Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '17

 
Kategori
Öykü
 

Annem Beni Öptü...

Güneşli güzel bir günün en kötü yanı evde oturmaktır, hele ki yaşadığınız şehir uzun zaman sonra ikliminde bu denli bir yumuşama yaşamışsa bu daha da kötü bir durumdur.

İşte böyle bir şehirde, böyle bir günde evde yalnız başına oturuyordu Nejat. Yorgun, bitkin bir şekilde oturuyordu, elleri avuçlarının arasındaydı ah ah diye inliyor sıkıyönetim dönemlerinde işkence görmüş bir delikanlı gibi aldırış etmiyordu işkence gördüğü yerlerine sanki sıkıyönetim döneminde içeri tıkılıp feci bir işkence gördükten sonra herşeye rağmen duvarın dibinde oturmuş sigarasını yudumlayan bir mahkumu andırıyordu onun bu tavrı. Nejat bedeninin çektiği büyük acıya rağmen duvarın dibinde oturup ateş kullanmadan sigara içiyordu sanki birazdan ölecekmiş gibi çok içten yudumluyordu sigarasını elinde ise hiç vazgeçemediği birası vardı herşeye inat ölüme göz kırparcasına içiyordu iki kardeşi. Evinin duvarlarını sürekli unutkanlık yaşadığı için geçmişinin de çok önemli yer edinen bağzı şeylerin posterleri, not kağıtları vb. farklı şeylerle doldurmuştu ve bunun çok acı birşey olduğunu anımsayıp bedenindeki virüslerden çok acıttığını söyleniyordu sürekli ama kim olduklarını hatırlamıyordu.

Uzun zamandır hiçbir şeyi hatırlamıyordu Nejat, hatırlamak istediği şeyler vardı ve bugün hatırlayacaktı, hatırlamak istiyordu, o günün bugün olduğunu biliyordu, ondan ötürü evden çıkmadı bugün. Artık pek bir vaktinin olmadığını biliyor ona göre hatırlamaya çalışıyordu. Duman altı olan bu evin heryerinde kağıt parçaları, bira şişeleri, sigara paketleri, cigara yaprakları, not kağıtları, fotoğraflar, kaç anı defteri ve birçok şey vardı. Çok dağınık bir evdi tıpki Nejat'ın kafasında ki imar bekleyen projeler gibi ama bugün son kez denemek istiyordu hatırlarsa gözü açık gitmeyecekti ve çok şey yazmıştı önce onları okudu geçmişinin nasıl olması gerektiğini yazmıştı o yazdıklarında, sonra açıp herşeye bakıp hatırlamaya çalıştı. Birşeyler hatırladı sanki annesini öptüğünü hatırladı önce, bu yazdıklarında vardı çünkü annesine büyük bir özlem duyan Nejat bunu hatırlamıştı ve mutlu olmuştu yıllar sonra, belki de mutlu olması kapıyı aralayacaktı herşeyi bir bir hatırlayacaktı.

Evet tam da öyle oldu annesini öpen Nejat hatırladı 4 yıl öncesini, evet evet hatırladı onu bugüne getiren o günü hemen sigarasını yaktı sigara onun bu hayattaki en büyük dostuydu onunla paylaştı yıllarca beklediği bu anı. Açtı yazdıklarını tek tek okumaya başladı daha da hatırladı birşeyleri ve o güne geldi ' her zaman dönüp dolaşıp o güne geleceğimi biliyorum ' diye yazmıştı öyle de oldu o güne geldi, herşeyi yeniden yaşayacaktı.

4 yıl evvel güzel bir üniversitenin güzel bir bölümünde öğrenim görüyordu yıllarca hayatında hiçbir şeyi umursamayan Nejat, hayata bakış açısıyla çok dikkat çekilen bir tipti ama sonrası pek de öyle olmamıştı ama en azından o güne kadar öyleydi. Yaşadığı birçok olumsuzluğa rağmen hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu, eğlenmeyi aşırı seviyordu, alkole ve sigaraya aşırı düşkündü, çok çapkındı, gezmeye bayılır, kitap okumak için vakit ayırmıyordu okuyordu çünkü. Aşırı umursamaz olması onun sonunu getirdi desek yeridir çünkü o bunu biliyordu ve bugün bunun farkına varmıştı. Devam etti hatırlamaya mükemmel bir hayatı olan Nejat gribe yakalanmıştı ilk kez grip olmamıştı ama bu grip öteki gripler gibi değildi birden herşeyi yolunda giden Nejat'ı Haziran'ın sonunda bir felakete sürükleyecekti hemen burda açtı çok sevdiği bir şairin ' Hatırlat da haziranın sonlarında çocukluğumu yakalım ' şiirini okudu gözleri doldu, ağladı. Geçmişinin şaraplarını dolaptan çıkardı hatırladıklarıyla.

O güne gitti tekrar Nejat, hayatının en kötü günü değildi ama kendi elleriyle en kötü günü yaptı, Haziran'ın sonlarında hayatını yaktı. Günlerce hiç olmadığı kadar yorgundu o hiperaktif hayatında ilk kez yorgun düşmüştü, kas ve eklemleri ağrıyordu, garip bir hal almıştı ve bu kaç günün sonunda kan kustu ilk kez bu durumu yaşadığı için endişelendi çocukluğunun geçtiği hastanelere bu kez hasta olduğu için gitti. Annesi hemşire olduğu için hastane de büyüdü zaten hep ilaç kokardı bugün yaşadığı duygusallığının temelini de burdan almıştı. Hastaneye gitti, doktora başvurdu tahliller falan alındı sonra doktor Nejat'ı odasına çağırıp görüşmek istedi, doktor Nejat'ın  gözlerinin içine bakınca kötü birşey olduğunu anladı Nejat, çünkü ne zaman biri onun gözlerinin içine bakarsa kötü birşey diyecek diye kaygılanırdı aslında haklıydı da çünkü yoksul bir mahallenin küçük bakkalı olan babası öldüğünde annesi gözlerinin içine bakıp söylemişti babasının öldüğünü, bundan dolayı çok korkardı ve öyle de oldu korktu. Doktor hasta olduğunu söyledi virüs kaptığını söyledi ve birtakım sorular sormaya başladı, Nejat şok geçirdi çünkü o hep toz pembe bakardı kötü birşey onu bulmayacak diye düşünürdü ama ne çare ki bulmuştu onu hemde en kötüsü. Kabullenmedi itiraz etti doktora ama doktor büyük bir üzüntüyle kabullenmesi gerektiğini söyledi ve hemen tedavi olması gerektiğini söyledi, bunu kabullenmen gerek Nejat herkesi bulabilir bu virüs seni de bulmuş önemli olan seni bulması değil seni kurtarmak dedi ve sigara, alkol, cinsel ilişki, kirli ortamlardan mutlaka uzak durmasını söyledi aksi takdirde bu onun sonu olacağını söyledi doktor. Nejat babasından sonra ilk kez ağladı, yıllarca gülen, güçlü olan Nejat bir kediye bürünmüştü. Mutlaka tedavi olması gerekiyordu HIV virüsünden kurtulması için aksi takdirde karaciğer yetmezliği, siroz hatta daha da kötüsünü yaşayacaktı. Hastaneden çıkıp eve gitti Nejat, açtı rakısını yaktı sigarasını ve olmazsa olmazı Neşet Ertaşı, bu aklına geldiğinde evde bulunan plaktan bir Neşet Ertaş müziği açtı sigarasını her zamanki gibi yine yudumluyordu. Ne yapacaktı bilmiyordu çok çaresizdi, çok korkmuştu. İzlediği filmlerin, okuduğu kitapların karakterlerinin etkisinde kalıp korkmuştu, çok üzgün bir şekilde günlerce dışarı çıkmadı ilaçları da kullanmaya başladı. İlaçlar epey ağırdı, psikolojik bir bunalım yaşamaya başladı ve günler sonra hiçbir şeyi takmama kararı alıp eski hayatına dönme kararı aldı. Çünkü kendisini taşıyamayan bir adamdı, bir virüsü taşımayı asla kabul edemiyordu. Eski hayatına döndü, tedaviyi reddetti, alkol ve sigarayı aşırı tüketip, sağlığına dikkat etmemeye başladı. Nejat güçlü bir adamdı ama bazen insanın kaldıramayacağı gerçeklerin olduğunu düşünüyordu, o da kaldıramayacağını bildiği için kabullenmedi lanet olası virüsü. Günler aylar geçiyordu Nejat ölüme göz kırparcasına çılgınca içiyordu artık başka maddelerde kullanıyordu çünkü herşeyi reddetmişti ve hastalığını herkesten saklıyordu gayet iyi de başarıyordu. Kimsenin bilmesini istemiyordu, kimsenin ona o gözle bakmasını istemiyordu, kabullenemezdi. Öyle de yapıp hep sakladı hastalığını görünmeyen virüs gayet iyi saklanmıştı. Birgün bir barda birasını karanlıklar içinde yudumlarken birisi gözüne çarptı,  çok çapkın olan Nejat hastalığından sonra sürekli çapkınlık yapıyordu ama sonrasında aylarca çapkınlık yapmamıştı. O gün barda gördüğü kadına epey baktı neyse diyip içmeye devam etti sonra kadın ona baktı Nejat'ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Nejat kadına sigara uzattıktan sonra kadında olumlu bir tepkide bulundu, sonra tanıştılar.

Aslında Nejat kadınlardan kaçıyordu bir süredir, beraber kaldığı kadınlarla belli bir ilişki yaşadıktan sonra kaçırıyordu kendisini onlardan, hatta hayatı boyunca kimseye sarılıp uyumamıştı o zamana kadar. Işıl, Nejat'a göre çok daha monoton yaşayan bir kadındı, Nejat'la bir süre beraber takıldıktan sonra birbirlerine aşık olduklarının farkına vardılar ama ikisinin de birbirinden habersiz büyük korkuları vardı. Nejat hastalığından ötürü çok korkuyordu ama aşık olmuştu bir kez. Işıl ise Nejat'ın yaşantısından korkuyordu çünkü Nejat çılgınlar gibi yaşıyordu onun aksine ama birşeyin farkında değillerdi aralarında ki büyük farklara rağmen aşk, sevgi onları bir araya getiriyordu, bu sevginin gücünün bir kanıtıydı. Başta herşey güzeldi Nejat'ın yaptıkları, Işılın yaptıkları karşılıklı olarak birbirlerini memnun ediyordu. Sonra devam ettiler, güzel günlerin sonunda kavgalar, hakaretler başladı aslında Nejat, Işılın onun hastalığından şüphelendiğini fark etmişti ve kendisinden soğutmak için birtakım saçmalıklar yapıyordu, Nejat ilk kez bir kadına sarılıp uyuyordu sabahlara kadar ağrılarından ötürü uyuyamıyordu, dudaklarını sıka sıka parçalamıştı, kaslarını da kontrol edemiyordu, Işıl da şüphelenmişti ama Nejat onu da kandırmayı başarmıştı. Nejat ışıldan sonra ilk kez kaygılanmıştı birşeyleri düzeltmek istiyordu Işıl için iyileşmek istiyordu çünkü Işıl Nejat'ın hayatına çeki düzen vermesini çok istiyordu ve bunun için çabalıyordu, Nejat ise kendisinden soğutmaya çalıştığı için de pişman olmuştu ama herşey için çok geçti çünkü ışıl kararını vermişti, gidecekti Nejat'tan. Öyle oldu Işıl gitti, Nejat ise iyileşmek için çabalamaktan vazgeçmişti. Güzel bir filmde geçiyordu ' sevmek de yetmiyormuş bazen, çok önceden rastlaşacaktık ' repliğini söylendi durdu günlerce Nejat. Işıl gitti ve Nejat bir daha hiç toparlanamadı, içti durdu kendini tamamen virüslerin duvarına ördü. Günler geçtikçe Nejat daha da kötü oldu Işıl hayatındayken bir nebze de olsa düzelmişti herşey ama sonra gitti herşey daha da berbat bir hal aldı. O yıl Nejat okulu bırakıp uzaklara gitmeye karar verdi, hani hepimizin hep isteyipte başaramadığı uzaklar varya işte tam da oralara. Ve gitti, ülkesinin en büyük şehrine yerleşip çevirmenlik yapmaya başladı, akşama kadar kazandığı parayı içip tüketiyordu eski Nejat yoktu kilo vermişti, saçları dökülmüştü, vücudunu yaralar sarmıştı ve herşey için çok geç kaldığının farkındaydı ama onun için en kötüsü yaşamaya olan umudu ve umursamazlığı tükenmişti işte onu bu bitirmişti. Sonra akli dengesini kaybetmişti kısmen ve büyük bir bunalım yaşıyordu, tükenmişti ve günlerce kan kusmasından sonra kapatmıştı kendisini dört duvar arasına. Kimse Nejat'a ulaşamıyordu, ne Nejat'tan başka kimsesi olmayan annesi nede düşlerinde ki büyük Işılı.

Nejat herşeyi hatırladıktan sonra pişmanlıkları için ağladı ağladı, yaktı sigarasını son kez birasını yudumlayıp artık vaktinin geldiğini düşündü. Çünkü artık ağrılara dayanamıyordu daha da fazlası vardı şimdi aylarca yıllarca hatırlamak istediği şeyleri hatırlamıştı en çok da annesine sarılıp ağlamak onu koklamak istiyordu bunun içinde geç kalmıştı. Ve geceyi bekledi çünkü hayatta en büyük tecrübeleri geceleri öğrenmişti Nejat. Yıllar evvel Işılın öptüğü avucuna aldığı neşteri annesinin öptüğü bileklerine doğru götürdü babasına da çok kızgındı onu bırakıp gittiği için, neşteri bileğine doğru götürüp kesti bileğini belki de onun için bir kurtuluştu ölüm ve oturduğu duvara bakıp dalıverdi posterlere çalan müzik eşliğinde, elinde son sigarası vardı yıllar evvel beraber sigara içtiği Işıl vermişti ona ve Nejat bugün için saklamıştı bu sigarayı ama sonradan hatırladı kimin verdiğini, sonra ağzında çıkan son sözlerle veda etti hayata.

Ölmek üzere olan birinin son sözlerini kimse bilemez..

 
Toplam blog
: 10
: 92
Kayıt tarihi
: 12.08.17
 
 

Merhaba.. ..