Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '11

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Annelere nacizane tavsiyeler....

Annelere nacizane tavsiyeler....
 

Aile


Çocuklarımız bizim her şeyimiz.. Ne yaparsak onlar iyi olsun diye yapmıyor muyuz? Tamamen iyi niyetli olarak aslında ne büyük hatalar yaptığımızı bilmiyoruz. Kendinizi düşünün... Ahh anne... ahh baba diye başlayan cümlelerimiz yok mu?..

En büyük korkularımız ailemizi hayal kırıklığına uğratma ihtimallerinden oluşuyor. Anne baba onaylarının hayatımızda aslında ne kadar büyük yeri var... Aile insana inanılmaz bir güven duygusu verirken... bir yandan da karar alma mekanizmamızı zayıflatıyor.

Herkesin niyeti ortak... iyi bir birey yetiştirmek... Bunu yaparken de elimizde ne varsa kullanıyoruz.. Ve çocuğu eleştirmekten kendimizi alamıyoruz.. Eleştirerek aslında hem çocuğu pasifleştiriyor hem de kendi gerçeğini bulmasını engellemiş oluyoruz.

Hayatın bizi tez canlı yaptığı doğru... bir an önce olsun istiyoruz.. Ne var canım!.. günü gününe çalışsa derslerini, tüm sınavlarından 100 alır... biz bunu çok iyi biliyoruz ama… çocuk sadece ailenin öğüdü olarak veya yaptırımı olarak görüyor.. Bu tarz kararlara kendi varsın istemez miyiz?

Bir de bunu deneyelim..

Okulda, işte, dışarıda çocuğunuz kötü bir gün geçirmiş olabilir. Neyin var diye zorlamayınız. Anlattığı zaman öğüt vermeyiniz., eleştirmeyiniz. Mesela şöyle bir diyalog olduğu zaman;

Neyin var oğlum/kızım?

Hiç...

Anlatmak istersen dinlerim..

Peki...

(Uzunca bir sessizlik olacaktır. Öyle oturun yanında... hiç birşey sormayın... söylemeyin... İlk seferinde yanınızdan kalksa bile ikinci seferinde bu sessizlik sonunda, kendiliğinden dökülmeye başlayacaktır… ve şöyle devam edecektir..)

Matematik sınavım kötü geçti..

(Neden ve niye diye sormayın... sadece empati kurmayı deneyin )

Yaa… üzüldüm..

(Şöyle devam edecektir..)

O kadar çalışmıştım..

Onaylayarak başınızı sallayın..

- doğru…

Bu tarz bir konuşmanın sonunda çocuk öğretmenden, matematiğin ne kadar zor olduğundan belki öğretim sisteminden şikayet ettikten sonra.. kendiliğinden eksiğinin ve açığının ne olduğunu söyleyecektir. Konuşma şöyle gelişebilir..

Benim matematiği bilmeme ne gerek var ki... hayatta bana ne kazandıracak ki... hem ben tarih dersinde daha iyiyim... ilerde de öyle bir konuda çalışacağım... zaten öğretmenimiz kötü... arkadaşlarım da öyle diyor.. vs. vs.

Sadece onu dikkatle dinleyin... ve öyle görünün.. (dikkatle derken gözleriniz kocaman açılmış... heh şimdi annem beni azarlayacak dedirtmeden..:)

Şikayetleri bittikten sonra... yani kendine söylediği yalanları tükenince… tekrar uzunca bir sessizlik olacaktır... ve..

Konuşmanın sonu şuna bağlanacaktır.

Galiba dersi daha iyi dinleyip not tutmam gerekiyor...

Bu tarz bir konuşmada ki amaç zaten sorununun cevabını bilen çocuğunuza çözümünü kendinin söylemesini sağlamaktır. Sabırla (ki annelerin uzmanlık alanı sabır) yorum yapmadan ve kendi öğrencilik hayatınızdan örnekler vermeden dinleyiniz.. Ve onunla aynı hisselere sahip olduğunuzu ona hissettiriniz.. Soracağınız en zorlu soru... ne yapsaydın daha iyi not alırdın? Bilmiyorum derse... biliyorsan ne olurdu? Olmalıdır... Sizin zaten bildiğiniz sorunun çözümünü kendi söyleyecektir. Kendi çözümünü bulan çocuk hem kendini daha güçlü hissedecek hem de verdiği kararı uygulayacaktır.

Bir uyarı;

Sonu –ma ile biten, özellikle –ma’yı vurgulayan cümleler kurmayın... yapMA, etME gibi… Çocuğa yapmasına yönelik telkin vermiş olursunuz..

Empati kurarak çocuğunuzu dinlemeye çalışın. Kimse kendini yargılayan veya eleştiren bir kimseyle zaman geçirmek istemez.. Çocuğun evi otel gibi kullanmamasını, ancak o evde yargılanmadığı ve eleştirilmediği zaman, kendi kararlarını kendi verebileceğini hissettiği zaman sağlayabilirsiniz.

Herkesin kendi çözümü , kendi yolu ve kendi gerçeği olduğunu unutmayınız..

 

Sevgiyle kalın..

 
Toplam blog
: 33
: 735
Kayıt tarihi
: 06.06.07
 
 

Seyahat etmek, gezmek, fotoğraf çekmek, okumak ve yazmak en sevdiklerim..O yüzden bu blogu kurdum..