Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşka veda ve geri dönüşler (Son)

Baktı, konuştu, dokundu. Baktım, sustum, dokundum. Akrep ve yelkovan ters döndü. Zaman geriye doğru işlemeye başlamışken, istediğim son şey belki de buydu. Ama olan oldu, önüne geçemedim. Usulca yüreğime doğru süzüldü yeniden, dur diyemedim. O tuhaf eriyik dünyaya karışırken derinliklerden, ruhlar çekildi, bedenler birleşti yeniden...

(Hikaye daha fazla gelişmeden, bu noktada seslenmem gereken biri var. Zira baskı altında beynim, özgürce aktaramıyorum düşüncelerimi kağıda. Ey bu hikayenin baş rolü! Bütün bu gel gitlerin ve karmaşanın arasında deşifre oldum, belki okudun bugüne dek hakkında ileri geri yazdıklarımı ama eğer yaşadığımız onca anıya biraz olsun saygın varsa, uzak dur kalemimden, kağıdımdan, kalbimden, aklımdan ve ruhumdan, lütfen okuma bundan sonrasını da...)

Evet bu oldu. Bana geri döndü. (ya da ben öyle sandım.) Öyle içten ve öyle sıcak. Eskisi gibi. (belki de değil, maziye haksızlık etmek istemem) Biliyordum daha en başında başıma gelecekleri ama yine de bıraktım kendimi kollarına. Ayaklarım yerden kesiliyordu bunca zaman sonra bir kez daha. Oysa bir bağımlının, bu her ne olursa olsun, uzak durması gerekir yıllar önce kurtulduğu bir müsibetten. Zira geri dönmek hiç de zor olmaz çoğunlukla...İşte bunu bile bile yine de izin verdim bir yılan gibi usulca bana sokulmasına... Zamanın geriye doğru akmasından olsa gerek, bana dört yıl öncesinden çıkıp gelen gözlerle baktı bir kez daha. Eski günlerden kalma bir şefkatle dokundu . Elimi tuttu, ama öyle usulen değil, içtenlikle. Bütün anılar birer birer sızıya dönüşürken (ve kısa bir süre içinde sızıların da sancıya dönüşeceğinden habersiz) sanırım aşık oluyordum yine O'na...

Fakat bu hayal ancak iki hafta sürdü. Büyük bölümü telefon görüşmeleri ile geçen iki kısa hafta... Bu sürenin sonunda sıkıldığının sinyalleri gelmeye başlamıştı bile... Kısa kesilen telefon konuşmaları, seyrelen aramalar, telefonda gittikçe soğuyan bir ses ve nihayet ertelenen buluşmalarla çatırdamaya başladı yeniden kurmaya çalıştığımız dünya. Başlarda anlamak istemedim tabii. Yıllarca hayatı paylaştığım bir adama, böyle düşünmeden bir heyecanın peşinde koşmayı yakıştıramadıysam da çok geçmeden anladım. O'ndan ayrılıp iyi kötü küllerimden doğmuştum ve o merak etmişti beni her şeye rağmen elde edip edemeyeceğini bir kez daha.

Bir telefon konuşmasıyla kırıldı zincir... Maske düştü, ruh göründü. Akrep ve yelkovan korkunç bir gürültüyle başlamışken dönmeye, her şey boşluğa geri çekildi. Zaman sonunda bugünü buldu. Artık her şey için çok geç...İçim buruk, kalbim kırık. Midemde volkanlar patlıyor, her yanımdan lavlar fışkırıyor şimdi. Karın boşluğumda O'nun sapladığı bir hançer, yine her şey onu hatırlatıyor ve hatırladıkça içimde bir tur dönüyor hançer. İçim ezik, yüreğim bu defa kömürden beter...

İp inceldiği yerden koptu sonunda... Cambazlardan biri düştü, biri kurtuldu. Düşen elbette benim. Benimki bir alışkanlık. Aynı adamın uçurumundan düşmek bende bir hastalık. En azından biliyorum, düşmek beni öldürmüyor. Bu acıyı nasıl atlatacağımı öğreneli çok oldu. Su durdu...gece çekildi içine...herkes sustu...anlatılacak fazla da bir şey kalmadı geriye.

Hikaye burada en başına döndü ve bu kısır döngü içinde, nihayet, son buldu.

 
Toplam blog
: 42
: 1011
Kayıt tarihi
: 16.06.10
 
 

1980 'de doğdum. Batı'da küçük bir şehirde büyüdüm. Büyüyünce durduğum yerde duramaz oldum. Kuş o..