- Kategori
- Şiir
Aşk: Prematüre öğün
Arzular ölümü beş geçiyordu...
Yaşam nadasa bırakılmış tarla.
Ne arzular farkındaydı öldüğünün,
Ne de nadasa bırakıldığının tarla.
...
Gözlerin, gözlerimin içine kaçmış civelekti...
Arsız!
Düşlerin, uykularımın içine etmiş büvelek,
Hayasız!
Bir senden öncesi vardı artık (!) yaşamın.
Bir de senden sonrası…
...
Bir sen gülünce gülümserdi dağlar,
-Koynunda açelyalar-
Bir sen gidince göçerdi turnalar,
-Peşi sıra ağıtlar-
...
Aşk:
Silikonlu tutkulara gerdan kırıp raks eden yosmaydı artık, ihtişamlı salonlarda.
Sevgi:
Smokinli kavalyelerden müteşekkil şatoda, düğme ilikleyen kâhya.
...
Ne sen inanabildin sevildiğine
-yosmaydı aşklar-
Ne ben güvenebildim sevildiğime
-ilizyonistti pırıltılar-
...
Gel zaman git zaman
Soldu kır çiçekleri…
Alışamadı bir türlü
Sevemedi yerini.
...
Aşk:
Lügatinde hükmü kalmamış, doğacağı nameçhul cenin şimdi.
Sevgi:
İki dudak arası holde tüketilen prematüre öğün şimdi.