Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Asker

Asker
 

Günün en sevdiğim saatidir güneşin elveda dediği zamanlar. Tatlı tatlı veda etmesine, nazlı nazlı kaybolmasın bayılırım..
      Çocukluktan kalma bir alıskanlık benimkisi. Akşan saati oldu mu gelirdi babam eve. O zamanlar akreple yelkovanla aram pek iyi değildi, zor öğrendim saati söylemesini. Hala daha saat soruldumu bir iki saniye duralar öyle söylerim. Sağımı solumu karıştırdığım gibi, akreple yelkovanıda karıştırırım yani... O yüzden benim için akşam mı sabah mı anlamanın en kolay yolu güneşle dost olmaktı. Öyle yaptım...
         Güneş yer değiştirmeye başladımıydı akşam yaklaştı demekti, yemekler masaya dizilmeye başladı, babam eve yaklaştı.. Askerdi babam, lojman bahçesinin duvarları arasında büyüdüm. Yani demem o ki akşam yemeğine onsuz ama onun tabağıyla oturduğumuz çok zamanlar oldu.
  Güneş batmasına batıyordu, akşam yemeği saatini müjdeliyordu bana ama bazen ne gelen oluyordu nede giden.. Çok hatırlıyorum evin merdivenlerinde oturup babamın gelmesini beklediğimi..
     Bir gün çok iyi hatırlıyorum yine bir akşam saati, bir arkadaşım oturmuştu bu defa merdivenlere ağlıyordu. Oturdum bende yanına noldu diye sordum. Babam görevde gelmicekmiş bugün dedi. Döndü bana ya hiç gelmezse diye sordu. Gelir merak etme dedim benim ki hep geldi...
   En fazla 7-8 yaşlarındaydık ama daha o zamanlarda hayatın kendisiyle burun buruna yaşıyorduk.
Babam işe gidiyor değil, babam göreve gidiyor demek pelesenk olmuş bir cümleydi dillerimize. Babalarımızı nefes almadan bekliyorduk. Soru sormamayı zaten öğrenmiştik. Babaları evin kapısından girdiği anda müthiş bir rahatlama duygusu yaşayan çocuklardık biz. Babası henüz gelmemiş olanları teselli etmek için koşuşturan çocuklar..
    Sorsan niye rahatladığımızı tam olarak bizde bilmiyorduk oysa. Görev vardı aklımıza mıh gibi çakılı olan, bir de babamızın bu defa da ölmemiş olması.
      Ben şahsen ablamla birlikte babamı bir bölük dolusu askerle paylaşmak zorundaydım. Benim yıl sonu gösterimle askerlerin tertip ettiği bir eğlence arasında tercih yapılcaksa eğer; babam askerlerinkine annem benimkine geliyordu. Aralarında çocuklarının paylaşımını bu şekilde yapıyorlardı yani. Kimsenin gönlü kırılmıyordu.
    Çok net hatırlıyorum doldur-boşalt yaparken bir askerin bacağına mermi isabet etmişti, "Komutanım" diye ağlıyordu. Ben olsam "Anne" diye ağlardım heralde..
    Şimdi babam emekli oldu. Günün her saati evde. Ama ben yine de güneş batarken yaz-kış farketmez açıyorum perdelerimi günün sonunda vedalaşıyorum güneşle, ertesi güne kadar.
   Benim babam evde ama biliyorum, babasının yolunu gözleyen çok çocuk var hala..

 
Toplam blog
: 27
: 250
Kayıt tarihi
: 29.09.16
 
 

Dünyada yaşamaktan yoruldum, marstan atama bekliyorum.. Söyleyebileceklerim bu kadar. Tesekkürler..