Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kağıt Gemilerin Kaptanı

http://blog.milliyet.com.tr/hayrettinturan

02 Eylül '10

 
Kategori
Şiir
 

Antares... Ruhumdaki karadelik

Antares... Ruhumdaki karadelik
 

Düştüğü bu ıssız adada
bir başına yaşayan adam
tam da istediğin buydu
kaçtığın ilişkilerden sonra
geride kaldı her yalan
ve tüm riyakarlıklar
seni bulamazlar

Günler sonra adanın
en güzel köşesinde
şelalenin düştüğü gölde
berrak, duru ve zümrüt
suda parlayan saçlarını
yıkıyordu çırılçıplak
tarifsiz güzellikte
ve olağan üstü gözleriyle
fettan dişiliği kadının
olanca cömertliğiyle
bakıyordu adama dönük
ıslak memeleri sabırsız
ve olabildiğince dikti

Ürkekleşti adam
bu güzellik karşısında
karanlığın krallığı
girene kadar koynuna
gizlendi saatler boyu ürkerek
kabaran erkekliğine rağmen
ve olacak olan her ne varsa
teslim olmak isteyerek

Kadın örtünmeden uzandı
bir kayanın oyuğuna
ayın ışığı meme uçlarında
sonra iri bir maymun belirdi
ormanın karanlığından
çıkageldi kadının yanına
sonra usulca yerleşti iri bedeni
kadının bacak arasına

Sanki bir maymundan çok öte
post giymiş azmandı
adam iri ve kıllı maymunu
hiç kıskanmadı nedense
uyudu o gece kabaran
erkekliği ellerinde

Ertesi gün yine aynı yerde
aynı şelalenin dibinde kadın
yine çırılçıplak yıkarken
kalçalarını okşayan saçlarını
ve maymunlar memelerini
ve tüylü dişiliğini kadının
dini bir merasimin ritüelinde
yapraklarla ovdular
transa geçmiş büyücüler gibi
ve hünerli ve alışkın ve kıllı elleriyle

Sonra yanında bir başka
iri maymun belirdi adamın
tuttu yavaşça elinden
çıkardı saklandığı yerinden
yanına götürdü kadının
o vakit anladı ki adam
sevişsinler istiyordular
Tanrılar, ay ve yıldızlar
Onlar sevişince evrenin
yazgısı değişecekti
onlar sevişince dünyanın
düzeni düzelecekti

Eliyle dudaklarına
dokundu kadın adamın
elleri uzun birer mızrak
ve parmakları sanki
milyonlarca yıl uzaktan
soğuk ateşi Antares’in
okşadılar orasını
dudaklarını sürdü kadın
adamın göğsündeki yaraya
açıldı bulutlar güneşe
karanlık şehvete büründü
gün müydü öyle mi göründü

Şimdi sorgular ve cevaplar yoktu
sokuldu ölümün gerdanına
tüm duygulardan arınmış
aşılacak ne varsa aşmıştılar
adam boynunu sundu
her gece maymunlarla
ve her gündüz dalgalarla
cömertçe sevişen kadına

Seni bin yıldır bekliyor dedi rüzgar
adını fısıldadı doğacak olanın
seni bin yıldır bekliyor dedi ada
lir çalıyordu Ares
sonra bir kelebek
konar gibi ilk çiçeğe
bir uçurumdan sarmaş dolaş
gönüllü düştüler
ateşi bulan ilk insan
ilk dokunur gibi eşine
batan güneşler gibi kızıl
terlerini emdi toprak
süzüldü yerin merkezine
mutluluktan ağlayarak
dokundular dünyanın
kalbinde yanan ateşe
aynı anda bağırarak

Sonra Tanrılardan birisi
bir bebekleri olmalı dedi
fısıltıyla diğer Tanrıya
ne olur yavaş dedi kadın
bitmesin içimdeki varlığın
bilmediği ama anladığı
bir dilde konuşuyordu adamın
ıh dedi kadın sonra aşkın
hançeri bir kez daha
yürürken karnındaki kınına
kalçalarına kadar kumral
saçlarının üzerine uzanmış
görüyor musun dedi adama
oturmuş bizi izliyorlar
en uzak yıldızlardan,
tarih öncesi insanlar
sanki ölüm ve yaşam
ilk orda barıştılar
aşkın tanıklarıydı onlar

Neden titriyorsun dedi
bitkin sesiyle kadın
aşktan sebep dedi O na
mızrak gibi parmakları
saplandı adamın saçlarına
geçti artık sevgilim
geride kaldı yalanlar
aç artık gözlerini, susma
bana derdini anlat
gözlerimin içine bak
kendini orada bul
adamda öyle yaptı
çırılçıplak bıraktı kendini
yemyeşil bir dağ gölü gibi
kadının iri gözlerine
daldı nefesini tutarak
ve gözlerinin derinliğinde
bir çakıl taşı buldu
kadın dedi ki; bu taş,
çok öncelerde ilk insanın
suda ilk kaydırdığı taştır
aşkı dilemişti benden
verdim ama almamıştır.

Sevgililerin yazgısı,
evren kurulduğu gün yazılır
ne rüya, ne rastlantıdır
ben milyonlarca yıl önce
sana aittim sevgilim
ve sonsuzluk var oldukça
ardın sıra geleceğim
çünkü kalbimizin içinde
yanan ateştir aşk
ve güneşten kopmuştur
aşk için her sevişmede
dünyanın merkezinde
dokunduğumuz kordur
ve yerin kalbi sönmedikçe
ve güneş gökte sönmedikçe
aşkta içimizde durur.

Aşk izafiyeti sonsuzluk
ölümden hemen sonra
hayattan çok öncedir
aşk uzaklarda değil
aşk olduğumuz yerdedir
tüm evreni yutacak
o küçük kara deliktir.

31 Ağustos 2010

Hayrettin Turan

 
Toplam blog
: 98
: 638
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde, 1971 Yılının soğuk bir Şubat Gecesi doğdu. İlk ve orta öğrenimini ..