Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Eğitim
 

Aslında bu başarı tüm Hatice’ lerin

Aslında bu başarı tüm Hatice’ lerin
 

Azminin anahtarı ile başarının kapılarını açan Hatice:

" Pek çok dersimizin öğretmeni yoktu. Sağlık memurlarının, hizmetlilerin derslerimize girdiğini biliyorum. Öğretmenlerimiz, 'Zorunlu hizmetimiz bitse de gitsek' derdindeydi. Bu işin yalnızca okulla olmayacağını lise birinci sınıfa geldiğimde anlamıştım. Test kitapları aldım ve evde çalışmaya başladım. 3 yıl boyunca ÖSS'ye hazırlandım. Diğer arkadaşlarım gibi ümidimi kaybetmedim. Hep kendime güvendim. "

Hatice Bora'nın ÖSS'de başarılı olması sınıf arkadaşlarına da umut olmuş. Hatice Bora'nın ÖSS'de başarılı olması sınıf arkadaşlarına da umut olmuş. Birkaç arkadaşı, "Hatice yaptıysa biz de yaparız" demiş ve mezuniyetten sonra kimisi bir yıl, kimisi iki yıl boyunca ÖSS'ye hazırlanmış. Milliyet Gazetesi–25–02–2007”

Hatice’nin bu öyküsü bana Bakırköy’de özel bir okulda öğretmen arkadaşlarla aramızda geçen bir konuşmayı anımsattı. Ben öğrenmeyen öğrenci olmadığını her zaman savundum ve hala da savunmaktayım. Okulun olanakları çok güzeldi. Genel Müdürümüz Sayın Mersiye Pekpak her türlü yeniliğe açıktı. Teknolojinin gerektirdiği her olanak öğrencinin ve öğretmenin hizmetine sunuluyordu. Öğretmen arkadaşlar ise her zaman olduğu gibi başarısızlığın bedelini öğrenciye çıkartıyorlardı. Bir gün öğretmenler odasında otururken arkadaşlara sordum: “Öğrenciler neden öğrenemiyor? Her öğrenci öğrenebilir mi?” diye. Başarılı bir öğretmen olarak tanıdığımız bir arkadaş: “A olur mu, ne kadar çok aptal öğrenci var. Ne yapsanız öğrenemezler” dedi. Çok şaşırmıştım. Ben yine üsteledim: “Nasıl olur? Bana göre her öğrenci öğrenir. Onun nasıl öğrendiğini bizim keşfetmemiz gerek. Sınıfa girdiğimizde öğrencilerimizi izleyip, nasıl öğrendiklerini biz öğrendikten sonra planımızı yapsak konularımızı ona göre hazırlasak, dersimizi öyle sunsak olmaz mı?” O dalgın ve bıkkın bir şekilde, bana baktı: “Aman bu söylediklerinizle kim uğraşacak ben sınıfa girerim dersimi veririm çıkarım. Onlar ister öğrenir, ister öğrenmez” dedi. Benim bu konuşmayı sürdüreceğimi anladığı için sanırım kalktı ve dışarı çıktı.

Hatice’nin başarısı bana bu konuşmayı anımsattı. Aslında Hatice’ler öylesine çok ki, saymakla bitmez. Kendimi buldum Hatice’de…

Doğup büyüdüğüm ilçe o zamanlar Hatice’nin yaşadığı Hani gibi çok küçüktü. Şimdi de çirkin yeni yapılan beton binaları saymazsak yine küçük ama o benim büyüdüğüm ilçe değil artık. Denizin kıyısına yapılan beton duvarıyla orası benim büyüdüğüm yer olmaktan uzaklaştı. İlkokula giderken Karadeniz’in hırçın dalgaları yola kadar gelirdi, dalgalardan ıslanmadan dalga geldikçe kaçarak giderdim okula. Çoğu kez de oynardım sularla…

Bir tarafta kar, bir tarafta deniz… O soğukta okula gitmeye çalışan ben. Küçüktüm ve her yer çok büyüktü bana. Eve 200 metre uzaklıkta olan okulum ise öyle uzak görünürdü ki bana bazen korkardım yollarda okula giderken. Ellerim kıpkırmızı, yüzüm buz gibi olurdu. Karadeniz’in soğuk rüzgârları yüzümü yalardı. Üşürdüm, ama çok mutluydum.

Herkesin bir koçu varmış. Benim koçum da annemdi. Hatice’de anne ve babasının onun koçları olduğunu söylüyor. İnsanın yaşamında kendini yönlendiren birisinin olması her zaman güven veriyor insana… Ben anneme borçluyum tüm yaşamımı. O bana güç verdi, o bana yön verdi. Ben Eczacı olmak istiyordum. O ise: “Kızım matematik öğretmeni ol. Ben öğretmen olmayı çok istemiştim. Fakat üvey annem okumamı istemedi. Okulu bitirince ‘İbrahim Efendinin kızları okula gitmez evde eğitim alır’ dedi. Eve Fransızca öğretmeni, piyano öğretmeni geldi. Ama ben mutlu değildim. Zaten 17 yaşında da evlendirildim. İçimde kaldı hep okuyamamak.” Şimdi matematik öğretmeni olmaktan çok mutluyum.

Annem yıllar sonra bana okulda okuduğu matematik kitabını hediye etti. O kitabı yıllarca saklamış, şimdi benim kitaplığımın en nadide köşesinde.

Ben Hatice’den daha şanslıydım öğretmenler ve okul açısından. Türkiye’nin en köklü lisesinde okudum. Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesiydi benim okulum. Öğretmenlerimin her biri kendi dallarında uzmandı. Biyoloji öğretmenim Fahire Hanım, matematik öğretmenim Nihat Bey, almanca öğretmenim Güngör Bey, kimya öğretmenim Şahinaz Hanım, fizik öğretmenim Hasan Bostancı, edebiyat öğretmenim Ali Muhlis Tümtürk ve diğerleri. Hepsini saygıyla anıyorum. Bizleri çok iyi eğittikleri için…

Biz üniversite sınavına girdiğimizde dershane yoktu. Sınıfımız 40 kişiydi ve hepimiz sınavı kazanmıştık. Benim sınıfımdan üniversite eğitimi almayan kimse olmadı. Yıllar sonra Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesinin mezuniyet gününde buluşmuştuk. Yıllar hepimizin yüzüne ve bedenine vurmuştu. Yine de okul yıllarımızın heyecanını yeniden yaşamak çok güzeldi. Birer birer eksildiğimizi duydukça mezuniyet gününe de gidemez oldum.

Hatice’nin öyküsü, başarılı kadınların öykülerinden birisidir. Eğitimli tüm kadınların mutlaka benzer öyküleri vardır.

Hatice koçu olmuş Diyarbakır Hani Lisesinde okuyan öğrencilerin.

Hatice’leri denizyıldızlarını çoğaltmalıyız.

Çoğalsınlar ki, yaşamlarda kirlilik olmasın.

Resim: Milliyet Gazetesi

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..