Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Futbol
 

ASY SK TT Arena'nın büyüsü: Galatasaray 4-2 Eskişehirspor

ASY SK TT Arena'nın büyüsü: Galatasaray 4-2 Eskişehirspor
 

Daha iyi olacak ama istenen seviye henüz zor.


Öncelikle stadın etkisinden bahsetmek lazım sanırım. Bu statta sadece taraftar takımı coşturmuyor, bağırdıkça kendi sesinden etkilenip kendi de coşuyor, akustik muhteşem. Yani işin özeti: Stat taraftarı, taraftar takımı coşturuyor! 

İlk yarıda bugüne kadar seyretmediğimiz coşkuda bir Galatasaray seyrettik. Maçın başlamasıyla beraber rakip alanın her noktasında -tabiri caizse- deli gibi saldırarak pres yapan bir takımdı gördüğümüz. 

İlk yarıdaki Gençlerbirliği maçını hatırladım, o maçta ise Gençlerbirliği böyle başlamış ve daha 1. dakikada golü bulmuştu. Nereden nereye... Demek ki Galatasaray'da iyi kötü bir değişim var. Henüz oyun sistemi açısından bunu tam olarak sahaya yansıtamamış olsalar da "düşünce" açısından fazlasıyla yansıttılar. 

İlk yarıda 3 gol atmasına rağmen Galatasaray'da her şey güllük gülistanlık değil, dikkat! Galatasaray hala ön libero problemini çözebilmiş değil. Bu durum, Hagi'nin, cezası bittiğinde yine Ayhan'ı oynatacağını gösteriyor. Sol bek hala sıkıntılı, Hakan Balta yabancı kontenjanından oynuyor. İlk golde yine onun hatası vardı, 40 metreden gelen topta adamını kaçırdı. 

Galatasaray'da sağ ve sol bekler hücuma katılmadıkça gol pozisyonu sıkıntısı çekmeye de devam edecekler. 

Bence maçın adamı Culio'ydu. Pas hatası yapmadı, pres yaptı, top çaldı, çok koştu, topun takımında kalmasını sağladı, oyunun yönünü değiştirdi, rakibi çok yordu. Dengeli ve takım oyununa uyumlu bir görüntü sergiledi. Alıştıkça daha iyi olabilir. Sabri de takımın hırs jeneratörüydü, bence o da günün ikinci adamıydı! 

Arda ve Baros'un katılımıyla orta saha forvet hattı daha iyi olacak, çünkü Stancu ve Culio çok faydalı oynuyor. Buna rağmen Galatasaray'ın hala orta sahada en az iki takviye ihtiyacı var. 

Hagi'nin futbolcu tercihlerine bir şey demek istemiyorum ancak ne zaman oyuna müdahale etse Galatasaray gol yiyor. Lucas Neil çıkarılmayı hak edecek bir oyun sergilemedi. Bu adam stoperde iyi olmadığı için yerine Cana konulmadı ki. Hem adamı orta sahada oynayacak adam bulamadığınızdan orta sahada görevlendiriyorsunuz, hem de onu yerine çekerek Cana'yı çıkarmak yerine onu çıkarıyorsunuz. Çıkarken yaşadığı hayal kırıklığını yüzünden okumak zor değildi. Galatasaray bu adamı kaybedecek, söylüyorum.. 

Kaleci hakkında bu kez bir şeyler yazalım: Türkiye'de hiç bir kaleci Ümit Karan'ın serbest vuruştan attığı o golü yemezdi. O şutu sol ayaklı Tello barajın kaleciye göre sağından atsaydı, belki derdim, uzakta kaldı golü yedi. Oysa zaten planladığı şekilde gelişti her şey... Golü yemesi bir faciaydı ancak topa uçuş şekli ayrı bir faciaydı! Denk gelirseniz dikkatli seyredin. Ufuk'un yediği hatalı gol ile bunun ne farkı var? Ufuk hiç olmazsa genç, yan toplarda etkili, Türk statüsünde (bu nedenle Insua'yı koyamıyor Hagi, sol beksiz oynuyorlar) ve hepsinden önemlisi birçok kurtarış yapıyor. Zapata'nın henüz kurtarışını göremedik. Keleye gelen top sayısı 5, yediği gol sayısı 5! Kaleye bir saksı koysak bir top çarpardı bari! Yediği ilk golde durduğu yer de yanlış, kaleyi kapatamadı.  

Bence Galatasaray'ın ara transferde beş oyuncu almasının sebebi küme düşme hattından uzaklaşmak ve kupayı alabilmekti. Yoksa neden sözleşmesinin bitmesine 6 ay kalmış bir adama 3.5 milyon euro+bir oyuncu versinler? Görünen o ki hedeflenen fayda ulaşılmış durumda. 

Eskişehir serbest vuruşlarda topun başına bir sağ bir de sol ayaklı adam koyuyor ki kaleci her iki yana da tedbir almak zorunda kalsın diye. Bunu bile başaramayan Galatasaray bence tam anlamıyla duran top özürlüdür. Allah'tan rakibin duran toplarında savunmada eskisi kadar hata yapmıyorlar, kale alanının önünü parselliyorlar. 

Hakem Cüneyt Çakır bence güzel bir maç yönetti ama Culio'ya gösterdiği sarı kart çok ağırdı. Adama sürekli faul yapıyorlar ama adam bu faullerden sonra bizim genel olarak alışık olduğumuz bir şekilde hakeme deliler gibi bağırıp çağırmıyor, işine bakıyor. Ancak kendisi daha ikinci faulünde, hem de hiç gerek olmadığı halde sarı kartı görüyor. Bu tür kararlar biraz eyyamcılık kokuyor.  

Baros'un penaltı pozisyonunda ise haklıydı, penaltı yoktu. Baros belki sendeleyerek düşseydi penaltı inandırıcı olabilirdi ama o harekete o düşme oldukça fazla ve abartılıydı. Bu tip pozisyonlarda itirazlarından dolayı gördüğü sarı kartlardan hiç vazgeçmiyor, yetti artık. 

İlk yarıda Galatasaray, ikinci yarıda Eskişehirspor tarafındaki yardımcı hakemi kutlamak lazım. Galatasaray'ın ilk golünde, Eskişehirspor'un sayılmayan golünde ve ilk golünde "çok ince" ofsayt kararlarında hatasızdı. Tebriklerimiz öncelikle bu hakeme, hangisi olduğunu takip edemedim, ismini bilmiyorum.. 

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..