Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

06 Mayıs '08

 
Kategori
Güncel
 

Antalya'da kırk fırın var mı?!!

Antalya'da kırk fırın var mı?!!
 

Antalya


Henüz pek çok şeyini bilmediğim gibi, Antalya’da kaç tane fırın olduğunu da bilmiyorum. Varsa bile bir insanın, bir günde kırk fırın ekmeği yemesi olası değil. Olsa bile, bu gereksinim boyutunda olanların sayısının çok fazla olduğunu bilmekle birlikte, gerçek sayısını da tam olarak bilmiyorum. Her birine kırk fırın ekmek gerektiğine göre, sayıları ne denli çok olursa olsun, yine de Antalya’daki fırınlar yeterli olamayacak, dolayısıyla da çok uzun bir süreç gerektirecektir, her gereksinimi olanın kırk fırın ekmek yemesi.

Çok uzun süre olmasa da Antalya’daki yerleşik yaşamım, kırk fırın gerektirecek yetersizlikleri görmeme kâfi geldi. Gerçek sebeplerini henüz tam olarak bilemesem de az çok tahmin edebiliyorum. Ama kesin emin olmadığım konuda ahkâm kesmek de istemem doğrusu.

Efendim, böylesi büyük bir kentte, böylesi yetersizliklere, böylesi eksiklere doğrusu pek hoşgörülü bakamıyorum.

Günlerce, aylarca yazsam bitiremeyeceğim ve yakıştıramadığım, üstelik her geçen gün bir başkasını gözlemlediğim yetersizlikler; her gün hayal kırıklığı yaşatıp, ziyadesiyle üzüyor beni.

Dedim ya aylar sürer, hepsini dile getirmeye kalkarsam. Bugün sadece iki tanesinden söz etmek istiyorum. Benim olmazsa olmazlarımdan biri, en güzellerinden biri, insanı geliştiren, ufkunu açan, sosyal ilişkilerini de sağlıklı kılan, sağlıklı düşünmeye yardımcı olması yanı sıra. Kitaptan, kitaplardan söz ediyorum. O en iyi dost olan kitaplardan.

Yeterince yok Antalya’da. Öncelikle yeterince kitapçı yok. Var olanlarında da, güncellerin, moda olanların dışında, aradığınız pek çok kitabı bulamıyorsunuz. Süreli yayınlarda da, magazin içerikliler çoğunlukta. Pek çok ciddi, aklı başında yayına rastlamak mümkün değil. Büyük bir şaşkınlıkla yönelttiğim sorulara aldığım yanıt ise, aradığımı bulamamaktan daha çok şaşırtıp üzüyor ve büyük hayal kırıklığı yaratıyor bende. (Efendim getiriyorduk ama hiç alan yok, satamıyoruz, o nedenle getirmiyoruz artık.) veya (İlk kez siz sordunuz, burada kimse okumaz o dergileri.) ya da (İlk kez duyuyorum hangi yayınevinin bunlar?) (Bulamazsınız hiç aramayın, Antalya’da pek kitap dergi okuyan yok, sırf o nedenle ben de kırtasiyeye ağırlık verdim, satılmıyor çünkü!)

Her aldığım yanıtla biraz daha üzülüyorum. Ama yine de alışkanlık kolay kolay terk edilmiyor. Zaman zaman belki ümidiyle dolaşıp kitapçıları sorularımı yineleyip duruyorum. Aldığım yanıtlar ise değişmiyor. Yazık! Hem çok yazık!!! Üzücü ve acı üstelik.

Acaba Antalyalıların dost’a gereksinimi mi yok? Ya da yeterince dostları mı var? Belki de kendilerini her konuda çok yeterli görüyorlar, hiçbir kitabın verebileceğine gereksinimleri yok! Kim bilir, bilemem?!

İnsan yaşamında ve sosyal ilişkilerde önemli, önemi yanı sıra, güzelliği de tartışmasız, ikinci üzücü eksik, çiçek.

Hele ki neredeyse yılın on iki ay’ı açık havada bile bol bol, çeşit çeşit yetişebilen bir şehre bu eksiği hiç yakıştıramıyorum.

Hangi sebeple olursa olsun bir ziyaret, bir davet’e, hele ki yeni yeni tanıdığınız kişilere ki zevklerini, beğenilerini, evinin veya bürosunun dekorunu, gereksinimi olup olmadığını bilmediğiniz ama eli boş da gidemeyeceğinizden, üstelik ilk ziyarete en uygun seçenek çiçek, yok çevrenizde. Örneğin benim oturduğum semtte tek bir çiçekçi yok. Oysaki ben evime de sık sık taze çiçekler almayı çok seviyorum, her gittiğim ziyarete olduğu gibi. Ve gözüm her sokakta en az bir, her cadde üzerinde birkaç çiçekçi arıyor, tüm çıplak balkonlarda renk renk, hevenk hevenk, saksılar dolusu çiçek aramanın yanı sıra.

Henüz bu gerçeğin buluncunda olmadığım, yeni yeni yerleşmekte olduğum ilk günlerdeki düşüncemi acı bir tebessümle anımsıyorum şimdi. O günlerde, çiçeğin böyle bol ve rahat yetiştirilebildiği bir yerde, çok çiçekçi vardır ve ucuzdur da. Ne güzel, her gün çeşit çeşit çiçekler alırım, bahar dolar evime diye mutlanmış, Antalyalı kadınlar ne kadar şanslı, eşleri, sevdikleri, neredeyse her akşam çiçeklerle gelirler muhakkak ki diye düşünmüştüm. Üç yıldır Antalya’dayım, elinde bir buket çiçek olan bir tek erkeğe rastlamadım, doğru dürüst çiçekçiye rastlamadığım gibi. Tevekkeli, sık sık bir yerlerden bulup buluşturup, kız arkadaşına çiçek alan oğlumu erkek arkadaşları, neredeyse tehdit ederek: Alıştırma kardeşim, kötü örnek oluyorsun, bizimkiler de istiyor diye uyarmışlardı!

Dedim ya başta da, tahmin edebiliyorum, galiba biliyorum bile sebepleri, ama dediğim gibi, kesin emin olmadığım hiçbir konuda, fikir beyan etmeyi sevmiyor ve doğru bulmuyorum.

Siz ne dersiniz, niye bu kitap ve çiçek yoksunluğu Antalya’da?!

Ve kaç fırın gerekli Antalya’ya?!

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..