Aşk var mı? Yoksa herşey seks için mi?

2000 li yıllardayız, milenyum çağı. Dünyada her şey değişiyor ama bazen değişen şeyler bizden de bir şeyler götürüyor. Daha güzel evlerde oturuyoruz artık, daha lüks arabalara biniyoruz, cep telefonu diye bir şey icat edildi. Artık sevdiğimiz insanlara ulaşabilmek için sadece 2 tuşa dokunmak yeterli. Peki, her şey bu kadar iyiye giderken yaşadıklarımız, ilişkilerimiz ne alemde.

Aşk diye bir şey hala kaldı mı? Artık pek aşk, sevgi, hissetme gibi kavramlara önem verilmeyen bir çağdayız. Kimse kimsenin kahrını sıkıntısını çekmek istemiyor. Kolaycı ilişkiler ve sığ paylaşımlar dönemi. Nasıl sığ olmasın ki. Eğer sende bir şey varsa karşındakiyle onu paylaşabilirsin. Ama eğer sende paylaşabileceğin bir şey yoksa neyi paylaşabilirsin ki. Yatağa gidene kadar standart ilişkiler ve yatak sonrası standart tükenişlerdir kaderi günümüz ilişkilerinin ne yazık ki. Ve ne yazık ki her şey sadece seks için. Başka bir dünya var oysaki. Sevdiğinin gözlerinden kalbine inen, ruhunda depremler yaratan, ona dokunurken ilahi bir hazzı hissedebilmekte mümkün oysaki. Bunun içinde biraz sıyrılabilmek gerekiyor her şeyin alınıp satıldığı dünyalardan. Aşka da, aşkını dolu dolu yaşayıp onu kirletmeyenlere de selam olsun .

Hayat bize mutlu olma şansı
vermedi
Biz kendimizden başka
Herkesin üzüntüsünü
Üzüntümüz,
Acısını acımız yaptık.
Çünkü Dünya''''nın öbür ucunda,
Hiç tanımadığımız bir insanın
Gözyaşı bile içimizi parçaladı...
Kedilere ağladık
Kuşların yasını tuttuk.
Yüreğimizin yufkalığı
Kimi zaman hayat karşısında
Bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir
İnsanın insana yanması
Sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin
derdine üzülmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep
Üzüldüm, hep yandım..
Yaşamak ne güzeldir be sevgili
Sevinerek, severek, sevilerek,
Düşünerek...
ve o vazgeçilmez sancılarını
Duyarak hayatın

Yılmaz Güney

Resim: Ayşegül Kora