Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '07

 
Kategori
Kent Tarihi
 

Aril laril

Aril laril
 

“Aril Laril”, henüz doğru düzgün konuşamadığım çocukluk günlerimden bugüne taşınmış anlamsız gibi gelen ancak benim için büyük anlamlar taşıyan iki sözcük. Çok önemli bir ayrıntı var: “laril” derken “a” üzerinde incelme işareti var, yani aynen müzikteki “la” notasındaki gibi okunuyor.

“Aril laril” dermişim ve büyükbabamın elinden tutar bir yerlere gitmemizi istermişim. “Aril laril”in anlamı fener, kimi zaman bir gemici feneri, kimi zamanda pilli bir el feneri. Köyün dar ve karanlık yollarında akşam fenersiz yürümek, hele kucağında bir çocukla yürümek zor olduğu için o fener alınır ve öyle yola çıkılırdı.

O zamanlar İnebolu’nun Yeşilöz köyündeydik. Büyükbabam İnebolu’da Etibank’ta çalışıyordu, Etibank banka değildi, Etibank’ın maden işletmesinde... Akşamları işten çıkınca hemen köye gelirdi, çünkü köydede çok işi olurdu. Babamın ise İnebolu’da terzi dükkanı vardı, terzilerin işi uzun sürdüğü için çoğunlukla gece geç saatte gelirdi. Gündüzleri babaannem, annem ve Pakize hala (büyükbabamın ablası) ile, akşamları da büyükbabamla zaman geçirirdim. Akşam gezmeleri büyükbabamla olurdu.

Büyükbabamın kendi yaptığı bir el feneri vardı, onu cebinde taşırdı. O zamanlar 4, 5 voltluk yassı piller olurdu. O pillerin iki ucu olan yassı metallerin üzerine küçük bir ampul koyar, bunu lastiklerle bağlayıp bir el feneri yapardı. Yassı metallerden birine eliyle bastırıp yakardı, sık sık da söndürürdü. Bu fener hem küçük olurdu hem de daha uzun dayandığını söylerdi büyükbabam. Büyükbabam kıtlık yıllarından gelmişti ve elindekinin değerini çok iyi bilirdi, israfa hep karşıydı.

“Aril laril” alındıktan sonra gidilecek yerler sınırlıydı. Ya Şükrü amcamlara (büyükbabamın abisi) ya Fatma halalara (büyükbabamın ablası) giderdik. Ben hayal meyal anımsıyorum. Sanırım oralarda uyuyormuşumdur ve kucakta eve taşımak zorunda kalıyormuştur. Şükrü amcalar çok yakındı, kapılar karşı karşıyaydı ancak Fatma halaların evi uzaktı. Şimdi köye gittiğimde Fatma Halanın oğlu Cemal Abi’ye hep giderim. Oradan o zamanki evimize doğru yürürken o hayal meyal anımsadığım günleri düşünürüm. Yağışlarda su dere gibi su akan taşlarla kaplı yoldan yürürken o taşların aynısının 45 yıl önce de oralarda olduğunu bilirim.

Ben ne yaşadığım yerleri ne de onları hiç unutmadım. Köyüme her gittiğimde büyükbabamı, babaannemi, Şükrü amcayı, Pakize halayı, Fatma halayı ziyaret ederim, başlarındaki taşlarrdaki tarihle okuyup o günlere giderim, üzerilerindeki otları temizlerim. Onların benim aklımdan geçenleri anladıklarını bilirim.

“Aril Laril” benim yaşamımda hiç sönmedi.

Ankara, 25 Kasım 2007

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..