Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '18

 
Kategori
Sinema
 

Arif V 216

Arif V 216
 

Arif V 216


Arifv216'yı vizyona girdiği ilk gün izledim. Önce yazılacak ve söylenecekleri bekledim.
 
Cem Yılmaz yine yaptı yapacağını. Nostalji filmleri ve müzikleri araştıran bir meraklı olarak bu filmden çok keyif aldığımı söyleyebilirim.
 
Öncelikle filmde sadece 60'lar değil, 70'leri, 80'leri ve özellikle kullanılan eserlerle 90'ları yaşayabilirsiniz. 90larda çocuk olmuş bir kardeşiniz olarak 4 neslin buluştuğu bir film diyebiliriz biz yapıta.
 
Sadri Alışık'ı dostu Ayhan Işık'la görmek inanılmaz keyif vericiydi. Kerem Alışık'ın Turist Ömer'e benzer bir tiplemesiyle babasından helallik alması filmin can alıcı sahnelerinden sayılabilir. Erşan Kuneri'nin müzik yapım stüdyosunda Barış Manço'ya da rastlarız. Barış abimiz şarkı sözlerinden oluşan replikler kullanır. Hatta 90ların eseri olan AYI şarkısıyla ilgili de arka fonun desteğiyle espiri yapılır. 
 
Fakat Cem Yılmaz, bu kadar ustayı selamlarken Kemal Sunal'ı unutur mu? Çöpçüler Kralı'nda Ayşen Gruda için "parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği" repliğini kullanır robotumuz 216. Kemal Sunal'ın en bilindik ve hala bizi güldüren, tebessüm ettiren bir repliğidir o. 
 
Kötü adam Besim Toker'in evinde Ajda Pekkan'ın duvarda asılı olan büyük bir resmini görürsünüz. Bu poz, Ajda Pekkan'ın 45lik plaklarında yer alan bir pozun taklididir.
 
Çağlar Çorumlu'nun Zeki Müren taklidi şahaneydi. "İşte Benim Zeki Müren" eserinde yer alan sözleri kullanmak inanılmaz Zeki Mürenceydi. O an, Zeki Müren'in geldiğini zannedersiniz. Zeki Müren'in adeta karikatürize edilmiş bir halini izledik. Bu sanat güneşimiz için ilk defa yapılıyor. Asla alay edildi yorumlarına katılmadığımı belirtmek isterim. Unutmayın!
 "Taklidi yapılan  insan varolan insandır, aktüel insandır" sözlerini söyleyen de Zeki Müren'in kendisiydi zamanında.
 
Filmde Bilge Nuri Ceylan ve X-Men'in Wolverine'ine kadar bulunan bazı göndermeleri
 farkedebilirsiniz. "Ben herhangi bir X kişi miyim" diyen Arif (Cem Yılmaz) aslında burada Wolverine'den bahsetmektedir. Çünkü Wolverine hafızası silindiğinden kim olduğunu hatırlamaya çalışır durur. Kendini hatırlamak için arayış içindedir sürekli.
 
Konuk oyuncular şahane. Filmde büyük emek var ve büyük bir çalışmanın olduğu kesin.
 
Her tüyoyu vermek elbette benim haddime değil. Yoksa filmi anlatmış kadar oluruz. 
Fakat gizli bir mesajın yattığını düşünmeye başladım.
 
Filmde kullanılan kostümlerse şahane. Gerçeklerle neredeyse  birebir.
 
Bilinçli, belki de bilinçsiz bir espirinin varolduğunu düşünüyorum bu filmde. Espiriden çok bir eleştiri aslında. Geçmişini unutan gelecekte yer alamaz bilirsiniz. İnsanlar duygusuzlaşıyor, 
robotlaşıyoruz. Charlie Chaplin'in "makineleşiyoruz" sözlerini anımsadım adeta. Robotlaşmadan, duygularımızı kaybetmeden yaşamalıyız. Geldiğimiz yeri, tarihimizi ve dünümüzü unutmamalıyız. Tıpkı Barış Manço'nun "Dut Ağacı" eserinde belirttiği gibi:
 
"Dünü bilmeden bugünü yaşamanın bedeli öylesine ağırdı ki..."
 
Bizler robotlaşırken, duygusuzlaşırken, dünü, dün yaşamış ve günümüz sinemasına, müzik sektörüne katkısı olan o şahane değerleri unutmaya doğru gidiyoruz. Bu filmde bununla ilgili bir ironi sezdim. Robot insanlaşmaya ve bu değerlere sahip çıkmaya çalışırken, bizler, aslında bu değerlere sahipken, onları günlük nedenlerimizden dolayı tozlu raflara kaldırıyor ve unutuyoruz. Bizler insanken robotun bizim gibi olmaya çalışması, insanları iyi zannetmesi bir ironidir. Oysa robot, bu filmde insandan daha insan. Hani GORA'daki "uzaylı da olsa insan insandır" sözü gibi. Robotun hissettiği hislerin günümüz insanlarda azaldığı bir gerçek. O sadri Alışık'ı biliyor, Ayhan Işık'ı  izliyor ve insanların naif, iyimser olduğunu zannederek dünyaya geliyor. Sevmek ve sevilmek istiyor. İnsanlar elindekinin kıymetini bilmediğinden elin robotu bunu sahiplenmeye kalkıyor. Çünkü boş bırakılan he şey, başkaları tarafından sahiplenilmek ister. Hani elde olan kıymetsiz olur deriz ya hep. Aynen öyle. Biz neden robotlaşıyoruz? Sadri Alışık, Zeki Müren gibi o muhteşem değerleri öncelikle bizim unutmamamız gerekir. Robot insan, insan robot olmamalı. Herkes kendi olmalı. Yoksa elin adamı gelir ve seni senden eder. Meydanı boş bulunca da "bu bizimdir" der. Çünkü sinema, müzik ve tarih, ona sahip çıkanındır. Unutmayı tercih edenler ancak Arifv216'nın gelecekteki teknolojik küreselliğine dönüşür. Duygusuz, katkısız, ışıksız ve tipsiz olur.
 
Robotlar dünyayı ele geçirecek dedikleri bu. Sen unutursan sinemanı, müziğini, tarihini, yani öncülerini. Sadri Alışık'a da başkası sahip çıkar, diğerlerine de.
 
Unutmayın Yeşilçam'ı! Unutmayın sanatçılarımızı!
 
Farkında mısınız? Daha çok Sadri Alışık üzerinden gittim bu konuda. Çünkü Arifv216 bana tekrar bazı değerleri gözden geçirmemi hatırlattı. Uzun zamandır Sadri Alışık filmlerini yeniden izlemek istiyordum. 
 
1966 yılında yayınlanan "Efkarlıyım Abiler" filminin başrollerinde Sadri Alışık, Filiz Akın ve Hulusi Kentmen vardır. Orada geçen bir diyaloğu paylaşarak veda edelim.
 
Sadri Alışık: Meselenin aslı esası nedir yani? Onu öğrensekte ona göre bir yol bulsak. Öyle değil mi?
Filiz Akın: Hiç...
Sadri Alışık: Hiç mi? Eyvah öyleyse! Derdin büyük demektir.
 
Diyeceğim o ki, biz de bu gidişle hiç olacağız. Yani Arifv216'daki robot 216 kadar duygumuz bile kalmayacak. Bu film, saygı filminin yanı sıra, bir de bir özlem filmidir. Uyarı ve hatırlatma filmidir. Değerlerine, geçmişine sahip çık, onu yeni nesillere aktar demenin bir tarzıdır bu film.
 
Böylesine güzel filmlere her zaman ihtiyacımız var! Beğenmeyenler de olacak elbette ama Sunay Akın'ın dediği gibi: "Görmekle bakmak arasında fark var"
 
Kimi görür, kimi bakar...
 
Bütün ekibi bütün içtenliğimle kutlarım.
 
 
Toplam blog
: 10
: 170
Kayıt tarihi
: 05.03.14
 
 

Konservatuar Mezunu ve Bilgisayar Mühendisiyim. ..