Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Anılar yumağında bir Ermeni

Anılar yumağında bir Ermeni
 

Yurt dışında görevlendirilişimin ilk yılıydı. Üç okulda birden görev yapmaktaydım. Görevledirildiğim okullardan biri de ilkokuldu. (Grundschule)

O gün, bu okulda dersim vardı. Derslerim öğleden önce, normal Alman ders programları içinde yürütülüyordu. Okulda, bir Türk Dili ve Kültürü Dersleri sınıfı oluşturmuştuk. Programa göre; iki, üç ve dördüncü sınıf Türk öğrencileri, velilerinin yazılı isteklerine göre haftada en az üç ders saatı olmak üzere derslerimize katılıyorlardı.

Öğrenci velileri; biraz da Alman öğretmenlerin etkisinde kalarak, çocuklarının Alman sınıflarındaki başarıları düşer diye çocuklarını, Türk Dili ve Kültürü Derslerine göndermek istemiyorlardı. Biz de bu durumun önüne geçmek için; sık sık veli toplantıları yapıyorduk.

Derse girmek üzereydim ki: Bir Alman meslektaşım, yanında bir kız öğrenciyle bana doğru geliyordu. Öğrenci her haliyle, kaşıyla, gözüyle, tipiyle, çekingen, ürkek tavırlarıyla, Anadolumuzun güzel çocuklarından birine benziyordu. Saçları iyi taranmış, uzun saçları örülerek belik yapılmıştı. Tertemiz pırıl pırıl bir öğrenciydi. Gözlerinin içi gülüyor, yanakları al al oluyordu.

-"Bu öğrencim de derslerinize katılmak istiyor" dedi. Alman meslektaşım.

-Çok sevinirim dedim, karşılık vererek.

Daha adını bile soramadığım, öğrencimle baş başa kalmıştım. Gözlerinde bir hüzün, dokunsan ağlayacakmış gibi bir hali vardı. Ben adını sormaya hazırlanıyordum ki:

-"Ama, ben Ermeni'yim öğretmenim" sözleri dökülüverdi dilinden, güzel Türkçe'siyle..

Gözleri daha masum bir hal aldı. Yanakları al al oldu. O kömür karası gözleri doldu dolacak.

-Ne fark eder kızım, Alman, Türk, Ermeni, İngiliz, hepimiz önce insanız. Derslerimize katılma isteğini sevinçle mutlulukla kabul ediyorum. Bizi o güzel Türkçe'nden mahrum etmezsin. Daha adını bile sormadım kızım.

-"Melisa, öğretmenim" Dedi. Yanaklarında güller açarak. Rahatlamıştı. Konuşmaya devam etti. "Biz aslen İstanbullu'yuz öğretmenim. İstanbul'da halam var. Türkçe derslerine katılıp, halama Türkçe mektuplar yazacağım."

-Çok güzel mektuplar yazacağından eminim kızım. Ben senin ders programını ve kitaplarını hazırlarım. Sınıfımızı biliyor musun Melisa ?

Melisa, koşarak çoktan sınıfa girmişti bile.

Melisa, sınıfın en başarılı ve devamlı öğrencisi olmuştu. En iyi arkadaşları, Türk öğrencileriydi. Teneffüslerde nöbetçi olduğum zamanlar görüyordum, Melisa çok mutlu görünüyordu.

Yıl sonu gelmişti. Melisa en iyi notları alarak dördüncü sınıfa geçmişti.

Altı haftalık yaz tatili çabuk bitti bizim için. Biz uzun yaz tatillerine alışmıştık. Tekrar okullarımıza dönmüştük. Aramıza yeni katılan Türk öğrencileri vardı.

Melisa, ortalıkta gözükmüyor, derslerimize katılmıyordu. Çok merak ediyordum. Aynı sınıftan gelen bir öğrenciye sorduğumda; öğrenci: Melisa'nın artık Türk sınıfına gelmek istemediğini, kendileriyle de, eskisi gibi oynamak istemediğini söyledi.

Çok üzülmüştüm. Merak ediyordum. Melisa ile konuşmak istiyordum.

Okul, bahçe nöbeti sırası bendeydi. Gözlerim hep Melisa'yı arıyordu. Türk öğrencileri kendi aralarında oynuyorlar, ara sıra etrafımda kümeleşiyorlar, daha sonra dağılıyorlardı.

Melisa'yı, okulun bahçesinin bir kenarında gördüm. Sevindim ve heyecanlandım. Hemen yanına gittim. Yapayalnızdı, mutsuz görünüyordu. İçim burkuldu bir hoş oldum. Beni görünce başını eğdi. Ağlamaklı bir hali vardı. Benim, yanına gelmiş olmamdan mutlu olmamıştı.

-Melisa kızım nasılsın, derslerimize neden gel miyorsun?

-"Amcam, öğretmenim" dedi, gözlerini benden kaçırarak...

-Ne oldu kızım amcana ?

-Amcam, benim Türk sınıfına gitmemi istemiyor. Türkler bizim düşmanımızmış. Anneme babama da kızdı. Derslere katılırsam, beni kesecekmiş. Tam bu sırada, zilin çalmasıyla gözden kaybolup gitti Melisa.

Dona kalmıştım. Bir müddet kendime gelemedim. Bir daha da Melisa'yı göremedim. O'na dostluğu, barışı, kardeşliği anlatamadım. Yıllar geçti hala içimde bir sızı duyarım.

(Daha önceleri kaleme aldığım ve Milliyet Blog'da bir öykü olarak yayımladığım yazımı, gündem gereği  güncelledim. İçimde bir sızı yaratan , beni üzen, anımın kahramını küçük bir Ermeni kız çocuğu.  Ne yazık ki yaralar debreştiriliyor, düşmanlıklar katmerlendiriliyor, Fransa örneğinde olduğu gibi bazıları bunlardan siyasi rant sağlıyor... Çocukların, çocuklarımızın beynine işleniyor. Yaşadığımız acılarda hepimizin bir sorumluluğu var. Haydi barışalım, kucaklaşalım, geçmişi acıları gömelim. Bu bir hesaba, hesaplaşmaya dönüşmesin...)

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..