Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Aptal kutusu

Televizyon aptal kutusu bize sunduğu şahane programlar sayesinde aile ilişkilerimize kadar sızan hepimizi esir eden etkileyen bir ekran .

Hatta bir makalede karanlıkta televizyon izleyen erkeklerin zamanla iktidarsızlaştıklarının saptandığını okumuştum.

Öncelikle evlilik programları çok saçma. Sunucusu 200.000TL alıyormuş. Bir sunucuya 200.000 TL verilir mi? Ne yapıyor? Ekonomiye mi katkı veriyor? İnsan hayatı mı kurtarıyor? Ay da 200.000TL ne demek? Bu paralar bir araştırmaya bir eğitime bir tedaviye verilse iyi olmaz mı? İnsanlar bir araya gelip eş konusunda isteklerini dile getiriyorlar.” Gaşı gözü belli olsun döşü gıllı olsun. Ama halı gibi olmasın. Yüzü pırıl pırıl olsun .” Facebookda videosu varmış. Oğlum bana gönderdi. İzledim. Güldüm tabi ki ama acınacak halimize. Her kanalda benzer bir evlenme programı ve onu sunan kırıtıp sırıtıp göbek atan sunucular. Seda Sayanla hep birlikte” gııı” demeyi ve 10 derste nasıl kaba konuşulurun inceliklerini öğrenmiştik. Şimdi de insanların gizli kalmış fantezilerine tanık oluyoruz.

Para kazanmak için bunlar yeterli idiyse bu yolda çaba harcasaydık. Biz yıllarca atomun nasıl bölündüğü, göreceli sistemler, kuantum üzerine kafa patlattık. Ben o sunucuların yüzde biri para alıyorum. Herkes yetenekli değildir .Herkes şanslı değildir. Herkes cesaretli değildir. Ama bu kadar da hak etmeyenin semizlendiği başka ülke var mıdır? Bilmiyorum.

Neyse başka bir programa geçelim. Magazin dedikoduları çok boş şeyler. Yaz aylarında Bodrum da, Alaçatı da, Çeşme de ve başka mekanlarda çılgınca eğlenen sapıtık turistler, gece klüplerinden çıkan sarhoş, yerlere yatan, basın mensuplarına saldıranlar artistler çirkinliğin bini bir para. Gençler bunları seyredip seyredip kafayı buluyor. Yarısı bu saçmalıkları yapamadığı için yarısı yapmayı deneyip başına gelenlerden mutsuz vaziyetteler.

Ayrılanları kavuşturan programları izlemek istemiyorum. Birkaç kere izlemek gafletinde bulunmuştum içim çıktı ağlamaktan.

Haberlere gelince haber mi ucubeler geçidi mi sadistlik sergisi mi yoksa komiklik mi belirsiz. Mahalli kanal seyrediyorum sanıyorum kendimi. Bir de aslı faslı olmayan uyduruk haberler var. Ben kendi konumla ilgili haberlerde bunu tespit ediyorum. Diğer haberler de öyledir nasılsa diye düşünüyorum.

Yıllar yılı yabancı dizi seyrettik. Açılıp saçıldık. Ahlakımız değişti. Kültürümüz yerle bir oldu. Konuşmalarımız değişti. Şimdi de yerli dizi enflasyonu . Abuk subuk konulu konusuz her şey diziye dönüşmüş. Eski Türk yazarları görse ağlayacağı ya da mezarından çıkıp gelip "bu ne be "diye bağıracağı veya çok değiştiği için romanını tanıyamayıp "ben de buna benzer bir şey yazmıştım" diyeceği hale gelen Türk klasik eserleri.

20.00den önce televizyona bakamıyorum. Gündüz programları işkence gibi. Psikolojim bozuluyor. Ben gündüz evde olursam hiç televizyon açmam.

Bir de piyasa sanatçılarına yaptırılan talk showlar var. Konuşmak bir sanattır. Ayrıca bu sadece konuşmak değil eğlendirmeyi karşındaki insanı konuşturmayı gerektiren programları sunmak çok bilgili olmayı zekayı ve espri yeteneği gerektirir. Örnek veriyorum Beyaz, Okan Bayülgen eskilerden Halit Kıvanç, rahmetli Cenk Koray, Orhan Boran gibi… Bence tüm programları Cem Yılmaz sunsun. haberleri yarışmaları eğlence programlarını. Adamın aurası bile yeter. Süper bir sevimlilik var bünyesinde. Şahan Gökbakarı da seviyorum. Arada o da programlara katılabilir.

Beğendiğim şeyler de var. Yani her şey kötü değil . Artık çok yeni filmler gösteriyorlar. Bu çok iyi oldu. Bazı Türk dizileri de güzel. Ayrıca Komedi Dükkanı da çok şeker.

Bana fikrim sorulmadığı halde beyan ettim. Rahatladım. İyi seyirler…

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..