Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '08

 
Kategori
Anılar
 

Askeriyede mülakata girdim

Askeriyede mülakata girdim
 

mülakat


Özel sektörde çalışıyorum. Ülkemizde özel sektörü anlatmama gerek yok. Hele bu, dersanede öğretmenlik ise hiç anlatmayayım. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

Geçen ay hiç yapmadığım bir şey yaparak, hava kuvvetlerinin önce yazılı sınavına girdim, kazandım. Sonra da mülakatına davet edildim. Sizinle bu mülakat gününü paylaşmak istiyorum.

Ekim ayı başlarında internetden başvuru yaparak Hava Kuvvetlerinin yazılı sınavına katılmaya hak kazandım. Sözleşmeli subaylık için. Yazılı sınavda fazla zorlanmadım. Branşımla ilgili bölümü rahat yaptım. Genel kültür soruları da genelde tarih ve vatandaşlıktan oluştuğu için bu bölümü de rahat geçtim.

Sınavı geçenlere bir haftaya yayılmış şekilde mülakat günü verildi. Bana da cuma günü çıktı. Mülakat haftasının bitmesinin iki gün öncesi.

Mülakat; sağlık, spor ve sözlü mülakat şeklinde hazırlanmış. Spor kısmında zorlanmamak için iki hafta boyunca hergün 3 km koştum. Şınav ve mekik çalışmaları da cabası. Bu konuyu danıştığım herkes spor konusunda sizi fazla zorlamazlar diyorlardı. Ne de olsa üniversite mezunusunuz, yaş da biraz ileri, fazla zorlamazlar. Ben yine de hazırlandım.

Cuma günü sabah 7 de İzmir Hava Okullar Komutanlığında sıraya girdik. 200-250 civarında kişi varız yokuz. Evrak kontrolünden sonra renkli kartlarla numaralandık. Grubum mavi, numaram 7. Benim adı artık mavi 7 idi. Bizleri bu şekilde çağırıyorlardı.

Hemen kapıda kahvaltı olarak birer ayran birer poğaca verildi. Otobüslere bindirilerek sınav olacağımız yerlere götürüldük. Hava Okullar Komutanlığının maşallahı var. Devasa bir yer. İçeride bir yerden bir yere araçlarla gidilebilir en rahat.

Eşofmanlarımızı giydik. Önce sağlık kontrolü vardı. Boy, kilo, nabız ölçümü tamam. Sonra diksiyon, ses kontrolü. Burada komik anlar yaşandı. Tekerlemeler, R lerin ve S lerin çokça kullanıldığı uyduruk kelimeler yüksek sesle okutuldu.

Hemen ardından diş kontrolü. Herkesin tabiri caizse patır patır döküldüğü yer. Dişlerin önemini birkez daha anladık. Allahdan yıllardır günde en az bir kere fırçalıyoruz dişleri. Eksik dişleri olanlar bir yana yamuk dişleri ve çürük dişleri olanları da elediler. Ne baba yiğitler, ne kendine güvenenler elendi. Herkesin basit olarak nitelendirdiği bir aşamada birçok kişinin elenmesi hepimizi şaşırttı ve diğer aşamalar için biraz da korkuttu. Benim için rahat geçen bir aşama oldu.

Sonra sırt, göğüs düzgünlüğünün, yara-bere izinin vs. kontrol edileceği yere getirildik. Tahtadan bir paravan. Onar kişilik grublar halinde alıyorlardı. İçerde neler olduğunu öğrenemiyorduk, çıkanları başka bir yere alıyorlardı. Ama hepimizi endişeye sevk eden konu, acaba bütün üstümüzdekileri tamamen çıkarttıryorlarmıydı. Bunu öğrenmenin bir yolu vardı.

İçeri alınanlar çıkartıkları elbiseleri paravanın üzerine atıyorlardı. Bekleyenler olarak da çıkan elbiseler arasında baksır-don vb arıyorduk. Yoktu, hepimizin içi rahatlamıştı. Ama içerde bizi bir süprizin beklediğinden habersizdik. Dokuz arkadaşla beraber içeri alındık. Baksır-don hariç herşeyin çıkartılması istendi. Rahatladık. Sadece bir doktor vardı. Çıkarttık.

Yanlamasına düz bir sırada göğüs ve sırt bozukluğu vb. kontrol edildi. Süpriz bundan sonra idi. Doktor, gözler tavana bakacak şekilde hepimizin donlarımızı sıyrılması istendi. Demek ki çıkmıyormuş, sadece sıyrılıyormuş :) utandık, sıkıldık ama mecbur sıyırdık. On kişi. Ön ve arka takımlar kontrol edildi. Burdan da geçtik. Bir kişi takıldı. Sebebini hiç öğrenemedik!

Sonra şınav ve mekik sırasına. Altışar kişi, üç tane komutanın kontrolünde şınav ve mekik çektiriliyordu. En fazla 35 tane çekmemiz gerekiyordu. Ben ikisini de 30 larda bıraktım. Yalnız komutanlar çok zorluyorlardı. Normal çektiğiniz şınav ve mekik durumu kabul görmüyor. Arada şov yapanlar çıktı. Gereğinden fazla çekenler vardı. Herhalde yıldızlı puan bekliyorlardı.

Bu arada vakit öğleyi bulmuştu. Öğleden önceki son aşama koşu. 3000 metre diye gelmiştik ama 1500 metre koşturdular. Grup olarak koşmak insanı farklı etkiliyor ama bu aşamada da fazla zorlanmadık. Mavi grub olarak aşamaları yarı zaiyatla atlattık. Başımızda görevli bekleyen asteğmen arkadaşa da bizlere gösterdiği nezaket ve yardımcı tavırlarından dolayı teşekkürü bir borç biliriz.

Önce duş aldık sonra da öğle yemeği için otobüslere doluştuk ve yemekhaneye götürüldük. Artık son bir aşama kalmıştı. Sözlü mülakat. Yemekten sonra bu aşama için saatlerce beklicemiz yere getirildik. Tek tek alındığı için sıkıcı bir bekleme süreci bizi bekliyordu.

Çıkanları yine göremiyorduk ama ortalıkda şunları soruyorlarmış bunları soruyorlarmış diye bir takım bilgiler, söylentiler dolanıyordu. Başımızdaki Asteğmende heyecanlanmamamızı, basit şeyler sorduklarını söylüyordu.

Ben saat 3 gibi sözlü mülakata alındım. İçerde bir Yarbay, iki Teğmen, iki psikologdan oluşan bir heyet vardı. Karşılarına oturdum. Genelde soruları Yarbay soruyordu. Sonra diğerlerine söz verdi. Mülakat soruları şunlardı:

1- Kendinden bahset
2-En son okuduğun kitap
3-Kitapda nelerden bahsediliyor
4-Atatürk'ün kitapları
5- Nutuk neden bahsediyor
6-Atatürk fizik kitabı da yazdı mı
7-Atatürk Çanakkale ilk hangi görev ve rütbeyle atandı
8-Çanakkale savaşlarında Gelibolu yarımadasındaki iki taraf içinde önemli olan, savaşın seyri için önemli olan köyün adı
9- Atatürk'ün ilkelerine birer inkılapla örnekler ver.
10-TBMM nin açılışı Cumhuriyetçilik ilkesi için örnek verilebilir mi
11- Bu sınav için bir hazırlık yaptın mı
12- Hava kuvvetlerinin envanterindeki uçakları say
13- Sahip olduğumuz iki tanker uçak şuan hangi üssümüzde
14- Hayatta korkularınız var mı

Sonuçta nemi oldu! Bu soruların kaçını cevaplayamamışımdır? 12. ve 13. sorular hariç hepsini cevapladım. Psikolog, sorduğu korkularınız var mı sorusunun cevabından da pek tatmin olamış gibiydi. Neyse dışarı çıktım. Bir üst katda mülakatdan çıkanların bekletildiği balkonda beklerken 5 tane dosya getirdi bizim Asteğmen. Elenenlerin dosyaları getiriliyormuş. Elendik. Üzülmedik desek yalan olur. Ki bana sorulan soruları diğer çıkan arkadaşların sorularıyla kıyasladığımda benimkilerin onlarınkine göre zorluğu açıkca anlaşılıyordu. Farklı branşdaki beş arkadaşla beraber bir minübüse bindirilip nizamiye kapısına götürüldük. Sabah girerken teslim ettiğimiz cep telefonlarını alarak doğru garajın yolunu tuttuk.

Hayatımızda ilginç bir anı ve farklı bir tecrübe olarak kalacak.

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..