Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '08

 
Kategori
Havacılık
 

Aslan Asker Şvayk

Aslan Asker Şvayk
 

ASLAN ASKER ŞVAYK


Çek Yazar Yaroslav Haşek'in; “Aslan Asker Şvayk” ını hatırlayanınız var mı?.... Şimdi, benim yaşıtlarım ve bizden büyüklerin “nasıl hatırlamayız..” dediklerini duyar gibiyim. Gençlerimizden de okuyanlar olmuştur elbette.

Tiyatro tutkunlarının, 1960 lı yılların sonunda Genco Erkal ve sonraları Şener Şen’in oynadığı Şvayk'ı unutmaları mümkün mü?

Birinci Dünya Savaşı'nı tüm anlamsızlıkları, gülünçlükleriyle yerden yere vuran bir yergi başyapıtı. Çek yazar Yaroslav Haşek'in, savaş çığırtkanlığını, militarizmi, devlet buyurganlığını gözünün yaşına bakmadan eleştirdiği bir mizah klasiği olan Asker Aslan Şvayk Romanını, ortaokul yıllarımda, o zaman Öğretmen Okulu’nda öğrenci olan ablamın kitapları arasında görmüş ve gizli gizli okumuştum. Kitapları çok kıymetliydi. Elimize bile almamıza izin vermezdi.

Belirli bir olay örgüsünden çok, Şvayk’ın çevresinde geçen olayların anlatıldığı eserde; Prag’da kendi halinde yaşayan ve savaş karşıtı olan Şvayk, Askere gitmemek için engelli taklidi yapar ve tekerlekli sandalyesiyle gider askerlik şubesine. Ama kurtuluşu yoktur. Askere alınmaktan kurtulamaz. Askere alınır. Ama o bir baş belasıdır. Herkes onun katıksız bir alık, boşboğaz olduğunu söyler. Sakarlıkta üstüne yoktur. Çok mu zeki, çok mu aptal? Akıllı mı, deli mi? Bu sorulara yanıt vermek için, kitabı okumak gerekiyor. Şu kadarını söyleyeyim ki, Şvayk her zaman zorbalığa karşı edilgin bir direniş içinde, kimi zaman paytak yürüyüşleri ile Şarlo (Charlot), Kimi zaman Cervantes’in ünlü kahramanı Don Kişot, Kel Oğlan, Nasrettin Hocadır.

Anımsadınız değil mi, Aslan Asker Şvayk’ı? En azından yaşıtlarım ve benden yaşça büyük olanlar.

Şimdi sıkı durun. Aslan Asker Şvayk’ın Türkkuşu Genel Müdürlüğünden sertifikalı bir paraşütçü olduğunu bileniniz var mı? Türk Hava Kurumu Paraşüt Okulu kayıtlarını inceleyenler göreceklerdir. 3344 sıra nolu Paraşüt Başlangıç Sertifikası, Aslan Asker Şvayk’a aittir. O tarihi defterde; 3344. sırada aynen bu isim kayıtlıdır; Aslan Asker Svayk. Paraşüt Başlangıç sertifikasının numarasına dikkatinizi çekerim. Benim 13 Haziran 2003 günü, 48 yaşında yaptığım ve Milliyet Blog’da da yayınladığım, (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24040) ilk paraşüt atlayışımdan sonra aldığım, Paraşüt Başlangıç Sertifikası’nın numarasının; 37486 olduğunu belirtmem, sanırım bu başlangıç sertifikasının tarihi değeri hakkında sizlere bir bilgi verir.

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Havadan İkmal Paraşüt Bölüğü’nde, 30 Eylül 1972 günü saat 17.00 sularında olağan üstü bir telaş vardır. Fındık, artık hamileliğinin sonuna gelmiştir ve doğum yapmak üzeredir. Konuya ilişkin deneyimi bulunanların önerisi üzerine, korumalı ve çok ışık almayan, loş bir yere taşınması gerekmektedir. Aceleyle bulunmuş bir battaniyenin üzerine alınan Fındık, Erzincanlı Er Mehmet ve Paraşüt Öğretmeni Besim Ergüven tarafından, hamamın yanındaki boş odaya taşınırken, ilk yavru dünyaya gelir. Erzincanlı Mehmet’in; “Hocam Kuzluyor” bağırışları eşliğinde. Saat, 17.30’dur.

Tilki Kırması olan Fındık, o gece dört tane daha yavrular. Toplam beş yavru.

Askerlik görevini; Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Havadan İkmal Paraşüt Bölüğü’nde yapmakta olan, Paraşüt Öğretmeni Besim Ergüven’in tanık olduğu ilk doğum olayıdır. O anda karar verir. Hayvanlara duyduğu sevgi, Fındık’ın cana yakın tavrı, doğum anında kendisine duyduğu güven, O’nu çok etkilemiştir. Battaniyede taşınırken doğan ilk erkek bebeği kendisine alacaktır. O gece doğan yavrulardan rengi annesine en çok benzeyenini.

Yıllar sonra, anılarını anlatırken; “Anne o kadar asil, cins ve terbiye görmüş ki, o zamana kadar devam eden aramızdaki sempatik arkadaşlığın da etkisi ile, O’na en çok benzeyen ve ilk doğanın benim olması konusunda ısrarcı oldum. Gel gelelim; diğerlerine nazaran bu yavru, o derece paytak, aptalca hareketleri olan, diğerlerindeki cevvallikten o kadar uzak ki, kararımdan dönmesem de alırken adını “<ı>Aslan Asker Şvayk” koymaktan kendimi alamadım” diyecektir.

Aslan Asker Şvayk’ın gözleri, kardeşlerinden yaklaşık bir hafta sonra, 12 Ekim günü açılıyor. Sütten kesilip yemek yemeye başlaması ise; 24 Ekim günü oluyor.

14 Kasım 1972 Salı günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Havadan İkmal Paraşüt Bölüğü’nün İnönü Eğitim Merkezi’ne “İntikal görevi” O’nun da, annesi ve kardeşlerine vedası anlamına geliyor ve ömrünün sonuna kadar yaşamını sürdüreceği evine gelmiş oluyor.

Türk Hava Kurumu Paraşüt Okulu’nun maskotu, tüm paraşütçülerin dostu, Aslan Asker Şvayk için İnönü günleri başlıyor. Paraşütleri o kadar seviyor ki, nerde yere serilmiş bir paraşüt görse, hemen üzerine kıvrılıp kestiriyor. Bütün gün Paraşüt Okulu Öğrencileri ile birlikte derslere giriyor, yer çalışmalarını izliyor. Atlayış günleri; atlayış için hazırlanan öğrencilerle birlikte, Uçağın kapısına kadar gidiyor, hepsinin uçağa bindiğinden emin olduktan sonra da, hızla pist başını terk ediyor. Sevmiyor bir türlü uçağın o homurdanarak motoru ateşleyen marş sesini, çalıştıktan sonra ortalığı inleten motor gürültüsünü ve pervanelerin rüzgarını.

Birinci koğuş’un önünde, çam ağacının gölgesinde, Uçağın yükselişini, paraşütçülerin uçak kapısından çıkışını bekliyor. Görenlerin, “Şvayk gene uykuda” dediği yarı kapalı gözleri ile. Sonra birden bir ok gibi fırlıyor yerinden, inecek ilk paraşütçünün tam ineceği noktada alıyor yerini. İlk inen paraşütçüyü kutlamak, onu öpmek ( Paraşütçünün yanaklarından bol tükürüklü bir yalama) için. Paraşütçüler hep şaşırıyorlar Şvayk’ın bu ön sezine, meteoroloji bilgisine, rüzgar kuvveti hesabına. Paraşütçülerin ineceği noktada hiç yanılmıyor. İlk paraşütçünün ardından, bir sonrakini, ardından bir sonrakini öpmek (Yalamak) onun en büyük tutkusu.

Paraşüt Öğretmeni Besim Ergüven anılarında; “Biz de artık O’na havacılık konusunda iyi şeyler düşünmeye başladık. Paraşütle atmaya karar verdim. Paraşütünü kilosuna göre yapmak için tartıya alıyorum; 7, 666 Kg. , 20 Mart 1973.

Paraşütün çeki gücünü daha toleranslı düşünerek, kubbe kısmının imali için gerekli ölçüleri, Aslan Asker Şvayk’ın doğduğu yere, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Havadan İkmal Paraşüt Bölüğü’ne gönderiyorum.” diye anlatıyor, Şvayk'ın Paraşütçülük serüveninin başlangıcını.

Şvayk İçin paraşüt kubbesi doğduğu yerde hazırlanırken, asıl sorunun kuşamında olacağını fark ediyor Besim Hoca. Hazırlayacağı paraşüt kuşamı öyle olmalı ki; paraşüt ilk açıldığında Şvayk’ın bedenini acıtmasın, ilk açılıştaki şoku eşit olarak tüm bedenine dağıtsın, inişte dengeyi sağlasın.

Sorunun çözümünü bir Alman Dergisi'nde buluyor. İz bulma, arama kurtarma görevleri için eğitilmiş köpeklerin, görev yapacağı yerlere havadan paraşütle atılmaları için tasarlanmış kuşamlar ilham oluyor ve Şvayk için paraşüt kuşamı da böylece hazırlanıyor. Hatta Fiber-Class kaskı bile.

Aslan Asker Şvayk, Etimesgut Asker Hastanesi’ne götürülüyor, tanıdık bir teknisyenin yardımı ile röntgen filmleri çektiriliyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Güralp inceliyor, Şvayk’ın röntgen filmlerini. Bel kemiğinin dedesine çektiğini, tilki yapısında ve çok narin olduğunu söylüyor. Atlayış anında, sert bir hareket veya yere sert bir inişle kırılabileceğini söylüyor.

Paraşüt Okulunda Şvayk’ın bu atlayışı yapıp yapmaması çok tartışılıyor. Bu tartışmalar sırasında Şvayk tavırlarını hep atlayıştan yana kullanıyor. Ya gidip paraşüt kuşamını, ya da özel olarak üretilmiş başlığını getirip atıyor, O’nun atlayıp atlamayacağını tartışanların önüne.

2 Haziran 1973 Cumartesi günü son kez tartıya çıkıyor, 7, 950 Kg. Kilo artışı hoş değil. Bunu O’da hissediyor. O gece verilen akşam yemeğine dokunmuyor bile.. .

3 Haziran 1973 Pazar. 5. Türkiye Paraşüt Şampiyonasının son günü. Gösteri atlayışları, dereceye girenlerin madalya ve kapanış törenleri yapılacak. Şvayk, bir hafta önce yapılan kuduz aşısının etkisi altında, biraz yorgun, biraz bitkin. Ama Paraşütçülerin arasında mağrur ve kendinden emin bir şekilde yürüyor, atlayışını yapacağı, Pilot Orhan Gürer’in yönetimindeki Cessna U-206-B uçağına..

Motorun çalıştığı anda tedirgin oluyor. Uçak havalandıktan sonra O’da rahatlıyor, paraşütçülerin keyfine eşlik ediyor.

Uçak 1000 feet (300 m.) yükseklikte pasaja (atlayış noktasına) gelince, küçük bir tereddüt geçiriyor. Kimilerine göre, kendiliğinden, kimilerine göre de, Besim Hoca’nın küçük bir desteği ile çıkıyor kapıdan., 5. Türkiye Paraşüt şampiyonası Kapanış Törenlerini izlemeye gelmiş konukların akışlar arasında iniyor gökyüzünden. O sırada aşağıda Şvayk’ın atlayışını izleyen ve onu havada yakalayan, Amatör Paraşütçü Celal Delikoç’un kucağına..

İşte bu da bizim, Türk Hava Kurumu’nun; Aslan Askeri Svayk’ın öyküsü…

Bir gün yolunuz İnönü’ye, Türk Hava Kurumu Meydan İşletme Müdürlüğü’ne düşerse, sorun lütfen. 3344 nolu Paraşüt Başlangıç Sertifikasının sahibini. Bakın size neler anlatılacak.

Unutmayın1: THK Yangın Uçağı alım kampanyası için, tüm operatörlerden yangın yazıp, 3919’a gönderin. Bedeli 6 YTL’dir. Ülkemize katkısı, yemyeşil ormanlar.

Unutmayın2: Bir Cumhuriyet Kurumu olan THK’na üye olun. Rejime ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmanın bir yolu da, rejimin ve Cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkmaktır.

 
Toplam blog
: 182
: 2395
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

10 Kasım 1954 tarihinde doğdum. Sosyal Hizmet Uzmanıyım. Pilotum. (ultralight licence no:151)..