Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '08

 
Kategori
Öykü
 

Anlamaya çalışıyorum

Anlamaya çalışıyorum
 

Kadının hayallerindeki deniz kıyısı


Kadın belki bu ülkede belki de başka bir ülkede yaşıyor.

Deniz kıyısında kumların üzerinde oturuyordu ona rastladığımda.

Gözleri denizin dalgalarına dalmış kendi kendine konuşur gibiydi.

Yanına iliştim usulca sordum: “Nedir anlayamadığın?”

Sesini hiç yükseltmeden yavaşça konuşmaya başladı.

“Ama bir türlü anlayamıyorum.

Olayı size daha önce anlatmıştım.

Hayallerimin başka ellerde yok edilmek istenmesidir anlayamadığım.

Bir kez daha tekrarlamayacağım.

Çalışan her birey emekliliğinin hayalini kurar.

Birçok umutları vardır. Hele benim gibi uzun yıllar büyük kentlerde yaşamışsanız emeklilikte sakin bir yaşam istersiniz.

Ben de hep öyle düşledim.

Aslında düşlerimin arasında denize bir tepeden bakan küçük bir yerleşim yerinde küçük bir ev vardı.

Öyle olmadı.

Yirmi beş yıl gibi uzun bir süre devam edecek olan bir yazlıktı payıma düşen.

Büyük bir özveri ile aidatlarını ailece tasarruf ederek ödedik.

Daha dört duvarken kuralarını çektik. Benim payıma deniz görmeyen bir konut düştü.

Olsun, biz buna da razıydık ve çok mutlu olduk.

Bir gün evimize taşındık. Büyük kentin büyük sorunlarını arkamda bırakarak…

İlk yıllar her şey güzeldi. Bahçemizi düzenledik. Çiçekler ağaçlar diktik. Bir şarkıydı bizimkisi yüreğimizden gelen.

Her sabah denize inerken ‘günaydın’ dediğimiz, akşamüzerleri çay içtiğimiz dostlarımız vardı.

Hele öyleleri vardı ki; bir kap yemek yapsak yarı yarıya bölüştüğümüz.

Hasta olsak yalnız bırakmadığımız. Gülsen Teyze ve Mehmet Ali Amca ise en değerli dostlarımızdı.

Sevgiyi, acıyı, bir lokma ekmeğimizi paylaştık birbirimizle.

Ve yıllar geçti…

Hemen arkamızda oturan Gülsen Teyze’nin emekliye ayrılan damadı ile kızı da katıldılar aramıza. Ev zaten onlarındı.

Gülsen Teyze hep; “Ben burada misafirim. Asıl ev sahipleri geldiğinde bu denli sık gelemem” derdi. Öyle de oldu. Artık Gülsen Teyze’yle Mehmet Ali Amca gelmiyorlar. Ben onları çok özlüyorum.

Şimdi Gülsen Teyze’nin “Biz burada bir koloni gibi bir aileyiz. Kardeşiz.” Diyen damadı ile mahkemeliyiz. Ama ben bunu bir türlü anlayamıyorum.

Damat emekli olunca Kooperatif yönetimine seçildi. İlk işi bana “Hakkımda şikâyet var” gerekçesi ile tacizde bulunmak oldu. Ben tüm iyi niyetimle “Ne yapabilirim?” diye sorduğumda; “Ben ne istiyorsam onu yapmak zorundasın.” Dedi. Çünkü o emekli bir subaydı. Hep otoriteyi temsil etmişti. Emekli olunca bu davranışı bırakması gerekmezdi. O öyle düşünüyordu. Ama yaşam onun düşündüğü gibi değildi.

Önce beni yönetim binasına çağırdı, sözleriyle küçük düşürmek istedi.

Sonra ayağım alçılı iken altı kişi ile birlikte geldi. Elindeki tebeşirle çizerek evimin otopark tarafında bulunan duvarını birkaç yerden yıktı. Bir de mesleğimi aşağılayarak benimle dalga geçti. Eşime döndü; “Senin karın yüksek matematik profesörü sen de yüksek makine mühendisisin sizin kadar aklımız yok bizim.”

Bir ay sonra da evimin önündeki bahçeye açık bir kanal kazdırıp yanına beton bloklar döşedi.

Ben de bir vatandaş olarak savcılığa ve kaymakamlığa şikâyet dilekçeleri vererek yasaların bana verdiği hakları aradım.

Meğer hak aramak büyük bir suçmuş.

Bunu yaşayarak öğrendim.

O da beni mahkemeye verdi. Neden diye soracak olursanız: “Savcılığa şikâyet ederek üst rütbeden emekli subayın ast subay karşısında ifade vermesine neden olduğum için.”

Geçtiğimiz günlerde davamız vardı.

Tanıklarının verdiği ifadeler ise beni şoka soktu. Meğer ben ona küfür etmişim. Fiili saldırıda bulunmuşum. Ne demek olduğunu bilmiyorum ama “sinkaflı küfür” etmişim. Çok şaşırdım.

Ben yıllarca öğretmenlik yaptım. Değil kötü söz söylemek sesimi bile yükseltmedim sınıflarımda, öğrencilerimle ve öğretmen arkadaşlarımla sohbet ederken.

Çok şaşırdım.

İnsan gerçekten yaşadıkça birçok şey öğreniyor.

Bu da bir deneyim diyorsunuz.

Acaba diyorum dost edinmesini mi bilmiyorum.

Şimdi siz beni tanıyorsunuz. Ben küfür edebilir miyim? İşte bu da beni yaraladı.”

Sonra yanımdan usulca kalktı. Deniz kıyısında yürüyerek uzaklaştı sanki buhar olup yok oldu birdenbire.

Ben de kalktım sütunlarına begonvillerin sarıldığı yoldan eve doğru yürümeye başladım. Kimdi o yanımda konuşan kadın?

Yoksa ben miydim benle konuşan?

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..