Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Askere muhaliflik meselesi

Ülkemizde bir asker/ordu düşmanlığı, muhalefeti oldukça yaygınlaştı.

AKP'nin ya da o tandanstaki gizli ya da açık güçlerin askeri yıpratmaya çalıştığı ileri sürülen bir düşünce.

Bu düşüncenin AKP'nin konumuyla uyuştuğunu söyleyebiliriz. Çünkü, geçmişte AKP benzeri RP, FP gibi partilere karşı askerin ya da yargı organların tutumundan dolayı, AKP ve onun ideolojisine hizmet eden alt güçler aynı duruma düşmemek için önlem almış görünüyor. Bu önlem de, askerin müdahele gücünü azaltma stratejisidir. Askeri çeşitli vesilelerle zorlayarak, meta bir güç olma psikolojisi kırmak isteniyor. Böylece, askerin belki geçmişte tepki göstereceği çeşitli siyasal girişimlerde, sesini kısmanın, konuşsa bile, halk nezdinde itibar görmemesinin imkanı kazanılmış olacak.

AKP'nin askere yönelik tutumunda temel bir nokta budur.

Oysa asker sadece, ekabir bir şekilde siyasete müdahil olmaktan uzak tutulması bir yana geçmişiyle de hesap sorulacak bir konumdadır. Bunlar askeri darbelerdir. Ama AKP'nin derdinin bu olmadığı açıktır. Çünkü onun, askerin yetkisini aşmasına itirazı, kendi uygulamalarına engel olmasını engellemek düzeyindedir, kendi darbesinin önünü kesmek istemektedir. Ama bu işin bir yönüdür.

AKP'nin askere yönelik tutumundaki temel ikinci nokta ise şudur:

Asker, ülkenin kurucu ideolojisi olan Atatürkçülük anlayışının görevlendirdiği bir koruyucu güçtür. Bu yasallaştırılmış koruyucu güç, yalan da olsa doğru da olsa, siyasete müdahil olmasının gerekçesini burada buluyor.

Mesele de buradan çıkıyor, asker, bu koruyucu güç olma misyonunu doğru olarak yerine getirmekten de alıkonmak isteniyor. Ya da bunun başka ülkelerde olmadığı, anti demokrat olduğu söyleniyor.

Ülkenin temel ilkelerinden biri olan laiklik anlayışını, asker kendi güvencesine aldığını rahatlıkla deklare ettiği için, AKP tandansı orduya antileşiyor.

Bu nokta, AKP'nin başka muhaliflerle de kesiştiği bir nokta oluyor.

İlginçtir bu öyle bir durum yaratıyor ki, askeri darbelerle ve siyasi müdahalelerle dolu geçmişi olan askere, bundan dolayı karşı gelmiş ve en büyük eziyetini çekmiş sol kesim destek çıkma durumuna düşüyor.

Çünkü askere karşı tutulan hasımlık, onların hasımlığından farklı. Burada çapraz bir durum var. Askerin darbeci niteliğini reddeden ama ülkenin Kemalist denilen çizgisindeki yerini benimseyen bir hat ile, askerin darbeci niteliğini es geçen ama Kemalist çizgisine karşı olan diğer bir hat, bir çarpı işareti oluştuyorlar.

Birbirlerinin askerde karşı geldikleri şeye diğeri ses çıkarmıyor.

Asker bir bakıma kıskaca alınmış durumda, çünkü her iki hat, birbiriyle çatışırken askere de, arada, bir iki çakıyorlar. Deyim yerindeyse, asker şamaroğluna dönmüş durumda.

Asker ülkeye müdahaleleriyle büyük yanlışlıklar yapmıştır, ancak şunu unutmamak gerekir ki, askerler uzaylı değildir, bu ülkenin kültürel psikolojik ve siyasal yapısının ürünüdür, onun uzantısıdır, kimi zaman nedeniyse, kimi zaman sonucudur. Yanlış yoldan gidilen doğru hiçbir zaman doğru olamaz, doğruya uzun da olsa zor da olsa doğru yoldan gidildiğinde, doğruluğunu kazanır. O nedenle ülkenin tüm sorunlarını askere yüklemek, onun hakettiğinden fazlasıdır ve yanlıştır. Ülkenin kendi kör dinamiğidir tüm yaşadıklarına sebep. Şu an için gelecek adına bir ümit görünmüyor, çünkü güya muhalif bir iktidar sözkonusu gibi ama o da ülkeyi başka bir kör yapıya sürüklüyor.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..