Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Futbol
 

Kağıt Helva Çetesi

Kağıt Helva Çetesi
 

"Q7 ve çetesi" , "Çıldırt bizi başkan" , "Yeter Yıldırım Demirören" 

Bu pankartlar yapılan transferler sonrası Beşiktaş tribünlerinde açıldı. Medyanın gazı ve taraftar futbol kültür seviyesinin düşük olması nedeni ile bu transferler sonrası sanki Beşiktaş'ın yıldızlar takımı olduğu ve çok başarılı olacağı gibi bir hava yaratıldı kamuoyunda. 

Bu oyuncuların geçmiş performanslarının değil de şu anda Beşiktaş'a ne verebileceği, gerçekten takımın ihtiyacı olan mevkilere mi transferler yapıldığı, bu transferler yapılırken 6+ 2+ 2 yabancı kısıtlaması düşünülerek planlama yapılması gerektiği, devre arası transferlerinin çok büyük çoğunlukla yarar getirmediği gerçeği gibi hususlar düşünüldü mü acaba? 

Bu gerçekler haricinde transfer edilen oyuncuları tek tek ele alarak kısa bir değerlendirme yapalım. 

Hugo Almeida'nın Bobo'dan daha iyi bir oyuncu olduğu söylenebilir mi? 27 yaşındaki bu oyuncu çok iyi bir oyuncu olsa 2m€'dan çok daha fazla bir bonservis bedeline Avrupa'nın beş büyük liginden daha iyi bir takıma transfer olmaz mıydı acaba. 

Mehmet Topal ile aynı takımın ve aynı mevkinin oyuncusu olan Fernandez'ın Valencia tarafından neden kiralık olarak gönderildiğini düşünmek gerekmez mi? Çok iyi bir oyuncu olsa Valencia neden kiralık göndersin ki? 

Simao 32 yaşında. Onun Beşiktaş'a gelmesi normal olarak karşılanabilir. Çünkü artık o yaştan sonra onu transfer edecek büyük bir kulüp bulması pek mümkün değildir. Hem ön, hem de gerideki kanat oyuncuları günümüz futbolunda 3 yönlü de (ileri, geri ve ortaya) oynayabiliyor olmalı ve en çok efor sarfetmesi gereken oyunculardır. 

Guti tekniği ve oyun zekası üst düzey olmakla birlikte gerek futbol dışı sosyal yaşantısının uygun olmaması ve buna bağlı olarak sıklıkla sakatlanıyor olması, gerekse de yaşının ilerlemiş olması nedeni ile süreklilik sağlayamayacağı ortadadır. 

Quaresma için fazla bir şey söylemeye gerek yok zaten. Şova yönelik tek yönlü futbolu ile günümüz futbolu takım oyununda yer alması mümkün olan bir oyuncu değil. Onun oynadığı takım 10 kişi oynuyor demektir. Tek ayaklı olması ve sakat olan sol ayağı hiç yokmuş gibi oynaması da ayrı bir negatif durum zaten.. 

Ancak yedek olup, risk alınması gereken bazı maçların son 20 dakikasında oyuna alınması uygun olabilecek bir oyuncu tipidir. 

Bir de Allen Iverson skandalı var ki resmen çöpe atılan para. Bu adamı transfer etmek Hakan Şükür’ü şu anda transfer etmek gibi bir şey. Hatta daha da kötü. Adam Basketbol’u bırakmış uyuşturucuya başlamış, parası bitmiş ve Beşiktaş’a yamamışlar. Böyle bir mantık olabilir mi? Neymiş olay reklammış vs... Geçin beyler bunları, bu mantıkla Beşiktaş taraftarı daha çok uyutulur. Adam 3- 5 sayı atabildi, sakatlandı ve çekti gitti. 

Adanaspor’lu Ersan’ın da sakatlanması ile takım savunması çok kötü olan Beşiktaş’ın savunma gücü iyice düştü. Şu anda Süper Lig ve Bank Asya takımları içerisinde en kötü defans anlayışı olan iki takımdan biri olarak belirtebiliriz. Diğeri de Kasımpaşa’dır. Rakiplere en çok pozisyon veren bu takımlar doğal olarak çok bol pozisyonlu maçlar oynadıklarından en çok seyir zevki yaratan takımlar olarak göze çarpmaktadır. Ancak bu anlayışla günümüz futbolunda başarının gelmesi mümkün değildir. 

Beşiktaş camiasının zihniyeti de çok ilginç. Karabükspor karşısında hezimetten hakem sayesinde kurtulan bir takım var ama bir bakıyoruz tüm camia hakeme ateş püskürüyor. Karşılaşmanın 55. dakikası oynanırken Karabük’ün 2 tane yüzde yüz penaltısı çalınmamış, İbrahim Toraman’ın 2 defa, Hakan Arıkan’ın 1 defa mutlaka kırmızı kart görmüş olması lazımdı... Bir düşünsenize dakika 55, skor 2- 0 

Karabük lehine ve Beşiktaş 9 kişi. Tarihi fark olurdu. Gerçi Karabük maçın ilk yarısında altı pastan kaçırdığı yüzde yüz golleri kaçırmasa hakeme rağmen bile tarihi fark olabilirdi. 

Ama bakıyoruz ki maçın 80.dakikasında çizginin 10 cm. içine düşen topu hakem görmedi diye kıyametler kopartılıyor. Hakemler onu göremez, görmesi mümkün değil. Biz bile televizyonda ağır çekimde ve ancak çizgi kamerasından görebildik o pozisyonda topun içeride olduğunu. Hakemler bu tip pozisyonlarda topun nereye düştüğünü görebilselerdi iki sene önce Deivid’in Denizli’ye attığı ve 80 cm içeriden dışarı çıkan, dünya kupasında dünyanın en iyi hakemlerinin yönettiği maçta İngiltere’nin Almanya’ya attığı ve 60 cm. içeriden çıkan topların gol olduğunu da rahatlıkla görür ve bugün çipli top, kameradan izleme, çizgi hakemi gibi yeniliklerin hiçbiri konuşuluyor olmazdı. 

Dost acı söyler, Beşiktaş’lı arkadaşlar bana belki kızacaklar ama Beşiktaş’ın bu gidişatı hiç iyi değil ve benim öngörüm Beşiktaş’lı taraftarlarla önümüzdeki 15 sene boyunca şampiyonluğu unutsunlar. İşlerin iyice zorlaştığı ve Anadolu takımlarının da artık güçlendiği günümüzde bu şekilde plansız yapılanmaların geri dönüşünü sağlamak çok uzun zaman alacaktır. 

Şenol Güneş yine, “biz hilesiz hurdasız ilerliyoruz” diye buyurmuş bu hafta. Üst üste gelen puan kayıpları ile takke düşüp kel görününce ne söyleyeceğini iyice şaşırdı beyefendi... 

Fenerbahçe emin adımlarla hedefe doğru ilerlemeye devam ediyor. Ancak bu sene işi son haftalara bırakmadan 4- 5 hafta önce bitirmesi gerekir. Aksi takdirde Şampiyonluğun engellenmesi için iyice artacak olan her türlü ittifaklar ve ayak oyunlarını da alt etmek zorunda kalacaktır. 

Saygılarımla,  

Muhittin KAYAKIRAN 

mkayakiran@borusan.com 

 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..