen yürüyüşe engel oluşturduğu düşünülen bu direnç noktalarının başında Türk Silahlı Kuvvetleri’dir; Anayasa Mahkemesi’dir, Yargıtay’dır, Danıştay’dır, “bağımsız yargı” idealinin garantisini oluşturmaya çalışan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’dur… Evet dikkatli olunmalıdır… Kavgalı olunan tüm bu kurum ve merciler, “karşı devrim” yürüyüşüne karşı mücadele veren Anayasal kurumlardır… İşte Anayasa ile girişilmiş bulunan kavganın da esası bu noktada gizlidir… Anayasa değiştirilecek ve Cumhuriyetin ilkelerini teminat altına alan kurumlar Anayasa metninden “ihraç” edilecektir… Amaç budur… Hedef budur!.. Yargı reformu adı verilen “hamle”, yargıyı tümü ile siyasetin emrine verilmesini ve hâkimlerin, hükümetin emir kulları haline getirilmesini sağlayacak olan geri-yönlü düzenlemelerdir. Bağımsızlık değil, tam aksine bağımlılık… Cumhuriyetin ilkelerini korumak değil; tam aksine, bu ilkelerin karşıtında yer alan eylemlerin odağı olmak… Bağımsız yargı ve basın değil; tam aksine, yandaş yargı ve yandaş medya… İşte kavga bunun içindir… Sürdürülen kavgada kullanılan belli başlı araçlar ise, medya üzerinden yürütülen tezgâh ve tertipler ile telefon dinlemeleri ve “gizli” tanıklar aracılığı ile oluşturulan kaostur… Her türlü kirli işlere karışmış, ömür boyu hapis cezalarına çarptırılmış PKK itirafçılarının [çıkara dayalı ifadeleri dayanak yapılarak] Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teröre karşı hayatı pahasına savaş vermiş subayları ömür boyu hapis talebi ile yargılanmaktadır… Bütün bunlar vahim gelişmelerdir. Cumhuriyetimiz adına ürkütücü tırmanışlardır… Ülkenin geleceği, ciddi bir çıkmaz içine itilmiş durumdadır. Türkiye, dibi görünmeyen, ucu açık, zifiri karalık bir tünelin içine sokulmak üzeredir. Ve silahlı mücadele ortamlarında bileği bükülemeyen Türk ordusu, bu kez de “psikolojik” bir düzlemde savaş vermek durumunda bırakılmıştır. Bu gerçeği [sadece] biz, siz, onlar değil; bizzat Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en üst kademesinde yer alan komutanı açıklıkla ifade edebilmektedir… Bu gerçek, Anayasa Mahkemesi’nde karar oluşturmakta, ülkenin en üst yargı kurumları olan Yargıtay ve Danıştay tarafından açıklıkla ifade edilebilmektedir. Türkiye halkı bu gerçeği artık görmelidir. Başına geçirilmek istenen çuvalı yırtıp, atmalıdır. Ve bu millet, sandık başında ülkesinin başına ördüğü çorabı kendi eli ile sökebilmeli… Ve bilinci, emeği ve eylemi ile Cumhuriyet’in temellerine, Atatürk ilkelerine ve bu ülkenin tüm değerlerine sahip çıkmayı öğrenmeli, bilmeli ve derhal uygulamalıdır… http://www.soruyusormak.cok/m http://www.dnm-ler.com/
 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..